5 Ağustos 2010 Perşembe

KARŞILAŞMA

Geçen güz 600 yataklı bir askeri hastanede ölümün kıyısında yatmaktaydım. Izdırap içindeki günlerin birinde hemşire kolumdaki serumu değiştirip az sonra doktorun geleceğini söylemişti ve bunu önemsememiştim. Bir perişan akşamüstü ailemi, sağlığımı ve hürriyetimi özleyerek hastanedeki odamın penceresinden bahçedeki çam ağaçlarını seyre dalmıştım. Birden doktorum yanı başımda beliriverdi. Üstelik çok uzun süredir beklediğim bir mucizeyle birlikte..

Bulunduğum odaya giren genç bayan üsteğmen, çocukluk aşkımdı. Evet başkası olamazdı, yıllar önce GATA'da okuduğunu duymuştum. O'nu gördüğüm an çok güçlü bir sevinç akımı, tarifsiz bir mutluluk olup dolandı damarlarımda. Mahallemden ortaokul yıllarında büyük bir üzünçle ayrıldığında ben o üzüncün belki de kat ve kat fazlasını yıllarca ruhuma çarmıhlamıştım. Büyüyüp tabip ve komutan olan, seneler boyu gizli merakıma ve ara sıra bıçak gibi saplanan hasretime konu olmuş bir kızdı. Fakat kızın subay üniforması giymiş, yaşlanmış, eğitilmiş hali bir an için gözlerinde bir ışık belirse de ciddiyetini takınırak sordu: "Asker! Rütben ve birliğin?"

"Tankçı çavuş Şahin, Antalya. 5. Kolordu Komutanlığı Ulaş Garnizonu Keşif Taburu 1. Bölük. Emredin komutanım!"

Karşımdaki tabip üsteğmenin gözleri yıllar önce tanıyıp sevdiğim küçük kızınkiyle kesinlikle aynı elaydı. Lâkin sanırım gülmeyi epeydir unutmuş bir soğukluktaydı. İsmimi, memleketimi söylemişken neden çekinip de konuşmamış, geçmiş masum ve güzel günlerin hatrına niçin bir şeyler anlatmamıştı, anlayamadım. Kesif bir düş kırıklığı duyumsadım. Emreden sorgusundan sonra, sayrılı bedenimin yanı sıra bilincim ve duygularım da yıkıktı..

Yakınlığı, ilgiyi ve şevkati zaten belki pek fazla ummamıştım. Ama yok sayılmak, kendisini hiç tanımamışımcasına umursanmamak neyin yaptırımıydı?

Elbette Hemingway'in Silahlara Veda'sındaki gibi bir romantizm ve yaşama direnci asla söz konusu olmasındı. Buna razıydım. Fakat böylesi bir red ve inkar bana çok ağırdı, bunu hak edecek ne yapmıştım?... 10 küsur yıl evvel sarılıp ağlaşarak vedalaştığımız kız, beni tanımamıştı. Varlığımı zerre umursamamıştı. Üstelik sır olmuş ve yaşlanmamla büyümemiş düşlerime karşın...

Zaman geçti. Artık fiziken iyileşmiştim. Fakat taburcu hattâ terhis olsam da aklım hep o soğuk hastane odasına mıhlıydı. Etrafında askerlerin nöbet tuttuğu hastaneyi çevreleyen o dikenli tellere; çocukluğumun sonlarından ilk gençliğime uzanmış ve o güne kadar tümden ölmemiş hayallerim takılı kaldı. Kurtaramadım...


23.06.2005 - Antalya

1 yorum:

  1. gerçekten çok duygusal bir olay. kaç senesinde oldu bu olay

    YanıtlaSil

İzleyiciler