15 Mayıs 2010 Cumartesi

KRAL VE BEN..


Metin OKTAY’ı her anımsadığımda rahmetli dedemi hatırlarım. Doğduğumda beni sarı – kırmızı bir bayrakla kundaklayan, çocukluğum ve ilk gençliğim boyunca Kral Metin efsanesini yarı masalsı bir anlatıyla gönlüme kazıyan adamı...

Yedi – sekiz yaşlarımdaydım. Profesyonel Galatasaray taraftarlığına adım attığım yıllar. 1985 –1986 futbol sezonu sürüyor. Akranım oğlanlar Muzaffer İzgü’nün Ökkeş serisini, kız çocukları ise Ayşegül kitaplarını okurken ben sadece Galatasaray’la ilgili gazete haberlerini heceliyor, cikletten çıkan futbolcu resimleri biriktiriyorum. Dedemden Metin OKTAY’ın emsalsiz golcülüğüne ve insanlığına ilişkin hatıralar dinliyorum.

13 senedir şampiyon olamamışız. Yaşımla kıyaslanınca korkunç bir hasret. Futbola en az benim kadar ilgi duyan tüm tanıdıklarım benden yaşça epey büyük. Fenerli, Beşiktaşlı akrabalar, abiler, amcalar benimle dalga geçiyor, Galatasaraylılar ise yorumlarımı dinleyip, o azimli mikro fanatik hâlimden hoşnut bol bol gazoz, horoz şekeri falan ısmarlıyor. Daha uzun yıllar şampiyonluk göremeyeceğimi anlatıp beni öfkelendiren bir sürü rakip taraftarı dün gibi hatırlıyorum.

Dedem “Aldırma oğlum” diyor, “Bu yıl Allah’ın izniyle şampiyonuz!”. Fakat Allah o yıl da izin vermiyor. Cim Bom’un sezon boyu yenilmemesine ve pek az gol yemesine karşın, iki mağlubiyeti olan Beşiktaş averajla şampiyon oluyor. Metin – Ali – Feyyaz üçlüsü henüz Kara Kartallar’ın efsanevi ileri ucu olamamış. Ali şimdilik sağ bek oynuyor. Lakin adını Halit KIVANÇ’ın babasını ikna etmesi sayesinde Kral Metin’den alan Metin TEKİN sürati ve golleriyle Beşiktaş’ı şampiyonluğa götürmüş. Metin’in Sarı Fırtına olup esmeye başladığı yıllar.

Sezon bitiminde rahmetli dedem “Metin OKTAY’ın çeyreği edecek santraforumuz olsa şampiyonduk oğlum, seneye inşallah” diyor. Beni, çıplak gözle izlediği Kral Metin’in müthiş gollerini anlatarak teselli ediyor.

Kral Metin’i seyredebilmiş tüm tanıdıklar, takımlarına duydukları kaygı ve Kral’a duydukları özlemle hemen her Galatasaray sohbetinde hâlen O’ndan bahsediyor. Ankaragücü’ne ceza yayı üstünde sırtı kaleye dönükken topuğuyla topu geriye aşırıp, dönerek çaktığı inanılmaz gol maçın tanıklarınca anlatılıyor. 10 Haziran 1959’da, Beylerbeyi’nde bahriyeli olarak askerlik yaparken tarihi golü Kadıköy’de izleyebilmiş dedemin biraderi, Fener ağlarını yırtan füzeyi nefis bir betimlemeyle yavru aslanlara aktarıyor. Metin’in uçarak attığı kafa golleri, meşhur voleleri/makas voleleri, her iki ayağına hakimiyeti, göğüs “istopu”yla yumuşatıp üç direğin arasına bombaladığı şutları efsunlu bir söylence olmuş geçen 20 küsur yıla karşın konuşuluyor.

Kral Metin’i statta izlemiş hattâ radyodan canlı olarak maçını dinlemiş üst kuşak Cim Bomlular gizli bir övünçle bu ayrıcalıklarını her fırsatta dile getiriyorlar. Lâkin sonuç ortada. Şampiyon Beşiktaş’tan az gol yemişiz buna karşın yeterince gol atamadığımızdan ligi ikinci bitirmişiz. Fener’in Selçuk YULA’sı golleri sıralıyor. Bizim ise neredeyse Metin’den beri büyük bir golcümüz olmamış.

Video çılgınlığı yeni yeni yayılmaya başlamış. TRT’de Metin OKTAY’la ilgili şarkılı, gollü bir klip denk getirip sevinçle betamax kasede çekiyor, Beşiktaşlılar şampiyonluk kutlarken günlerce o üç beş dakikalık müzikli Metin OKTAY görüntülerini seyrediyorum. Başka şey izlemek isteyen aile fertlerine uzun süre azap çektiriyorum. Tabi bu klibin teknolojik/maddi koşullar gereği dandik oluşunu o vakitler ne algılıyor ne umursuyorum. Şimdi bile kimi zaman aynı görüntüleri saygı ve coşkuyla izlerim. Kaldı ki o dönemde elimde olsa Metin OKTAY’ın bazı eski maçlarından kifayetsiz bir kolaj olan bu TRT klibine Oscar verir, “Korkma Sönmez”den önce her gece televizyon kapanmadan evvel TRT’de bu klibi yayınlatırdım.

Gündüz oynanmakta olan maçların tek kanal TRT’de beleşe ve iki – üç kameradan yayınlandığı, her golden sonra alâkalı alâkasız insanların sahaya doluştuğu, Levent ÖZÇELİK’in golü atan ya da yiyenle canlı yayında röportaj yaptığı, sakatlanıp da yerde kıvranan futbolcuya Öztürk PEKİN’in saha kenarında derhal mikrofon uzattığı ve tüm bunların normal sanıldığı bir dönem...

Televole maymunluklarına 8 – 10 yıl kadar daha var. Şimdilik futbolcular "korsan", "yeni çeri", "boksör" vs. kostümleriyle gerzekçe fotoğraflar çektirerek spor magazin sayfalarında akla ziyan mülakatlarla ve görüntülerle yer alıyorlar. Memlekette ve basında ayyuka çıkan seviyesizlik, Özalizmle kol kola ilerliyor. Ve başta dedem olmak üzere Galatasaraylı tüm büyüklerim sürekli aynı teraneyi tekrarlıyor. “Kral Metin gibi golcü ve beyefendi adam gerek Gassaray’a” ya da “Çilli Mehmet fena değildi lakin yıllarca kazma Gökmen (ÖZDENAK) dert sahibi etti ve halâ gelmedi Metin gibisi” diye.

Zira Kral Metin’in takımı şampiyonluğa taşıyıp gol kralı olarak futbolu bıraktığı 1968 – 1969 sezonu Gökmen Galatasaray kadrosuna girmiş. Metin’in “veliahtı” olduğundan bahsedilmiş. 1970 – 1971, 1971 – 1972 ve 1972 – 1973’ün Brian Birch’li şampiyonluklarına golleriyle katkı koymuş. 1980 – 1981 sezonuna kadar da forma giymiş. Fakat anlatılanlara göre bu adam Metin’in veliahtı olabilecek yetenek, estetik ve karizmadan çok uzakmış. Zaten gol ortalaması Metin’le kıyaslandığında son derece düşükmüş. Üstelik vaktiyle Gökmen’in yan yana oynadığı Çilli Mehmet (ÖZGÜL) de Metin’in yerini dolduramadığı gibi Gökmen’den sonraki jenerasyonun golcüleri Tarık HOÇİÇ, ilk Almancı Erdal KESER, golleri yerine gece hayatı ve disiplinsizliğiyle konuşulan fiyasko transfer Ayhan AKBİN ve hepsinin en yeteneklisi olmasına karşın sadece 1984 – 1985 sezonunda forma giyebilen Rudiger ABRAMCZİK de Kralsız geçen yıllarda takımı şampiyon yapacak golleri atamamışlar. Şampiyonluk çok uzun süredir yok…

Mamafih Metin OKTAY gazetelerde ve TRT’de ara sıra beyefendi bir futbol bilgesi olarak çıkıp bizleri rahatlatıyor. Son derece nazik ve sağduyulu olarak taraftar ahlâkından, ezeli rekabetin mazideki nefis dostluk tablolarından, Galatasaraylılık ruhundan bahsediyor.

Aile efradının görmüş geçirmiş Galatasaraylılar’ı Kral Metin ne zaman yazsa ya da konuşsa, Kral’ın en sıradan cümlelerine bile büyük ehemmiyet veriyorlar. O ki jübilesinde Galatasaraylı ve Fenerbahçeli futbolcuları, maçı izleyen taraftarları hattâ spikeri ağlatabilmiş kişilikte, kariyeri benzersiz bir fenomen. O ki statlarda rezil küfür korolarının, menfaat çetelerinin olmadığı, rakip taraftarın yan yana maç izlediği, derbi öncesi Fenerliler’in Baba Hakkı’nın, Beşiktaşlılar’ın Gündüz KILIÇ’ın elini öperek maça başladıkları temiz bir mazide parlamış bir futbol yıldızıdır…

Kral Metin’in Damlacık Spor’da futbola başladığı 1951’de, Türk futbolseveri Milli takımın hak etmesine karşın bir sene önce parasızlıktan gidemediği Dünya Kupası finallerinin burukluğunu yaşamaktadır. Milli futbolcuların prim olarak “jip” istediği yılların çok öncesi.. Mezbelelik çamur deryası sahalarda, tahta tabanlı kramponlarla bir futbol ilahının doğduğu, Metin adındaki bu Kral’ın bale zarafetinde hareketleri futbolumuza bir nakkaş gibi işlediği anlatılır.

Yazık ki TRT arşivinin sınırlı görüntüleri ayrıca hayranları tarafından tevatür olamayacak kadar gerçekçi anlatıla gelen yüzlerce golüne ve eşsiz stiline ilişkin izlenceler dışında Metin’in futboluna dair bugün elimizdeki somut tek şey istatistiklerdir. 608 kayıtlı gol, 1 İzmir Şampiyonluğu ve Galatasaray ile yaşanmış 10 şampiyonluk. Bazı defans futbolcularının “Kemik kıran”, “Top geçer adam geçmez”, “kasap”, “cellat” gibi lakaplar aldığı, çamurlu, karlı tarlamsı top sahalarında ulaşılmış 10 gol krallığı... 40 milli maçta 17 gol..

Kral Metin’in 1962 – 1963 sezonunda tutturduğu maç başına 1.6’lık gol ortalaması rekoru henüz kırılamadı. 1959 –1960 ve 1960 –1961 sezonlarında da 1.5’e yakın gol ortalamasıyla oynadı. Yani bir maç tek, diğer maç muhakkak 2 gol atan bir santrafor düşünün... Es kaza bir hafta boş geçse öteki hafta üç tane çakıveren büyük golcüyü hayâl edin. Kral Metin’in 26 maçta attığı 38 gollük rekoru Tanju ÇOLAK tarafından 38 maçta 39 gol atılarak yıllar sonra güya “kırıldı” deseler de ben öyle saymam. (Büyük Yusuf’un Tanju’ya ikramı meşhur şaibeli golü hatırladıkça bazı istatistiklerin yalandan ibaretliğini anlar, sadece gönül çeteleme kazılı olan skorlara itibar ederim.)

Kaldı ki golleri, şutları, ödülleri yanı sıra Metin’in insanlığı da dillere destandır. Tribünlerde münferit bir iki serseri eşi Oya’nın adını bağırınca gizlice gözyaşı döktüğü ama daha hırsla oynadığı, uzun yıllar boyunca yalnızca bir kırmızı kart görecek kadar centilmen bir sporcu olduğu, boş çek uzatıp kendisini ezeli rakibe transfer etmek isteyen kabadayıyı “Sevenlere ihanet etmeyelim baba” diye geri çevirdiği, karısının “Ya Galatasaray ya ben” restine alyansını çıkartarak “Ben Galatasaray’la evliyim” diye yanıt verdiği dillerdedir.

Örneğin meşhur hikâyedir; Kral Metin’in yokluğuna alışamayan ve neredeyse “Geri dön” diyerek isyan eden taraftarlara hitaben üstad Nemci TANYOLAÇ “Krallar palyaço olmaz” başlıklı bir yazı yazar. Kral Metin’e bu yazı sorulur. Metin ise soranı “Necmi ağabey doğru demiş, krallar palyaço olmaz, benden palyaço hiç olmaz” diye Kralca cevaplar.

Kafasında Kral tacıyla, camlı çerçeveli olmasına karşın senelerin soldurduğu neredeyse yarım asırlık bir Metin posteri rahmetli dedemin odasında. Bu postere her bakışımda asil bir futbol dehasını, Galatasaraylılık idolüm Metin OKTAY’ı aynı çocuksul duygularımla özlerim.

7 Haziran 1987 tarihinde Galatasaray bana ilk şampiyonluğumu yaşatırken, oynanacak Eskişehirspor maçı öncesinde Kral Metin’i dinleyip heyecandan ağlamıştım. Daha maç oynanmadan ekranlardan sıcacık gülümsemesiyle “Hayırlı olsun” demişti tüm camiaya. Galatasaray 14 yıllık bekleyişin ardından nihayet şampiyon olmuş, akabinde o sezonun gol kralı Tanju’yu Samsunspor’dan transfer etmiştik. Tanju da bir kraldır, ayrı bir yazıyı hak etmektedir. Fakat aralarındaki fark Roma İmparatoru ile Patagonya Hükümdarı kadar kadar büyük.

Çünkü Metin gibisi hakikaten gelmedi, gelmez. Türk futbolundaki en büyük Kral O’dur ve her daim öyle kalacaktır.

Yaşım ilerledi. Kral Metin, rahmetli dedem ve pek çok Galatasaraylı sonsuzluğa karıştı. Antalya’dan ayrılmıştım, Antalyaspor’un alt yapısındaki başarısız futbolculuk serüvenime veda edip fakültenin yolunu tutmuştum. Üniversite tercihlerimde sadece İstanbul’u seçmiştim. Ali Sami Yen İstanbul’da olduğu için. Sıla hasreti çektim, aşık oldum, siyasetle uğraştım, parasız kalıp çeşitli işlerde çalıştım, sarhoş oldum, hukuk fakültesinin dersleriyle boğuştum. Fakat hemen her 15 günde bir Ali Sami Yen’e, mabedimize muhakkak koştum.

İstanbul’da çok değerli Galatsaraylılar’la sarı kırmızı paydada buluştum, çok özel sohbetler, anılar biriktirdim. Bir bölümü Kral Metin’e ilişkindir. 2 yıl kadar çalıştığım Cumhuriyet Gazetesi’nde tanıştığım Nuri KURTCEBE ağabeyimi yani Kral Metin’in manevi oğlunu tanıma mutluluğuna eriştim. Nuri KURTCEBE’nin yüreğinden damıttığı çizgileri ve sözleriyle Kral Metin’i yad ettim. Sunay AKIN’dan Metin OKTAY’ı dinledim. Cemal SÜREYA’nın satırlarından Metin’in önemini bir kez daha öğrendim ve Fenerbahçe stadındaki “şemsiye”ye gülümsedim. Ki Cemal SÜREYA idi “Metin Oktay'ın yaşamı futbolculuğundan çok öte bir insanlık dersidir... Bugünün kirli toplumuna ve gurur duydukları(!) kirli siyasilerine, bu tertemiz, insan kalpli insanın yaşamını başucu kitabı yapmalarını, hatta okullarda zorunlu insanlık dersi olarak okutmalarını tavsiye ederim..." diye yazan büyük şair.

Güçlü ve atletik fiziği, kusursuz tekniği ve oyun zekâsı, benzersiz gol becerisi üstün bir kişilik ile birleşince Kral Metin Galatasaray’ın sembol ismi haline gelmiştir. Bugün Florya'da yer alan dünyanın en büyük spor klüplerininkiyle aynı standartlarda olan Galatasaray Metin Oktay Tesisleri ayarında bir ortamda idman yapma hattâ futbol oynama olanağını hiçbir zaman bulamadan Galatasaray ve Türk Spor Tarihi'ne geçmiştir.

1958 – 1970 yılları arasında binlerce Galatasaraylı babadan doğan çocuğun adı Kral’ın sayesinde Metin’dir. Kral Metin’i, arşivlik bir düzine kadar golü dışında izleyememiş fakat kendini bildi bileli Metin OKTAY hayranı olan bir Galatasaray taraftarı olarak, kendisi hakkında yazmak belki de haddime değil. Fakat anmak, anlatmak istedim. Kral Metin sen bir tanesin. Nesillerimizce büyüyecek özlemin…

“Taçsız kral Metin OKTAY

Tek aşkıydı Galatasaray

Senin gibi Cimbomlu’yu

Unutur mu bu taraftar?”

1 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı,ilk kez farkına vardım ve tebrik ediyorum,Ben de Metin Oktay hayranı,O'nu ve eşsiz gollerini stadlarda izleme mutluluğunu yakalamış bir taraftarım.Metin Oktay hiç bir golcüyle kıyaslanamayacak kadar gerçekten bir Kral dır,ancak GS da Gökmen ve bilhassa Tanju ve Hakan Şükür de büyük golcüler olarak spor tarihine geçmişlerdir.Bilhassa Tanju ve Hakan Şükürle Avrupa Fatihi dönemlerimiz yaşanmıştır. Metin'li en unutamadığım Avrupa maçımız ise,GS-Ferençvaroş 4-0 lık maçtır.Saygılarımla,Bayezit

    YanıtlaSil

İzleyiciler