tag:blogger.com,1999:blog-72500043449137947862024-03-13T20:11:22.898+03:00ÖZEL DETAYLAR MÜZESİEski defterlerde, çekmecelerde bekleyen okunaksız yazıları, yağmurun taradığı rüzgârlı bir terasta gece yarılarından sonra tutulmuş notları içerir.
Ölmüş günler, geçmiş yıllar berisinde unutulmasın istenenlere dairdir..Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.comBlogger25125tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-13512726000172844862010-12-30T02:00:00.010+02:002010-12-30T02:38:09.395+02:00YENİ YIL GEVEZELİĞİ<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqyNSpXNnBAjYAXwo3mqtQI20raeBrcghThMAVKhRBhXenxzOXNMYGzMjTZ4NPF4vnNUq5TzoSCFK8Kn9Y7ebYPdM86E7huR3w_qfsqg1ETw7kgi6jwMBpEBX41Exx2tjMwhC9KiMcnhxH/s1600/Resim+373.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 300px; DISPLAY: block; HEIGHT: 400px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5556258726849487186" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqyNSpXNnBAjYAXwo3mqtQI20raeBrcghThMAVKhRBhXenxzOXNMYGzMjTZ4NPF4vnNUq5TzoSCFK8Kn9Y7ebYPdM86E7huR3w_qfsqg1ETw7kgi6jwMBpEBX41Exx2tjMwhC9KiMcnhxH/s400/Resim+373.jpg" /></a><br /><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Yeni yıl kutlamak iyidir..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Sırf dincilerin gıcık kapmasından dolayı bile yılbaşı eğlenceleri, selbi protestolara yeğdir. Çoluğun çocuğun<span style="mso-spacerun: yes"> </span>naif, masum sevinçleri.. Kadınların insana hayatı hafife aldıran alışveriş telaşeşi..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Pırıltılı vitrinleri, tatlı su solcusu belediyelerin ışık ışık dekorlarını, dandik dükkânlardaki üfürükten pamuklu yaldızlı yılbaşı süslerini severim..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Fakat sapıtırcasına coşan, yılbaşı gecesi kutlamalarında alkol ve gerzeklik duvarını aşanlardan çok o lüks otellerde, gece klüplerinde lavabo temizleyen, bulaşık yıkayan, servis yapan insanlara daha yakın hissederim. Ziyadesiyle ben de içeceğim, ziyadesiyle “eğlenen adam” taklidi yapacağım, yeni süet bleyzırımı giyip ben de karımın zoruyla “yılbaşı kutlamak için” bir otele seyirteceğim. Bakıcının saatine 30 dolar ödeyip 5 – 6<span style="mso-spacerun: yes"> </span>saat boyunca sığır gibi yiyen, tepinen insanlara sarhoş kafayla şaşkınlık duyup dansözün memelerinden dikkatimin dağılması dışında çocuklarımı merak edeceğim..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">İsa Peygamber’in doğduğu tarih hattâ bazı kelli felli araştırmacılara göre doğup doğmadığı kesinlikle net değil. Yılını mılını geçtim örneğin İsa’nın doğum günü Ortodokslar’a göre 7, bir kısım başka Ortodokslar’a göre 9 Ocak. Otorite “takvim böyle icap ediyor” demiş. Sıfır yılı milat olmuş. Diğer çoğunluk Hristiyan’a göre İsa 25 Aralaık’ta doğmuş fakat milattan sonra iki yüz yıl kadar aklına şaştığımın kilisesi tarafından Noel kutlamak günah ve batıl ilan edilmiş.<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Bir de hemşehrim Antalyalı Saint Nicholas var. Santa Claus'un yani Noel Baba’nın Demreli Aziz Nicola olduğu rivayet edilir. “Demre sıcağında kar, geyikli kızak ne arar toprağım?” demeyin.. Santa Claus kırmızı kostümlü, geyikli beyaz sakallı şemalini ilk kez 1863 yılındaki bir kaynakta göstermiş. Gerisi hediye dolu kar kızaklarına bağlı sanal hayvancıklardan çok daha geyik..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Noel Baba’yı kapitalist sisteme ve dünya sabi sübyanına musallat eden Coca Cola’nın 1930’da başlattığı bir kampanya..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Aslen Noel Baba kültü, Hristiyanlık öncesi çağlardan gelip Hristiyan inanışı ile sonradan hemhal olan eski bir mittir. (Bizdeki şamanist kültürün kahramanı Dede Korkut'un, sonradan İslami öğelerle tanışıp zamanla sözlü tarih aktarımında görece Müslümanlaşması gibi). Gerisi Coca Cola’nın cinliği, kapitalizmin dingilliği.<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Mamafih dingillik kapitalizme özgü değil. </span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><br /><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Ekim Devrimi'nden sonra teolojiyle beraber her dini temayı yasaklayan Bolşevikler, henüz yeni yeni tanınmaya başlayan Santa Claus'a bile ambargo uygulerken bir nevi Slav Noel Babası olan Ded Maroz'u "dini olmayan" (Ortodoks kültürden gelmeyen) bir figür olarak yasaklamamışlar, çocukların eğlentisine, gençlerin imrenmesine fazla limon sıkmamışlardır..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Aslen lacivert kostümlü, soluğuyla etrafı donduran, korkunç bir karakter olan Ded Maroz zamanla bilhassa 50lerde “komunist rengidir” diye kırmızılara bürünmüş. Hediyeci, şakabaz, kadirşinas bir sevimli ihtiyarcık olup çıkmış. Yoldaşlar, “sosyalist toplum batıdan özenmesin Noel Baba’ya bilmem neye, aha bizim Ded Maroz emmi daha babacan, daha tonton” demişler. Ded Maroz’un yanına bir de sevimli kız çocuğunu, torunu olarak iliştirmişler.<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Konudan saptığımız yeter. Bu Noel madarabazlıklarının pek çok teferruatına vakıf olmam, beni yılbaşı kutlamaktan, zaman zaman evdeki bebelere “Ho Ho Ho” diye Noel Baba taklidi yapmaktan alıkoymaz gülüm..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Bilirim 2011’de de badem bıyıklılar telefonlarımı dinlemeye, birileri benzine zam yapmaya, televizyondaki envayi çeşit adam anamıza söver gibi yalanlar sıralamaya devam edecekler. Sinirle, stresle para kazanma gayreti, Cim Bom’un perişanlığı, kısacası boktan giden her şey aynen sürecek..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Buzlu rakılardan boğaza ve ağrıyan başa sirayet edecek bir azapla, öğleye doğru sersemce kalkılacak ve yeni yıla falan değil ayaz bir Cumartesi’ye uyanacağım. Evime sadece birkaç yüz metre mesafedeki lüzumsuz bir otelde...<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Olsun yılbaşları güzeldir. Yılbaşı ülkemde pek çok evde lise öğrencilerinin babalarının yanında serbestçe içki içebildiği gecedir. Sonsuzluğa karışmış üst soylarımla oynadığımız tombalaların, soba üstü kestanelerin, patlamış mısır kokan gecekonduların çocuk yılbaşlarına kaç ışık yılı hasret, ne denli uzağım iki gözüm...<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Bu yıl 31 Aralık Cuma’ya denk geliyor. Ve ben öğleyin Manavgat Külliye Camisi’nde Cuma'yı kılıp akşam otelde zilzurna benle kadeh tokuşturacak esnaf, doktor ve sair dostlarıma hayranım. Cansınız siz..<br /><br /></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Hepinize şahane yıllar, ömürler dilerim. (Beyhude) </span></p><br /><div></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-20930006882603933242010-12-05T19:28:00.020+02:002010-12-05T20:15:37.143+02:00HAZER'iN SAHİLİNDE - YUHU (YUXU)<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-f2F639pOY41nAvm4abmDRumfBZ2q7hCSSbgK2k2KDgaq0s5wesUcm7IIKQPkxCU7oma5lCGvkAdi9QRCSnE84fp7o927Ex0kwodHg8Xk30ej4Bd5ROWgCUUSXYS5QO2udId7DLMrHfRi/s1600/albom2.jpg"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 372px; DISPLAY: block; HEIGHT: 400px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5547262790275127506" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-f2F639pOY41nAvm4abmDRumfBZ2q7hCSSbgK2k2KDgaq0s5wesUcm7IIKQPkxCU7oma5lCGvkAdi9QRCSnE84fp7o927Ex0kwodHg8Xk30ej4Bd5ROWgCUUSXYS5QO2udId7DLMrHfRi/s400/albom2.jpg" /></a><br /><p><br /></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Antalya Radio Box’ta Ali Burak’<?xml:namespace prefix = st1 ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:smarttags" /><st1:personname productid="la Black Light" st="on"><st1:personname productid="la Black" st="on">la Black</st1:personname> Light</st1:personname> adlı bir program yaptığımız yıllardı. 95 – 96 falan..<br /></p></span><p></p><p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Yuhu (Yuxu) ile sanırım Ali Burak sayesinde Black Light günlerinde tanışmıştım. Müziklerine hayran kaldığım Yuhu’nun Azerice “uyku” anlamına geldiğini Azeri – Ülkücü bir arkadaşımdan duymuştum.<br /></p></span><p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Bugüne dek dinlediğim en sağlam gitaristlerden birisi olan Namık Nagdaliyev tüm şarkılarında dinleyeni alıp götürüyordu. Cesur Memedov adlı güçlü bir vokalleri vardı. Davulcuları Cengiz Eyvazov ve bas gitaristleri İbrahim Aminov ile Yuhu inanılmaz bir gruptu. </span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Demir perde yıkıldıktan sonra Türkiye’ye koşmuşlar sanırım Barış Manço’yu bulmuşlar, bir şehir efsanesine göre kendilerine “tek seferde kayıt” şartı sunan yapımcılarına karşın aslanlar gibi stüdyoya girip hiç hatasız bir defada albümlerini kaydedip çıkmışlardı.<br /></p></span><p></p><p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Daha sonra İstanbul’da Caravan barda onlarca defa kendilerini dinledim. Rock yıldızından çok kamyon şoförüne benzeyen bu sıkı müzisyenlerle arkadaşlık etme, alkol ve müzik tüketme şansım oldu.<br /></p></span><p></p><p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><o:p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></o:p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; MARGIN: 0cm 0cm 0pt" class="MsoNormal"><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Sıcacık, türlü kazıklar yemişliklerine karşın müziğe aşık, Türkiye’yi seven ve sıra dışı yeteneklere sahip adamlardı..</span></p><p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">İkinci albümleriyle de hak ettikleri yere gelemediler, dağılıp gittiler.. Namık Nagdaliev halen Türk müzik piyasasında. Kıraç’la çalışıyor ve bir söylentiye göre Kıraç’ın cüz’i ücretler ödeyerek kendisinden satın aldığı dizi müziklerinin, bestelerinin önemli bir kısmına aslen imza atıyormuş.<br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></p><p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Baterist Cengiz Abi ise İstanbul’da bir tatoo salonu açmış. O dönemlerden de kendisinin desene, resme ve dövmeye merakı olduğunu anımsıyorum. Yıllardır görmediğim diğer grup üyelerinin akıbeti hakkında ise bilgim yok..<br /></span><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;"></span></p><p><span style="font-family:Times New Roman;font-size:130%;">Azerice değil İngilizce – Amerikanca söyleselerdi daha da önemlisi Azeri Türk’ü değil ecnebi olsalardı, bugün bu adamların serveti – ünü nice olurdu, dinleyenler karar versin..</span></p><p><br /><br /><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dzQje0v12nDEC6XLkSzTbz1Sn4UOhaRbDEbuqZwlvwYUhAHDCRaijhy5LCiubHtiq8ApLQlHFk0b3WCN0j-cg' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe></p>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-27838655016163188772010-11-21T22:49:00.019+02:002010-11-21T23:08:58.528+02:00Sırrı Süreyya ÖNDER'e Açık Mektup<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhz5VGHCN-F0UYOhFwToQu6IbTBBQbcy8xfYjhUy-XZZP62oM3ccRYgat8Jv4s8p58BbKVd5oNYg16e2qTcM3W_s_Qt_K99JzKx1OLdnIJ6TjCvvMYta7kxCrNODF0Tm0vrxsQy_1yar-ff/s1600/25394_1.jpg"><span style="font-family:verdana;"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 266px; DISPLAY: block; HEIGHT: 400px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5542108320276383586" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhz5VGHCN-F0UYOhFwToQu6IbTBBQbcy8xfYjhUy-XZZP62oM3ccRYgat8Jv4s8p58BbKVd5oNYg16e2qTcM3W_s_Qt_K99JzKx1OLdnIJ6TjCvvMYta7kxCrNODF0Tm0vrxsQy_1yar-ff/s400/25394_1.jpg" /></span></a><span style="font-family:verdana;"><br /></span><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;">Devrimci mevrimci değilim uzun yıllardır Abi. Şükür devirci de değilim, olamam mamafih.. Ezberci parti robotlarından çok çektik. Polis jopunun değil kırılan hayallerin, duvarlar ve Sovyetler yıkılınca bizi de yıkılmış sayan "önderlerin" vebalidir şu kıyıda köşede kalmışlığımız Sırrı Süreyya Abi. </span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><p></p><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span><p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"><?xml:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><o:p></o:p></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;">Ağızlarını yaya yaya dün sloganını attırdıkları tüm değerlerimize bugün korolar halinde küfreden, küfrettikçe gebeşleşen, olanca yiğitliğiyle ölmüş arkadaşlarının eksik ömürlerinden utanmayıp dönenlerle bir tutma Abi. Dönmek değil yılmak ve teslim olmaktı hissemize düşen. Senin gibilerin uzağına savurdu hayat. Zaaflarımız, tek bir yalanın binom açılımı gibi sinsice çoğaldı. Ve bize büyük sözler söyleyen her adam çok küçülmüştü yazık ki. Ketenperenin, ihanetin sonu gelmedi. </p></span><p></p><p></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p><p style="TEXT-ALIGN: justify; LINE-HEIGHT: 14pt; MARGIN: 0cm 3pt 0pt 28.5pt; mso-margin-top-alt: auto; mso-margin-bottom-alt: auto" class="MsoNormal"><span style="font-size:130%;"><span style="font-family:times new roman;">Uzaktan uzağa şimdi yeni tanıdım seni. Sen ne güzel insansın Sırrı Süreyya Abi. Bir omuz ver. Arkadaşlığını esirgemeyeceğinin sözüyle beraber.. Evimi, arabamı, tuttuğum takımın kombine biletini kısacası edindikçe beni eksilten tüm şu şeyleri sol elimin tersiyle savurup iteyim.. <b style="mso-bidi-font-weight: normal"><span style="color:windowtext;">Felsefenin Temel İlkeleri</span></b>'nden başlamaya hazırım Abi. Yeniden. Orta son muydu lise bir mi o yüreğimle.. Her yenilgi bile bile lades olsun üstümüze üşüşen şu rezil akbabaların öceş kemiğinden. Aslında aklımızda! Amma varsınlar üttük sansınlar be Abi..<o:p></o:p></span></span></p><br /><div></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-59461138810344455992010-10-21T23:50:00.001+03:002010-10-21T23:55:15.819+03:00ÇİNGENE<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwN2zpoe4q1PBLbbXW6NSi7y6mqsszg3C8jbKnN2BXqCK4VAjVq0fi2DjF1gipxVVhyxPmkBqNznkGrpOXFFM1uROvrcMdNhPzbBmWJF7beEUEXaXqcC8ChjbhhuGFytiuWd0dFJvM5R-h/s1600/18732_223381631951_217551396951_3085573_6650607_n.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 364px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwN2zpoe4q1PBLbbXW6NSi7y6mqsszg3C8jbKnN2BXqCK4VAjVq0fi2DjF1gipxVVhyxPmkBqNznkGrpOXFFM1uROvrcMdNhPzbBmWJF7beEUEXaXqcC8ChjbhhuGFytiuWd0dFJvM5R-h/s400/18732_223381631951_217551396951_3085573_6650607_n.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5530604823825626290" /></a><br /><div><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> I </span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> bekleyiş<o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Çıplak tepenin üstünde tek ışık yanıyordu. Tek odalı baraka, bu sarı fersiz ışığı sızdırıyordu. Tepe ve baraka sus pus eğretilikleriyle ilk kez o gece kentin bir parçası olmuşlardı. Başkent, yenice ve her şeyiyle o ihtilal gecesi sessizliğe gömülmüştü.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Aç köpeklerin ulumaları, yaşlı kuzgunların çığırışları bile o gecenin olağan dışılığına sinmişlerdi, barakadan duyulmuyorlardı. Tepenin ağaçsızlığı, evsizliği hatta taşsızlığı, barakanın penceresinden dışarıyı seyreden kadının ifadesiz yüzünde tek çizgiyi yerinden oynatmıyordu. Kalın naylonu, delik köşesinden pencere kenarındaki çiviye geren kadın, camsız ahşap çerçeveyi kapattı. Yerdeki aşınmış kadifeyle kaplı mindere oturdu. Gözleri, adama yöneldi.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yirmi metrekarelik odada adamın oturduğu plastik iskemle ve uyurcasına yaslandığı piknik masasından başka sıradan ailelerin evlerinde kullandıkları türden hiçbir eşya yoktu. Belki bir de odanın tam ortasına alçak tavandan sarkan kırk mumluk ampul... <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adam kıvırcık, esmer başını ağırca kaldırdı. Işıldayan gözlerini kendisine bakmakta olan kadına dikti. Bir dakikaya yakın bakıştılar. Adam kafasıyla, boş odanın kendilerine en uzak köşesini işaret etti. Odanın tabanı yıpranmış muşambalarla kaplıydı. Oturdukları minderle sandalye dışında, bir köşede küçük bir tüp gaz, duvara asılı birkaç yamru yumru sahan, bir başka köşede kapalı ahşap bir sandık ve tam adamın işaret ettiği yerde bir tel dolap duruyordu. Barakanın eşyaları bunlardı, üstelik etrafta yatacak, giyecek, çeşme ya da hela görünmüyordu. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kadının kupkuru bedeni minderden kalkıp tel dolaba vardı. Kadınla erkek zayıflıkta yarışabilirlerdi ama adam oturduğu yerden bile iskemleye sığmayan upuzun bacaklarıyla, kadının cüceliğe yakın kısalığına fark atıyordu. Kadın, elindeki mor renkli büyük ve koyu kahverengi küçük şişeleri masaya bıraktı. Bir deri bir kemik kalmış dişi bir hayalet gibi tel dolaba geri döndü. Dolaptan aldığı bardağı, bir yoğurt tasının dibindeki iki avuç beyaz leblebiyi ve bir çay tabağının içindeki kurumuş yarım limonu adama uzattı.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Teşekkürsüz, sitemsiz, sorusuz önlerine baktılar. Bir an için suskun sefaletlerine, konuşmamaya yeminliymişçesine dalmışlardı. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kadın, bir işaretiyle masasını donattığına göre koşulsuz adamın hizmetindeyse de adamın süklüm büklümlüğüne karşın daha rahattı. Adamın kıvranan tedirginliği gibi, kadının kendinden emin davranışları da dikkat çekiyordu. Adamın perişan ezikliğinde, belki de kadınının bu umursamaz rahatlığı tuhaf bir başrol oynuyor, sanki kadın gizlice adama hükmediyordu. Sonuçta gerek efendi gerek köle olmak için berbat bir yeri bölüşmekteydiler ve adam bardağının dörtte üçünü ispirtoyla doldurmuştu. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yaralananlara, kazaya ve türlü felaketlere uğrayanlara yardım için kurulmuş bir derneğin sattığı maden suyu şişesini çakısıyla açan adam, ispirtonun üstüne iki parmak bundan döktü. Pörsümüş limondan her nasılsa birkaç damla su sıkarak kokteylini tamamladı. Gömlek cebinden çıkardığı sigarasını yakıp, ilk yudumunu aldı. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adamın veremli, kesik öksürükleri dışında sessizlik, anlamsızlık olmuş barakanın her yerine dolmuştu. Adam, dört bardak dolusu içti. Masadan doğruldu. Bacakları uzun olduğu kadar çarpıktı, bedeni hafif kamburdu. Sert ifadeli, yakışıklı sayılabilecek kemikli bir yüzü vardı. Üç beş adım sallanmadan yürüdü, sallandığı birkaç adımın ardından iskemleye yeniden oturdu. Sigarası artık hemen hiç sönmüyordu. Her nasılsa konuştu:<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Gelmek üzerelerdir. Ezan okundu mu?<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kadın mırıldandı:<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yatsı çoktan okundu. Sabaha az kaldı.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adamın harap ses telleri barakada son kez titreştiler:<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sabah ezanıyla gelirler...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Hırıltılı yeni öksürüklerle iç içe, yeniden ve uzunca süren mutlak sessizlik barakanın kapısında duyulan belli belirsiz tıkırtılarla bozuldu. Kadın zor olanı yapmaya başladı. Yayvan kahkahalarla gülüyordu. Hızlıca minderden kalkıp kapıyı Yaşar’a açtı. Henüz kapının eşiğinden Yaşar’ı barakaya buyur etmeden ve yerine dönmeden tütün soluyan adama konuklarını muştuladı.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bak hele babası; Yaşar gelmiş! Bu vakitte ışığı gördün de mi geldin Yaşarım? <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adam da çürük ve eksik dişleriyle tedirgin bekleyişini unutmuş gülümsüyordu.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yaşar, odanın tam ortasındaki görünmez yarım dairenin yörüngesince dolaşıp çevreyi kolaçan ettikten sonra adamın ayaklarının dibinde durdu. Adamı tepeden tırnağa süzdü. Oracığa uzandı. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yaşar tombul, yeşil gözlü, cins bir kediydi. Diğer tüm üç renkli kediler gibi Yaşar da dişiydi. Kına renginin ve beyazın egemen olduğu uzun, parlak tüyleri kabarıktı. Kahverenginin tonlarına siyahın karıştığı alalarıyla, tüylere gömülü küçücük yüzüyle ve burnundaki sarı benekle oyuncakçı vitrininden fırlamışa benziyordu. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adam, Yaşar’ı kucağına alıp tertemiz tüylerini okşamaya, karnını kaşımaya başladı. Yaşar’ın gözleri kısıldı, kuyruğu sarkaçlaştı, mırıltıları arttı. İyice sırnaşan kedi, çevik bir hamleyle yere atlayıp bu kez kadının kucağına fırladı. Kadın, hayranlıkla Yaşar’ı seyrediyordu. Konuşan sanki kendisi değil, sevecen bir anneydi:<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kızım iki gündür ne yedi ki babası? Ben fabrikanın kapısından yemek bulurum haspama. Yarın sabahtan doyururum zavallımı. Bak nasıl süzülmüş, zayıflamış...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:18.0pt;text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">En az yedi – sekiz kilogramlık kedinin zavallılıkla uzaktan yakından ilgisi sezilmiyordu. Yaşar, kadının kucağında uyuklamaya başlarken, adamın genç fakat kırışıklarla dolu suratında kara bir gölge dolaştı. Adam bir şeyleri anımsayarak sigarasından tedirgin ve dolu soluklar almaya başladı. Öksürükleri sıklaşmıştı.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Olanca yoksulluğuna ve derme çatmalığına karşın kirin zerresinin göze çarpmadığı barakadaki garabet, soylu bir kedinin kupkuru bir kadının kucağında uyuyuşuyla katmerleşiyordu. Kadın yavaşça Yaşar’ı mindere bırakıp aniden sıçradı.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Geliyorlar!<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:18.0pt;text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adam başını öne eğdi, yerinden kalktı. Vızıltı gibi başlayıp yaklaştıkça çoğalan bir motor sesi devinmelerine neden olmuştu. Kadın sandığa doğru seğirtti. Sandıktan bej, yün bir hırka çıkardı, adama eski hırkayı giydirdi. Adamı almaya gelen araç sesini çoğaltarak barakaya iyice yaklaşmıştı. Tepenin doruğuna yani barakaya yönelen aracın güçlü farları, birkaç yüz metreden barakanın kör ışığını bastırarak, odaya doluyordu. Yolu olmayan barakaya varabilmek için şoförün yaptığı manevralar gereği ara sıra kaybolan far ışığı, üzerlerine her yeni yönelişinde daha da parlaklaşarak, adama çabuk olmasını emrediyordu. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adam kendini dışarı attığında kadının gözleri nemlenmişti. Dış kapının hemen yanındaki yayları fırlamış çek – yatı aralayan adam, bunun raflı iç bölümünden aldığı ayakkabılarını giydi. Barakanın önünde kalakaldı. Adamın ortasında dikeldiği serinlikte, gecikmiş bir baharın gecesi sabaha kavuşmak üzereydi. İri yıldızlar yağmursuz geçecek bir günün habercisiydi. Düzgün viteste ağır ağır tırmanan kamyonetle kamyon arası askeri araç, adamın yanına varmadan durdu. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Aracın motoru susmadan içinden inen biri, 20 – 30 metreden, o ıssızlıkta zorunluymuş gibi bağırmaya başladı. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Suat denen herif sen misin ulan?<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">“Benim” diye çatallaşan bir sesle, aradıkları Suat olmanın utancıyla yanıtladı.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yürü ulan iki adım! Araba yolda kalacak bu dağ başında. Başımızı derde sokma.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Suat koşar adımlarla cemseye yürürken, çıplak tepeye hangi minareden vardığı belirsiz cılız bir ezan yayılıyordu. Müezzinin sesi, Suat’ın kamburca bedenini daha da hızlandırdı. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:18.0pt;text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> II </span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> yolculuk</span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yarım metrede yüz yüze durdular. Arkası çağla yeşili brandayla kaplı cemsenin farları Suat’a az önce bağıranın yüzünü ve üniformasını belirginleştirdi. Bakışmaları kısa sürdü. Suat’a çatık kaşlarla bakan öfkeli adam, otuz beş yaşlarında bir askerdi. Giydiği astsubay üniformasının kollarında kıdemli üst çavuş rütbesi işlenmişti. Suat’ın yüzünü ve giysilerini gözleriyle dikkatlice inceledi. Müezzin, sözleri anlaşılmayan ağlarcasına okuduğu ezanını daha bitirememişti. Uzun boylu, yapılı astsubay güçsüze sövme desibelinde gürledi:<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Önde yer yok arkada gideceksin! <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Suat yanlış bir şey yapmamak için ağır devinimlerle cemsenin arkasına ilerlerken, Astsubay sakince seslendi.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Oğlum Mehmet, arkaya bindir şunu.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoBodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">“Emredersiniz komutanım” diyen bir er, açılan şoför kapısından aşağı zıpladı. Yeri iri postallarıyla tabanlayarak, cemsenin tam arkasında bekleyen Suat’ın yanına vardı. Ezan susmuştu. Mehmet, arkasında ince plastik kapısı ve bir gözetleme boşluğu bulunan brandayı araladı. Kasada ayrıca barakadakinden daha küçük ama daha sağlam, karşılıklı iki naylon pencere vardı. Mehmet, Suat’ın yüzüne bakmadan eliyle cemsenin kasasıyla sağ arka tekerleği arasındaki basamağı gösterdi. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Buraya bas.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Suat, “Sen söylemesen de öyle yapardım” demedi. Soğuk izmarit, margarin, pas ve rutubet kokan kasaya tek hamlede çıktı. Suat kasaya çıkar çıkmaz, elinde G – 3’üyle oturan, kırmızı pazıbendinde “İNZİBAT” yazılı bir başka erle karşılaştı. Korkmadı.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kasanın içi iki yandan, tahta banklarla çevriliydi. Tüfekli inzibat bu alçacık oturma bandında şoförün hizasında ama aracın en arkasında bekliyordu. Suat, inzibatın yakınında oturmayı uygun bulmayarak kasanın sağ ön ucuna oturmak üzereydi ki cemse yola koyuldu. Banka düşercesine ilişen Suat, oturmasını beklemeyecekleri kadar önemsiz biriydi. Aldırmadı, güzelce yerleşti. Suçlu değildi, sırf kendisini almak için araçla gelmişler ve yanına tüfekli bir inzibat vermişlerdi. Suat durumdan hoşnutsuzluk duymadı. Canı yerleşir yerleşmez sigara istedi ama yakmaya da sormaya da çekindi. Cemse çıplak tepeden aşağı, henüz aydınlanmamış sabaha ilerlerken kaç kişinin önde oturduğunu merak etti. Belki de yalnızca o ikisi vardı ama Suat’ın inzibatın yanında gitmesini istemişlerdi...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Oysa Suat’ı kasaya yerleştiren Mehmet ve Suat’ı araca çağıran astsubay, cemsenin ön bölümünde yalnız değillerdi. Astsubayın akranı olabilecek bir Yüzbaşı, Mehmet’le astsubayın arasında oturuyordu. Cemsenin bol sinyalli ve parazitli telsiz anonslarıyla kaplı sorumluluğunu, iki rütbeli bölüşüyorlardı. Astsubaylar kendilerinden yaşça küçük hatta akranları subaylara yalnızca çok gerekli zamanlarda, örneğin ihtilallerde “Komutanım” derlerdi. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Komutanım, izninizle sigara yakabilir miyim?<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bir tane de bana ver.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sigaralarını yaktılar. Komutanın uykusuzluktan kızarmış gözleri, tepenin iki küçük tepecikle birlikte yola kavuşacağı vadideydi. Astsubay saygılı bir merakla sordu.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bu nasıl bir meslek komutanım? Nereden bulurlar bu adamları?<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Donuk, eksik yanıt gecikmeli geldi.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bunların hepsi çingeneymiş...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Gerisi gelmemişti. Astsubay konuşma gereksinimi duydu.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Şu çingeneyi kazasız belasız teslim edelim de... Gerisi onların işi.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Telsizden gelen yeni cızırtıları izleyen yeni duyurulara kulak kesildiler. Kendileriyle ilgili tek söz yoktu.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kasadaki inzibatın gözleri karanlığın olanak tanıdığı kadarıyla, gerek kapıdaki holden geride bıraktıkları tepeyi, gerek pencerelerden yeni kavuştukları ve ilerlemekte oldukları stabilize yolun kıyılarını tarıyordu. İnzibat, önde konuşulanları duyamayan Çingene’yle ilgilenmiyordu. Çingene sonunda çekine çekine sordu.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Tertip, sigara içsek olur mu?<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Olmaz, yasak!<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kasanın içindeki ağır koku karışımında soğuk izmarit kokusu halâ duyuluyordu. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cemse yoldaki irice bir taştan sakınamayıp tökezledi. Astsubaya konuşma olanağı çıkmıştı.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Mehmet dikkat etsene lan!<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yol çok bozuk komutanım.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yüzbaşı’nın umursadığı yoktu. Bodur çalılıklar ve tek tük meyvesiz ağaçlar araç vadide ilerledikçe sıklaşıyordu. Cemse, seyrek gecekonduların ve kapı önlerinde kâğıt toplama arabaları bırakılmış barakaların arasından ilerliyordu. Yüzbaşı, vadi uzunca bir düzlüğe açılmadan, mescit yerine cami olmasını sağlayan minaresindeki; yeşil florasan lambası henüz sönmüş küçük yapıyı fark etti:<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Okulsuzluk umurlarında değil. Camisiz kalamazlar...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Asfalta çıkmaları için etrafını dolaşmaları gereken irice bir tepenin önündeydiler. Tepenin arkalarından sarının, alev renginin ve grinin tonlarında dumanlar yükseliyor, koyu laciverdi açılmaya başlayan gökyüzünü küme küme bir is bürüyordu. İğrenç, dayanılmaz bir koku her yanı sarmalamıştı. Geniz yakıcı, kesif dumanlar ufuktaki alaca tandan yayılan günün ilk ışıklarını eritiyordu. Dumanlardan taşan koku boğucuydu. Astsubay, kapalı camları kontrol ederken yüzbaşıya açıkladı:<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Çöp yakma fabrikası komutanım. Yazık ki başka yol yok. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Gelirken böyle değildi. Bizi mi beklemişler? Daha görünmüyor bile üstelik!<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Astsubay alıştığı üzere emretti:<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Önünden geçerken hızlı git Mehmet!<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Emredersiniz komutanım.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yanık plastik, fare leşi, lağım ve mezbaha kokusu gibi tüm berbat kokular, sanki birleşerek ve güçle cemseyi içine çekiyordu. </span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cemse, fabrikayla asfaltı gizleyen dönemecin çoğunu aşmışken inzibat öğürdü. Fabrikanın bir bölümü göründü. Bir metropolün kapıda türlerine göre ayrılmış rezil atıkları, sekiz dev bacadan üzerlerine doğru tütüyordu. Çöp kamyonlarının park yerlerinden oluşan fabrikanın son bölümünü de geride bırakırlarken kokudan etkilenmeyen tek kişi hırıltılı öksürükleri dinmeyen Çingene’ydi.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Geniş asfaltta Mehmet biraz yavaşladı. Fabrikayla birlikte kokudan da kurtulmuşlardı. Mehmet’e bu kez Yüzbaşı emretti.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Oğlum yol boşsa yavaşlama, gecikmeyelim. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Otomatik “Emredersiniz komutanım” karşılığı cemsenin hızına hemen yansıdı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Asfaltta sabahın ilk seferine çıkmış külüstür minibüsleri, yol kıyısında da bunları bekleyen birinci vardiyaların sigortasız işçilerini gördüler. Yıldızlar gökyüzünden tümüyle silinmemişlerdi. Ama güneşin ucu dağların ardından türlü renk oyunlarıyla kendini belli etmişti. Dolunayın büyülü ışıkları epey azalmıştı. Gökyüzü alacakaranlıktı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cemsenin açılan ön camlarından ferahlatıcı bir serinlik yolun rüzgârına eklenerek Mehmet’le rütbelilerin yüzlerinde geziniyordu. Birden anımsayarak “Çingene leş gibi içmiş” dedi astsubay. Yüzbaşı tersledi:</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">İstersen önce işkembecide ayıltalım!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kasadaki Çingene’nin o an tek sıkıntısı sigara içememekti. Çingene, bir kez daha şansını denedi. İnzibata sırıttı; yalvarır gibi sırnaştı. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bi sigaracık içsek kim ne der tertip?</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yasak!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Altı şeritli anayola çıkan araç, şuursuz kentin beynine doğru yönelmişti. Kentin yasak köşelerinden birine ilerliyorlardı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Çingene, domuz sıkısı hazırladığı mastikalardan kafasına bulaşan dağılmamış bulutların etkisiyle çingeneliğini yaptı. Kasayla, ön bölüm arasındaki brandayı araladı. Üç kişi olduklarını böylelikle gördüğü öndekilerin, bir an için Mehmet dahil tıkladığı camdan kendisine bakmasını sağladı. Elindeki sigarayı ağzına götürüp geri çekti. Saygıyla selam verir gibi başını öne doğru uzatıp, gariban yordamı izin istedi. Yüzbaşı “Olur” anlamında başını sallayıp brandayı örtmesini eliyle sertçe işaret etti. Çingene de brandayı, rütbelilerin önlerine dönmelerini beklemeden örttü. Sigarasını yaktı. İnzibatın yüzünden çocukça bir öfke okunuyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">“Duramadı pezevenk” dedi astsubay. Tam da sigara yakmayı düşünürken ama bunun için bir harekette bulunmamışken Çingene’nin sigara içmesine kızmıştı. Şimdi hemen kendisinin de sigara yakması yakışık almazdı. Söz açılınca sıkıntısından kurtulacağı alt bilinciyle konuştu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Komutanım, öncekiler hep gece yarıları olmuş. Bunu niye bu kadar geç teslim ediyoruz?</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Ne bileyim! Saat tam beş buçukta getir dediler. Zaten her şey hazır olacakmış.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Komutanım, sabah sabah nümayiş çıkmasın...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Gece yarılarındakiler çok mu patırtısızdı?</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kiminin ışıkları yanan, kırmızı kiremitli kondular yolun iki yanına sıralanmıştı. Cemse, uzak kentleri başkente bağlayan altı şeritli yolun askeri araç kalabalığını arttırmamıştı. Nakliye kamyonları, panzerler, başka cemseler, jandarma devriye cipleri, başkente dönüyor ya da başkentin gerilimini başka kentlere taşıyorlardı. Telsizde konuşanların birbirlerine bitmeyen istek ve duyuruları çoğalmıştı. Hiçbirini duymayan Çingene arkada çirkin, koca ağzını açmış esniyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Dört – beş yüz metrede bir geçtikleri yol çevirmelerinin hiçbirine takılmadan kente girdiler. Günlerce kasvetli yağmurların yıkadığı kent, başındaki kümülüsleri birkaç gün önce defetmiş, takvimleri yanıltan ılık bahara yeni kavuşmuştu. Erken zamanlarındaki donuk, puslu bir sabah, heybetli yapıları kuşatmıştı. Alacakaranlıkta yapıların ruhsuzluğu sessizce haykırıyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Çingene’nin öksürükleri uyuklamasında eridi. Bitkin adamın sarsıntılı yolculuğu, eski aracı iri bir beşiğe dönüştürmüştü. Çingene artık meydanlarla parklara serpiştirilmiş heykelleri, bürokrasinin hantal diğer betonlarını ve her an biraz daha aydınlanan sabahı fark etmiyordu. Ara sıra küçük irkilişlerle yukarı kalkan başı iyice ağırlaşarak iki de bir önüne düşüyordu. Başkentse henüz korkulu uykusundaydı. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cemse, kentin uyanamamışlığını yararak öbür ucunu buldu. Başka kentlere bağlanan geniş başka bir asfalta girdiler. Kendilerinin bu kez sorulduğu telsizi Yüzbaşı mandalladı:</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Beş dakikalık mesafedeyiz komutanım. Şahıs yanımızda. Tamam.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yüzbaşı saatine baktı. Bir sigara yakan Astsubay “Üç dakika sürmez komutanım, daha da buçuğa yirmi beş dakika var” dedi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Anayoldan sapan cemse, çevresi uyarı levhaları ve üstü dikenli tellerle çevrili yüksek bir duvar boyunca ilerledi. Cemse, duvarın bitiminde karşısına çıkan nizamiyenin önünde durakladı. Nizamiyenin otomatik barikatı kendiliğinden yukarı doğru açıldı. Ortalık epeyce ağarmıştı. Düzgün biçilmiş çimlerle kaplı uçsuz bucaksız arazinin beş yüz metre kadar içindeki devasa yapıya yöneldiler. Yapı, köşelerinde gözetleme kulelerinin yükseldiği beş katlı bir dikdörtgen prizmaydı. Yapıdaki yüzlerce pencereden çoğu karanlıktı. Tek katlı, geniş, prefabrik başka yapılar arazinin çeşitli köşelerine düzgünce dağıtılmıştı. Cemse, bekçi köpeklerinin havlayışları eşliğinde durdu. Yapının ana girişi olduğu anlaşılan kemerli üç buçuk – dört metre yüksekliğindeki demir kapının önündeydiler.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Araçtan önce rütbeliler indi. Kapının dibinde eli telsizli, takım elbiseli şişman bir adamın yanında MP – 5’leriyle bekleşen askerlerden birine yüzbaşı seslendi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Oğlum, arkadan indirin şu herifi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Çingene yarı ayılmıştı, parıldayan gözlerini ovuşturuyordu. Brandanın aralanan kapısından askeri görünce yol arkadaşı suskun inzibatın almadığı bir selamı vererek kasadan atladı. Astsubayla telsizli adam tokalaştılar. Mehmet, kasasındaki inzibatla birlikte cemseyi kapıdan uzaklaştırdı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Takım elbiseli adam, telsizi ağzına yaklaştırıp bir şeyler söyledi. Kapı, sabahı korkunç gürültülerle yırtan ağır metal sesleriyle iki yana aralandı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Şişman adam, yüzbaşıya telsiziyle içeriyi işaret ederek “Buyurun Yüzbaşım” dedi. Önde yüzbaşı, arkasında Çingene ve astsubay, en arkada da kapıyı açtıran </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">adam içeri girdiler. Kendilerini silahsız bir jandarma eri karşıladı. Kapı aynı seslerle ama daha yavaş kapandığında MP – 5’li askerler dışarıda kalmıştı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adımlarının uzak yankılarla kulak daladığı, sidik kokan, uzun, havasız, loş bir koridorda yürüyorlardı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">- </span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">III </span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> görev<o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Koridorun sonuna vardıklarında dehlizi andıran üç başka koridorla karşılaştılar. Eğimli demir direklerin tuttuğu, kalın sacdan geniş merdivenler koridorun ucundan yukarı katlara yükseliyordu. Açık, demir kapılardan geçerek, takım elbiseli adamın ardından yeni bir koridoru adımlamaya başladılar.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Binanın derinliklerinden belli belirsiz bir uğultu duyuluyordu. Önemli bir maç oynanırken, büyük stadyumların birkaç kilometre ötesinden kesik kesik duyulana benzer, kalabalık bir uğultuydu; yürüdükçe çoğalıyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yüzbaşı, soğuk yankılarla hışırdayan sert adımlarını aksatmadan takım elbiseli adama “Müdür Bey, Cemal Yarbayım geldiler mi?” diye sordu. Müdür yanıtladı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Destek kıtasına gerek kalmaz hayırlısıyla ama içerdeler...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yüzbaşı dişlerini gıcırdatarak, mırıldandı. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">İç bahçe işi yaş Müdür Bey. Pencerelerden sataşsınlar diye mi her seferinde iç bahçe?</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Müdür gülümsedi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bu sefer seminer salonunu uygun buldular kumandanım.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Söyleşerek yürüyenlere Astsubay da katıldı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Zararın neresinden dönülse kârdır.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Çingene’nin kuru öksürükleri azmıştı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Daha dar bir koridora sapan bir kapıdan geçtiler. Dar koridoru henüz yarılamadan Müdür, Çingene’ye dönerek durdu. “Sen şu kapıdan gir beni bekle” dedi. Çingene oracıktaki kapıyı açıp içeri daldı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kapının ardındaki küçücük odada kara cüppeli, sarıklı bir imam binanın iç bahçesine bakan tek pencerenin önünde, tespih çekerek volta atıyordu. İmamın bir köşesinde gezindiği odada tenekeden bir yazı masasıyla, iki eğreti iskemle dışında hemen hiçbir şey yoktu. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">İmamın çember, kırlaşmış sakalları çenesine doğru kaynaştı. Gülüyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Selamun aleyküm evladım.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Aleyküm selam.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Üzülme evladım. Diğer günahların için Rabbim’e tövbe et. Az sonra hayırlı bir vazife ifa edeceksin.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Çingene, imamın kendisinin kim olduğunu anlamasına şaşırdı. İskemlelerden birine ilişti. İmam, yanına yaklaştı. Hafifçe eğildi. Tespihsiz elini Çingene’nin omzuna koydu. Genizden çıkan, fokurtuya benzer sesiyle, sır verir gibi fısıldadı. İri gözleri yuvalarında kıpır kıpırdı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bana düşmez amma, zamanı gelince elini çabuk tut. Beni yanında istememiş. Sümme hâşâ “Ben Allahsız, kitapsızım” demiş. Gerçi Rabbim nasip etmez ya, Kelime – i Şahadet getiremesin kâfir!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Çingene konuşmuyordu. Sigarasına uzanmıştı ki kapı açıldı. Elinde karton kapaklı dosyalarla Müdür içeri girdi. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Hoca efendi bize az müsaade et. Kapının önünde bekleyiver...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">İmam, sarıklı başını sallayarak ve tespihini şakırdatarak odadan çıktı. Müdür, karşısına oturduğu Çingene’nin gözlerinin içine bakarak, tane tane konuştu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Suat, daha önce her şeyi anlattık evladım. Biliyorsun.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Durakladı. Cebinden çıkardığı çakmakla Suat’ın sigarasını yaktı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">İçerde kimseyle konuşma. Sonrası da konuştuğumuz gibi. Bu günü yaşanmamış sayacaksın. Kaç yıl geçerse geçsin ağzını açarsan, hele gazetecilere... Neyse. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kalktı. Kapıdan çıkarken durdu, geri döndü. “Az sonra gelir seni alırlar” deyip çıktı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">İmam yeniden içeri girdi. Müdür’ün kalktığı iskemleye kurulup, kaykıldı. Çatallı, fokurdayan sesini neredeyse anlaşılamayacağı kadar alçalttı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Muhammet ümmetinin kaç evladını zehirledi hayın. İblisin uğursuz bayrağını açtı, peygamber ocağını bile karıştırdı. Çok şükür bu günü de görmek yazılıymış. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Suat’ın yüzündeki çizgiler koyulaştı. İmam susmayı bilmiyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Ne deseler dinleme. “Cellât” deyip geçerler. Tövbe edersen sırf şu iblisin katlinin yüzü suyu hürmetine dahi Rabbim kabul eder. İnsan ismet doğar, kirlenir, tövbeyle günahsızlığına yeniden kavuşur. Yeter ki yalvarışı kabul olunsun...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât ayağa kalktı. “Yeter hoca!” diye yüksek sesle imamı susturdu. Pencere kenarına yürüdü. Orta parmağıyla başparmağı arasında tuttuğu izmaritten son soluğu çekip, bir fiskeyle izmariti pencereden aşağı fırlattı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Uzak, dalgalı insan uğultusu, cılız haykırışlarla odada da duyuluyordu. Bekleme odasının kapısı, içerde önemli bir yetkilinin olabileceği yersiz kaygısıyla çalındı. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">İmam da Cellât da, kapıyı çalana bir şey demediler. Dirseklikli tahta bir jop taşıyan jandarma eri yine de içeri girdi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">İnfaz görevlisini bekliyorlar!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât, ellerini göğe açmış, yumuk gözleri ve belli belirsiz yukarı kaldırdığı başıyla dualar sayıklayan imama “Eyvallah” dedi. İmam, duasına verdiği kısa aralarda şişirdiği avurtlarından Cellât’a doğru kesik kesik üfürdüğü soluklarıyla Cellât’ı uğurladı. Cellât odadan çıkmıştı. Oysa imam, arkasından duaya ve üfürüğe devam ediyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât, kalorifer borularına topluca vurarak tempo tutanların hafifçe zonklattığı binada, askerin peşi sıra görevine yürüyordu. Koridorları, kapıları geçtiler. Sac merdivenden bir üst kata ulaşıp, kapısında “SEMİNER SALONU” yazan, infaz odasına vardılar. Kapıdaki asker, haki elbiseli gardiyana seslendi. Gardiyan, Cellât’ın üstünü arayıp, kapıyı araladı. Cellât, yüksek tavanı, sabit oturma koltuklarıyla bir cep sinemasına benzeyen odanın ucundaki platforma yürüdü. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kabuklarıyla budaklarının kalem gibi hizarlandığı, birbirine çatılmış üç ince meşe tomruğu gözüne çarptı. Kızılderili çadırlarını anımsatan tomrukların tepesinden, ası urganı olanca ürkütücülüğüyle sallanıyordu. Ası urganının tam altındaysa, iki basamaklı, yarım metre yüksekliğindeki tahta idam sehpası duruyordu. Ortasına darağacının hazırlandığı platformun bir ucunda beş kişi dikeliyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Elleri – ayakları zincirli, yaşlı, tombul, gözlüklü bir adam, iki askerin arasındaydı. Zincirli adama sürekli bir şeyler anlatan gözleri yaşlı, orta boylu bir adamla, barakadan Cellât’ı getiren yüzbaşı, bekleşenlerden oluşan idam platformundaki grubun diğer üyeleriydi. Platforma bakan koltukların en ön sırasındaysa apoletleri kalabalık dört yaşlıca subayla Müdür, sinema seyredercesine oturuyorlardı. Beyaz önlüğünün önünden stetoskobu sarkan bir doktor, kollarını önünde bağlamış, yanlarında uyukluyordu. Küçük daktilosunu platformun bir kenarıyla koltuklar arasındaki masaya koymuş iskemlede oturan bir memurla, kapıyı tutan gardiyan da salondaydılar.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Seyirci koltuğundan bir ses Cellât’a yükseldi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sallanma, vakit tamam!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât, platforma seğirtti. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Zincirli adamın karşısında, ağlayarak konuşan adam bağırdı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Son kez söylüyorum sağlık muayenesi üstün körü oldu. Kan ve kemik ölçümü istiyoruz! Üstelik bu infaz hukuka aykırıdır. Tashih – i karar talebimiz gerekçesiz reddedilmiştir. Düzmece bir mahkemenin düzmece hükmüyle Anayasa’ya aykırı bir işe alet oluyorsunuz! </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât, salondaki biri dışında herkesle birlikte dona kalmıştı ki seyirci koltuğundan gelen daha sert bir ses adamı bastırdı. Darağacının tam karşısına oturan salondaki en yaşlı subay kükrüyordu. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sayın müdafi, kendinize gelin! Sıkıyönetim Mahkemesi’nin yüce yargıyı temsil eden yüksek kararına bir daha dil uzatırsanız, hakkınızda yasal işlem yaparım. Hükmün yerine getirilmesindeki zaruri sükûneti bir kez daha bozarsanız, en hafifinden salondan çıkartılacaksınız. Durumun vahametine göre ve korkarım muhtemelen ki, her an tevkif edilebilirsiniz!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Daha iyisi, isterseniz beni de asın!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Dışarı çıkartın şu münasebetsiz avukat bozuntusunu!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 18pt; "><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Salonu çınlatan tartışma, askerlerin müdahalesiyle daha büyük bir arbedeye dönüşecekken, kendine güvenen, düzgün ve kibar bir sesle son buldu. Zincirli mahkûm, büyük bir aktör gibi gür, yapmacıksız, insanın içine işleyen sesiyle konuştu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sayın Savcı, buna hiç gerek kalmayacak. Avukatım bir daha konuşmayacak. Aylar süren yargı süreci boyunca, sizden hukuk dışı tek talebim olmadı. Şimdi bir idam mahkûmu olarak, en karanlık siyaset meydanlarında bile uygulanmış masum bir geleneğin bana tanıdığı hakla son isteğimi size sunuyorum. Avukatımla baş başa bir sigara içmek istiyorum... Artık bu geri dönüşsüz işin daha fazla uzamasını ben de istemiyorum. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 18pt; "><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Askeri savcı saatine baktı. Büyük bir özveride bulunan babacan bir tavırla “Tamam, profesör” dedi. Uygunsuz isteklerin kaypak tonuyla sürdürdü.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Ama önce lütfen kendisine söyleyin, müdafiiniz ya tümüyle sussun ya da salonu terk etsin. Yaz evladım, “Sigara içme isteği kabul edildi” diye...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Uyuşuk memurun daktilosu, çatırdadı. Savcı, emrindekilere ve apoletlerine karşın darağacının önündeki idam mahkûmundan istekte bulunabilecek kadar güçsüzdü, alçalmıştı. Profesörün, gerilmiş yüz kasları gülümsemeye benzer hatlar takındı. Dişleri göründü. Zekice bir emrivakiinle dört buçuk dakikalığına avukatıyla fısıldaşma zamanını kazanmak üzereydi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Avukat Bey size rica ediyorum, Sayın Savcı’yı daha fazla kaygılandırmamak için çenenizi kapayın. Kendileri iyi niyetlerini son sigaramı birlikte içerek vedalaşmamız iznini vererek gösterdiler. Asker arkadaşlar; Sayın Savcı’yı duydunuz. Bir sigara içimi aşağıda bekleyeceksiniz! Kendileri son anlarımı bir gülünçlüğe neden olmadan geçirmek isteyeceğimi bilecek kadar, artık beni tanıyorlar.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât şaşkınlıktan ya da alıklıktan, kıyıları salyalı ağzını kocaman açmış, olan biteni izliyordu. Profesörün kollarına girmiş bekleyen askerler koltuğuna kurulmuş Savcı’ya baktılar. Savcı kendilerine seslendi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Aşağı inmenize gerek yok. Çabuk mahkûma bir sigara verin, az ötede bekleyin. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sigarayı Avukat çıkardı. Ateş arandı, bulamadı. Savcı paranoyak gözlerle, tek tek herkesi süzüyordu. Cellât’a kafasını hızlıca iki kez sallayarak hemen sigarayı yakmasını emretti. Cellât, komuta uydu. Profesörün donuk yüzüne karşın Avukat’ın eli ayağına dolaşıyordu. Cellât’ın, müvekkilini asacak olması normalmiş de sigaralarını yakması büyük bir aşağılamaymışçasına öfkeden kızarmış yüzüyle haykırmaya hazırlanıyordu. Profesör, zincirli tombul elleriyle koluna sarılıp kendisini engelledi. Bir adım ötesindeki Avukat’a “Yanıma yaklaş” dedi. Avukat, iyice Profesör’e sokuldu. Profesör, artık gözyaşlarını saklayamayan avukatına titreyen sesiyle fısıldadı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Nusret, asla yoldaşım olamadın... Ama yirmi beş yıllık arkadaşım, adeta kardeşim oldun. Bak benim de sesim korkudan nasıl titriyor... </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 18pt; "><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sigaralarını küçük soluklarla içmeyi akıl edemiyorlar, ciğerlerini dumanla olabildiğince dolduruyorlardı. Nusret, fısıldamaya çalışırken gizli hıçkırıklara takılan sesiyle kırık dökük konuştu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sizi çok özleyeceğim. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Üç aylık korkunç bekleyiş ve her şey biterken nutkum tutuldu. Oysa tumturaklı laflar edecektim. Yirmi yaşındaki bir militan gibi sloganlar atacaktım. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 18pt; "><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât, konuşanların dışındaki tüm odadakiler gibi fısıltıları anlamaya boş yere çabalıyor, yarılanmış sigaraların sonundaki ölüme tanıklık etmeye gizli, tuhaf ve hastalıklı bir sevinçle can atıyordu. Profesör ise beyninde kopan fırtınalardan sersemleşmişti; sakince, bilinci azalan fısıltılarını sürdürüyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Öleceğini bilerek yaşayan tek canlı insandır Nusret. Doktor, “İnsan doğduğu anda ölmeye başlar” demişti. Büyük adamdı, diyalektikçiydi... Ölümün mutlak tarihi, çıldırmış bir hızla ölene koştukça, insanlıktan çıkmamak mümkün değilmiş. Yakın ölümün korkusu, hayvanca bir korkuymuş...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Estağfurullah Hocam. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Materyalist adamın genel ölüm korkusu ya da köylünün jandarma korkusu gibi değil. Ölüyorum Nusret! Notlarımı Selma düzeltsin. Paris’e, Ali’ye yollayın. Ali gözden geçirmeden sakın basmayın. Parti önderliğini bir an önce oluşturun. Benim oyum Ali’den yanadır. Yine de şimdilik kimseye söyleme, polemik çıkmasın... </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Profesör giderayak saçmalıyordu. Arkadaşlarına kriptolu – ama asılmasına karar verenlerin de çoktan deşifre ettiği – mektuplarında türlü detaylarıyla salık verdiği ya da açıkladığı konuların, çorbalaşan bir özetiyle son anlarını tüketiyordu. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sigaraların, izmaritleşmeye yüz tutmuş tükenişini kollayan Savcı, Müdür’e usulca “Gömlek” dedi. Müdür, ayaklarının dibinde duran köy baytarlarınınkine benzeyen deri çantadan, bir poşet çıkardı. Cellât’ın yanına yürüdü. “Bunu giydireceksin” dedi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Sigarasını atan Profesör, “Kendine iyi bak, çevirileri ihmal etme. Hoşça kal Avukat Nusret” deyip, platformun önüne doğru, ayaklarını sürüyerek yaklaştı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Hazırım ey; oligarşinin zavallı, ruhsuz kuklaları!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Kahramanından ölürken gelen meydan okuyuş Avukat Nusret’in yüreğine su serpti. Savcı, ayağa kalktı. Son anlarını yaşayan adamın canını acıtmak için bir şeyler bulup söylemesi gerekiyordu. Cellât, poşeti yırtıp beyaz idam gömleğini çıkardı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Hani komik duruma düşmek istemezdin Profesör? Sesin korkudan horozlaşıyor, sus da rezilliğin ayyuka çıkmasın. Adam sandık da ellerini arkadan bağlamadık...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Avukat Nusret, dayanamadı, atıldı. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Faşist caniler, halk bunun intikamını alır!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Platformun köşesinde mumdan yapılmışçasına bekleyen askerler komuta gerek kalmaksızın birdenbire Avukat Nusret’in üzerine çullandılar. Dövülerek kelepçelenen Avukat Nusret, yerlerde sürüklenerek dışarı çıkartıldı. Memur da durumdan görev çıkartmıştı, daktilonun sesi duyuldu. Profesörün beyin hücreleri, az sonra öleceğinin farkında bir gerilimle, olağandışı bir hızla deviniyordu. Kopuk kopuk dehşetli düşünceler, sinir sisteminde dolanan akımı arttırıyor, bu akım Profesör’ün midesinde düğümleniyordu. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Askerler, soluk soluğa platforma geri döndüler. Cellât ve Müdür de platforma çıktılar. Cellat’ın elinde idam gömleği, Müdür’ünkinde ise A – 2 kağıda basılı yafta vardı. Cellât gömleği giydirecekti ki Savcı emir verdi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Önce ayaklarını çözün şunun.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Putlaşmış bekleyen Profesör’ün ayak zincirlerini, Avukat Nusret’i döven askerlerden biri çözdü. Cellât, kolları olmayan dar, uzun gömleği Profesör’e giydirdi. Gözlüklerini çıkarıp aldı, Müdür’e verdi. Müdür’ün çatal iğnelerle birlikte uzattığı yaftayı gömleğin önüne tutturdu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Profesör’ün yüz kasları seğiriyor, gözleri kısılıyordu. Savcı “Haydi” dedi, “Allah günahlarını affetsin”. Herkes ayağa kalkmıştı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât, Profesör’ün koluna sımsıkı yapıştı. Zincirlerden kurtulduğu halde, yere sürünen ayaklarıyla yine de uysalca yürüyen adamı sehpaya çıkardı. İlmeği boyunda kolayca sıkılsın diye yağlanmış urgan, Profesör’ün kafasının yanında sallanıyordu. Kaygan ipi Profesör’ün boynuna geçirdi. Sehpadan aşağı indi. Profesör gözlerini yummuştu ki tüm bedeninde zonklayan, iliklerinde gezinip beyninde patlayan bir basınçla kasıldı. Hırıltıları, daktilo çatırtılarına ve Cellât’ın öksürüklerine karıştı. Erlerden biri – Rum ya da Ermeni olmalıydı – istavroz çıkardı. Profesör, fal taşı gibi açılmış gözleriyle, gergin ipin ucunda bir tam tur dönerek sallandı. Bacaklarıyla omuzları daha belirgin olmak üzere tüm vücudu, esnek dalgalanmalarla hâlâ titriyordu. İkinci dönüşten sonra, yüzü yeniden infaz salonundakilere doğruldu. Açılmış moraran dudaklarının arasından, kenetlenmiş dişleri görünüyordu. Ayak parmak uçları bir balet gibi yere dimdik uzanmıştı. Doktor, Profesör’ün sol elinden nabzına baktı. “Fizyolojik ölüm gerçekleşmemiş, birkaç saati bulabilir” dedi. Saatine bakan Memur’un daktilosu tekrar çatırdadı. Kalın perdeleri örtük, güçlü florasanlarla aydınlanan salonun dışında yeni gün tümüyle ağarmıştı. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bekleyiş, sinir bozucuydu. Cellât, askerler, Yüzbaşı ve Gardiyan dışındakiler oturuyorlardı. Doktor, sonraki üç kontrolünde Savcı’nın komutuyla Profesör’ün nabzına bakmıştı. Diğer kontrollerini kendiliğinden yaptı. Profesörün gözbebekleri saydamlaşarak küçülmüş, gözlerinin çoğalan aklarındaki kızıl kılcal damarlar fırlamıştı. Altıncı nabız kontrolünün ardından Doktor yeniden yerine dönmüş, oturuyordu. Yaşlıca subaylardan biri “Dokuz canlı mıdır nedir?” diye kendi kendine sordu. Doktor dört – beş dakikada bir yokladığı nabza bu kez hemen bakmak gereği duydu. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Nabız sıfır. Fizyolojik ölüm gerçekleşmiş, beyin ölümünü bilemeyiz.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Savcı, öfkeden köpürdü.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Beyin ölümü ne demek Doktor? Bu adam ölmedi mi? Sence tekrar Anayasal nizamı lağvetmeye kalkışabilir mi?</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât’ın yüzünde silik bir sırıtış belirip, kaybolmuştu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Hayır efendim, sanmıyorum. Şahısla ilgili artık ölüm raporu düzenleyebiliriz.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Güzel. İndirip defin için teslim muamelesine derhal başlayın Müdür Bey.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Daktilonun sesi bu kez uzun sürdü. Askerler devrilmiş idam sehpasını kenara çekip, bir sedye getirdiler. Savcı Cellât’a “Sen indireceksin” deyip, askerlere emretti.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Siz de yardım edin. Haydi çabuk!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 18pt; "><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Askerlerden biri Profesör’ün boşlukta sallanan bacaklarına, diğeri katılaşmaya başlayan gövdesine sarıldı. Cellât ilmeği gevşetip ölünün kırık boynunu urgandan kurtarmak için epey uğraştı. Profesör’ü sedyeye uzattılar. Müdür, Cellât’a döndü.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">İmamla birlikte beklediğin odayı bulabilir misin?</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bulurum her hâl...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Müdür bu kez kapıdaki gardiyana seslendi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Abdullah Efendi, birini çağır da şunu Nedim’in odasına götürsünler.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Baş üstüne beyim.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Abdullah Efendi infaz odasının hemen dışında bekleyen askerlerden birine bir şeyler söyledi. Asker, koşar adım içeri girerek, subayları selamladı. Cellât askerin ardına takıldı, dışarı yürüdüler. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yankılı, uzak gürültülerden hiçbir kalıntı yoktu. Koridorların lambaları söndürülmüş, görkemli taş duvarlardan içeri aydınlık, taze gün ışığı dolmuştu. Sabah içtimasına çıkan askerlerin düzenli rap rapları, sabahın yakınlaştırdığı ön bahçeden rahatça duyuluyordu. Cellât bekleme odasına girince gülümsedi. Geveze imam odada değildi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> IV </span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> dönüş <o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât pencerenin önünde bir sigara yakıp, avludaki askerleri izlemeye koyuldu. Uzun uzun esnedi. Sigarası bitince masaya en yakın iskemleye kurulup, başını masaya dayadı. Bir çöp bidonunun hızlıca kapatılan demir kapağından çıkan ani gürültüyle irkildi. Sigara yakmakla, masaya kapaklanmak arasında ikircikte kaldı. Masaya kapaklandı. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Müdür’ün dürtmeleriyle uyandı. Cellât’ı getiren cemsenin şoförü Mehmet de Müdür’ün yanında dikeliyordu. Müdür elindeki ıstampayı uzatıp, kendi başparmağını havaya kaldırdı, hafifçe gülümsüyordu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Bu parmağını mürekkebe bas.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât’a, böylece bu zor görev karşılığı resmi bir yetkili tarafından “başarı” işareti de gönderilmiş oldu.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cellât denileni yaptı. Müdür, Cellât’ın başparmağını tutup dört – beş kâğıdın altına peş peşe bastırdı. Cebinden çıkardığı şişkince mektup zarfını Cellât’a verdi.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Suat, sana günlerdir anlattıklarımın kelimesini unutmayacaksın. Daha da bir şey söylemiyorum. Haydi, şimdi gidip uyu...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Eyvallah.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Suat, Mehmet’le birlikte yapıdan ayrıldı. Her taraf asker kaynıyordu. Mehmet nefretle “Bekle” dedi. Suat, Mehmet’in yüzündeki iğrenmeyi fark etmişti. Cemseyi bekledi. Araziyi kolaçan etti, hırıldayan ciğerlerinden kanlı bir balgamı kimsenin kendisini görmediğine emin olduğu bir anda yere tükürdü. Arka cebinden çıkardığı mektup zarfının içindeki ince para destesini ortasından büküp, pantolonunun ön cebine yerleştirdi. Yanında askeri bir cip durdu. O, hâlâ cemseyi bekliyordu. İlgilenmedi. Cipin şoför bölümünden Mehmet bağırdı.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">-</span></span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></span><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yürüsene be adam!</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adam, üstü açık cipin arka bölümüne mi, Mehmet’in yanına mı oturması gerektiğini kestiremedi. Kısacık duraklamasının ardından Mehmet’in yanına oturdu. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Adamın göz kapakları, araç kentin henüz Yeni Çöplük adını almamış sefil semtine ilerlerken ağırlaştı. Bu önemli görev için, sayrılı bir toplumun dışına itilmiş, sayrılı adamdan daha uygunu bulunamamıştı. Görevini tamamlamış yorgun adam, cip nizamiyeyi geçer geçmez uykuya daldı. Cip anayola çıktığında, Adam gürültülü bir horlama tutturmuştu...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span><b><i><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"><o:p></o:p></span></span></i></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><i><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></i></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><i><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></i></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><i><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></i></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><i><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></i></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><i><o:p><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></o:p></i></b></p> <p class="MsoBodyText" align="right" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> Temmuz 2002<o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="MsoBodyText" align="right" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">100.Yıl / ANTALYA </span><o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"> </span></o:p></p></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-50954535332527332042010-09-14T00:38:00.000+03:002010-09-17T01:45:38.408+03:00CEMİL MERİÇ<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCP6KkF9AQ5dRD5iu6KTufwFJi2Hh47rEDQYCxj1_tIdycATYjRQVsNXS-cJc56w_P_EallIi-Ouf4VqGpQLi7jTUyQNkC_HQRYMWaVNYcC8ddltfK23EgcNltxom7nFf96e7l9Q191GuN/s1600/cemilmericvekitap.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCP6KkF9AQ5dRD5iu6KTufwFJi2Hh47rEDQYCxj1_tIdycATYjRQVsNXS-cJc56w_P_EallIi-Ouf4VqGpQLi7jTUyQNkC_HQRYMWaVNYcC8ddltfK23EgcNltxom7nFf96e7l9Q191GuN/s400/cemilmericvekitap.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5516515874204129234" /></a><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Antik yapıtlarla, kıyıda köşede kalmış kıymetli modern eserlerin hemhal olduğu derin madenlerin dehlizlerinden çıkartılmış birer mücevher gibi parlayan cümleleri vardır Cemil MERİÇ’in. Sahici, emek isteyen, zekânın hattâ dehanın eleğinde rafine edilmiş cümleler… Ve tümü baştan sona böylesi cümlelerle bezeli kitapları…<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yalnızlığımın, sancılarımın ve yoksunluklarımın tercümanıdır Cemil MERİÇ.</span></span></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Ana dilimde yazmış olması mensubu olduğum toplumla aramdaki içime sinen ender uzlaşılardan biridir.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">"Bu tehlikeli ve batak kıyılara yaklaşmayın. Buralarda ölümcül kayalıklar var"</span></span></b><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">diyen ve kendilerini yanlış anlayan pek çok budalayı çekim alanlarına hapseden Batı’nın o “büyük” yazarlarından değildir... Adetâ </span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">"Bir koyun tehlikesiz, sığ sularında amaçsızca, beyhude dolaşmaktansa yalnızlıkla, bilinçle ve yoksullukla azgın bir okyanusa açılıp kaybolun"</span></span></b><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">der. Üstelik anlayana, o okyanusun hayali bir uzakta değil kişinin öz seceresinde başladığını haykırır.<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Saint Simon’u, doğu mitolojisini, Hint felsefesini, Circe’yi, eski uygarlıkları, modern çağın cilalı yüzünün altında yatan bin bir çeşit vahşeti, egemenlerce tıkıldıkları bilgi zindanlarından emek emek gün yüzüne çıkarılmış, tarihin gizlerinden devşirilmiş sayısız bilgiyi; kendine özgü bir biçem ve yorumlama yeteneğiyle anlatır.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yaşamı boyunca batıcılık, Türkçülük, sosyalistlik, ümmetçilik ve doğuculuk gibi merhalelerden geçmiştir. Nihayet; "izm"leri, idraklere giydirilen deli gömlekleri olarak tanımlayan bir düşünce devidir...</span></span><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></b><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">"Onlar sürü yavrum. Zincirlerinden başka kaybedecek neleri var? Karanlıktan geldiler, karanlığa gidiyorlar. Ummandaki dalgalar gibi sayısız. Tarihi yok bu sürünün. Macerası yok. Yıldızlara tırmanan merdivenden habersiz. Yürüyen, esneyen, tepinen ve öğrendiği şeyleri tekrarlayan uzviyet. Kafanın vecdinden habersiz. Bu sarhoş karnaval alayını yıldızlar, yüzbinlerce yıldız, kayıtsız bakışlarıyla seyrediyor "</span></span></b><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">diye yazabilmiştir örneğin.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">En gerçekçi ve sert yazılarında bile gizli bir şiir, dahası büyük bir edebi lezzet ve özgün örnekler, eğretilemeler bulunur. Dil devrimiyle, bir toplumun belleğinin ve geçmişe dair yazınsal bağının tahrip edildiği gibi aykırı görüşleri vardır. Ömrünün özellikle son döneminde saplantı derecesinde batı karşıtıdır...<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">"sensiz giden trenler, <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">ufuklarda kaybolan birer ümit</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">nehir gibi akmıyor günler heraklit heraklit.</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">zaman masal kuşlarına benziyor</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">abûs, kocaman, sâkit.</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">ve geceleri</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">alnında dolaşır biteviye</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">kirli, soğuk pençeleri.</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">yıldızları söndürmüş fırtına,</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">batan gemidesin;</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">senden ne kalacak yarına!</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">kıyılardan imdat isteyen sesin"</span></span></b><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">dizelerini okuduktan sonra, Cemil MERİÇ’e daha fazla şiir yazmadığı için hayranca bir sitem duymamak elde değildir.<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Yapıtlarının bir nevi özeti ve kolajı niteliğindeki Bu</span></span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> Ülke’yle başlamak en iyisidir. Bilgece ve ozanca aktarır düşüncelerini, yaşadığı trajedileri. <o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Şiiri, keşfettiği romanları, tarihi çarpıtan ya da saklayan metinleri okuyup yazarkenki yıllar yılı süren çileli yolculuğunda bitap düşen gözlerini kaybedince başlamıştır asıl macerası. Türkçe’ye çevirmek, tekrar okumak, yorumlamak ve eleştirmekle kendini yükümlü hissettiği binlerce cilt eserin; çoğunun artık başkaca baskısı bulunmayan, ömrünü adadığı kitaplarının bir gecede “tuğlaya dönüştüğünü” söyler asla sızlanmadan. Körlüğüyle; görünen bilim, sanat ve metalar dünyasından adım atılan, yaşamlarımızda pek çok şeye dair çekilmiş uyduruk hudutlarımızı daha yiğitçe darmadağın edeceği destansı bir “okuma” ve yazma süreci başlamıştır.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">"Ben görmedim Paris'i.. Paris evde yoktu.. Ben rüyada gördüm Paris'i, gülümsedi ve kayboldu. Neden beni aramak için buralara kadar geldin diye sitem etti bakışları. Promete kafdağı'na zincirlenmiş, ben hastaneye zincirliydim. Paris'te hastaneye zincirli olmak. Hastaneye ve karanlığa. Reyhaniye'nin çamurlu sokaklarını, kerpiç kulübelerini ve maymun azmanı insanlarını, kötü yazılmış natüralist bir romanın esneten teferruatlarını okur gibi, yıllar yılı seyreden gözlerim, Paris'te kapalıydılar"</span></span></b><b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;"> </span></span></b><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">sözleri bu büyülü yolculuğun girizgahıdır. Cemil MERİÇ’in gözlerini yitirmesi, Promethe’nin ciğerini kartallara yem etmesi, Socrates’ın baldıran zehri içmesi ayarında bir hadisedir nazarımda.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Lamia Hanım'a yazdığı, Cyrano de Bergerac'ın Roxanne'e ya da Kafka'nın Milena'ya gönderdiklerini solda sıfır bırakacak kadar vurucu aşk mektupları mutlaka okunasıdır... <o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size: medium;">Cemil MERİÇ sonuçta kimdir? Bir unvanla tanımlamak gerekirse edebiyat sanatçısı, çevirmen, akademisyen, tarih ve dil âlimi, filozof yahut âşık değildir. Tüm bu sayılanların mühim donanımlarından edinmiş, tüm bu sayılanlardan özge, eşine benzerine milyarlarca insan içinden pek rastlanamayacak bir münevverdir.</span></span></p>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-74336831523223469142010-09-11T02:24:00.000+03:002010-09-11T02:42:39.542+03:00BİR OBSESYONUN KOMPLO TEORİLERİ (1)<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1By4YL4kEl6qPAVFP3Eh7A46IvfLYmIeGLQAb6z0fP4PjoidX47kw2UxrlbStvltTmwN4SSUinhtDd3zccezsq46kGP_GMqcVVPq4IU_EO5NJaaXxVY4IUoBYQHFSTb4_Vs2Z5Z_BgDV_/s1600/sci-fi-post-apocalyptic-36436.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 276px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1By4YL4kEl6qPAVFP3Eh7A46IvfLYmIeGLQAb6z0fP4PjoidX47kw2UxrlbStvltTmwN4SSUinhtDd3zccezsq46kGP_GMqcVVPq4IU_EO5NJaaXxVY4IUoBYQHFSTb4_Vs2Z5Z_BgDV_/s400/sci-fi-post-apocalyptic-36436.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5515430027092614562" /></a><h2><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></h2><h2><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">bütün gemilerde ve limanlarda isyan çıktığı gün<o:p></o:p></span></span></h2> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">tüm tayfalar birbirine girecek</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Arap kanun kaçaklarının Napoli’deki</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> hırsız pazarı fena karışacak</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Hamburg’un Kuzey Denizi’ne açılan karanlık kanalları</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">iyice uzayacaklar</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">kaptanlar hiç olmadıklarınca sarhoş korkacaklar</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kızıldeniz’in fukara istiridye dalgıçları</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> çözemedikleri bir tuhaflığı </span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">tedirgin sigaralıklardan soluyacaklar</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">hepsinin birden Pasifik’i özlemle düşündüğü an</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">gölgemdeki kara sakallı bunak korsan</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">sana şiirler fısıldayacak</span></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> ben gözlerini düşüneceğim...</span></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></b></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></b></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">bütün hastalıklara çareler bulunduğu zaman</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">peş peşe, kesin, ucuz ve çabuk </span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">dehanın tarihsel talihsizliği katlanacak</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yeşilay Derneği’nin kapanış kutlamalarında</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">rakıyı asla kutsamadan bir ulus siroza söveceğiz</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Vivaldi’nin astımına kahkahalarla, </span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> Mercury’nin HIV’ine kıçımızla güleceğiz</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">dünyanın tüm doktorlarına seni soracağım</span></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> yazılmış, yazılacak tüm notalar</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> bir ağızdan ağlayacaklar...</span></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></b></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></b></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></b></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">tüm şehirler tek tek düşüp başkentler kuşatıldığında</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">teoriler, fraksiyonlar uyumlu bir anarşide uzlaşmış olacaklar</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">haritaları aceleyle açıp coğrafyalara yeni</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> ve devrimci isimler yakıştıracağız</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">uzun bir masanın çevresinde üniformalı yoldaşlar</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Çariçin ve Petersburg’u tekrar tartışırlarken</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">muhafızları her nasılsa atlatıp odaya dalacağım</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">şaşkınlıkları geçene yani tutuklanıncaya kadar </span></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></b></p> <span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> Ay için yalnızca ismini önereceğim</span></span><p></p><p></p>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-24104546257732331472010-08-31T02:51:00.000+03:002010-08-31T03:17:55.549+03:00Kaptan'ın Şiirlerinden..<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhexK-fERfuF0QGRVeyTmUcpP3xpkcq_Br-Q9XVHwYErm88i2oMRYFAnnDgIUNPDHZiUWKBVt2E8_x2HqWv1_T3PhXIYounntmJ4TiW8k7GcaxtiQLqz5rfvLJBzDGcv9u1XloOWeplYNiZ/s1600/sisvegemi.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhexK-fERfuF0QGRVeyTmUcpP3xpkcq_Br-Q9XVHwYErm88i2oMRYFAnnDgIUNPDHZiUWKBVt2E8_x2HqWv1_T3PhXIYounntmJ4TiW8k7GcaxtiQLqz5rfvLJBzDGcv9u1XloOWeplYNiZ/s400/sisvegemi.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5511361558050042482" /></a><div style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="color:#551A8B;"><u><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><br /></span></u></span></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-42129640608334284132010-08-30T20:24:00.000+03:002010-08-31T03:34:41.479+03:00ŞAHANE SERSERİ'NİN ARDINDAN<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBjUuq4nFLG-unt6rwikzFPjxlk5dkaxtZd4rE9dw5ItPwHsanMroTqq3Pj2t-u5Rlj5y4IwA9irnC_W8JXFPBJtf3izViQhuCtVXUNKxDIHA7RDoaWNm9Y-cFiTkY6K_Z2v80xkreUUpm/s1600/attila.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 284px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBjUuq4nFLG-unt6rwikzFPjxlk5dkaxtZd4rE9dw5ItPwHsanMroTqq3Pj2t-u5Rlj5y4IwA9irnC_W8JXFPBJtf3izViQhuCtVXUNKxDIHA7RDoaWNm9Y-cFiTkY6K_Z2v80xkreUUpm/s400/attila.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5511255473120510162" /></a><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ustam gideli beş yılı aştı. Karanlığın sesi daha gür çıkıyor şimdi. Daha fazla Cumhuriyet Devrimcisi, onurlu aydın, daha fazla sosyalist dolduruyor tutukevlerini. Sorgulamalar, teknik takipler daha uzun…<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ortaokul yıllarında şiirleriyle tanışmıştım. Ahmet KAYA’nın kaset kartonetlerinde en “damar” şarkıların söz yazarı olarak adı geçerdi Attila İLHAN'ın. Biraz da Ahmet KAYA’nın içten, devrimci – arabeski sayesinde alıp okumuştum Sisler Bulvarı’nı…</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Akabinde; Duvar, Yağmur Kaçağı ve diğerleri bir bir yaşamıma işlemiş, tüm şiir kitaplarından uzunca bölümler istemsiz ezberlenmişti. Üçüncü Şahsın Şiiri lisedeki ilk sarhoşluklarıma tekabül ederdi. Gâvurun “Platonik”, kendi ozanlarımızın “Karasevda” dediği derin bir çukurun içinden, doğrudan bana tercüman bir lirikti sanki…</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Divan Pastanesi’ndeki ilk sohbetimizin heyecanı günlerce uyutmamıştı. Harbiye’den Gümüşsuyu’na mecnunlar gibi yürümüştüm. Yıl 1998’di. 2000 – 2002 yılları arasında Cumhuriyet’te çalışırken bazı vakit Barış DOSTER ağabeyimle, bazı vakit tek başıma defalarca ziyaret edip söyleşme fırsatı bulabilmiştim yeniden. The Marmara Otel'in kahvesindeki yahut parklardaki bu buluşmalarımız otuz küsur senelik yaşamımın halên en değerli anıları arasındadır.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">"Mütefekkir Attila İLHAN, şair Attila İLHAN’ı beğenmez, çok eleştirir"</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> derdi Üstad…</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">İ</span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">mkânsız aşkları, karşılıksız sevdaları ve tuhaf yolculukları anlattığı şiirlerine her zaman hayrandım. Ağdalı ve ağır bir Türkçe ile yazılmışlıklarına karşın romanlarını da sevdim. Zira Kaptan’ın romanlarının araştırmalara dayanan malzemesi ve kurguları sağlam birer omurgaya oturmaktadır. Örneğin </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Allah’ın Süngüleri</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">’nde, insan kendini</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="apple-style-span"><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=mustafa+kemal"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">M</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ustafa Kemal'in eski Ziraat Mektebi’ndeki karargahında hisseder. B</span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">u kitabın üstüne </span></span><span class="apple-style-span"><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=kemal+tahir"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">K</span></span></span></span><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">emal </span></span></span></span><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">TAHİR</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">'den</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="apple-style-span"><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=esir+%c5%9fehrin+insanlar%c4%b1"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Esir Şehrin İ</span></span></span></span><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">nsanları</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">'nı ve</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="apple-style-span"><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=esir+%c5%9fehrin+mahpusu"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Esir Ş</span></span></span></span><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ehrin </span></span></span></span><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">M</span></span></span></span><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ahpusu</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">'nu da okursanız "Hürriyet" ve "İstiklâl" peşinde bir Kuvvacı gibi yollara düşmek, kavgalara girmek istersiniz…</span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ayrıca Attila İLHAN, denemelerinde ve gazete yazılarında hem siyasi, felsefi konuları hem de aykırı temaları yazmaktan çekinmeyen öncü bir aydındır.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Misal, </span></span><span class="apple-style-span"><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=hangi+seks"><span style=" text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Hangi Seks</span></span></span></span></a></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">adlı deneme kitabında ve </span></span><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=fena+halde+leman"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Fena Halde Leman</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">'ında özellikle mercek altına aldığı lezbiyen karakterler üzerinden eşcinselliği incelemişti. <o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=halit+kak%c4%b1n%c3%a7"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Halit KAKINÇ</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">,</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="apple-style-span"><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=nusret+t%c3%bcrk"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Nusret TÜRK</span></span></span></span></a></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ve</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="apple-style-span"><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=nihat+gen%c3%a7"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Nihat GENÇ</span></span></span></span></a></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">gibi bir avuç aydınla birlikte, yapısal bir birliktelik olmaksızın</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="apple-style-span"><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=galiyev"><span style=" text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">G</span></span></span></span><span style=" text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">aliyev</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ci hareketi Türkiye'de yaymaya çalışmıştır. 3. Dünyacı bir sosyalizm anlayışının savunucusu olarak ölümüne dek deli gibi okumuş ve yazmıştır.</span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">“40 karanlığı döneminde TKP ve türevi örgütlerden uzak durmamın nedeni, cezaevinde birlikte yattığımız TKP'lilerin Sovyetler’e göbeğinden bağlı tutumuydu"</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> diyen, örgütlü mücadele eksikliğini kendisi de kabul eden fakat bunu da mevcut tüm örgütlerin saçma sapanlığına yoran marjinal bir aydındı. Örgütlerde içten mücadele verip gerçek devrimci/sosyalist çizgiye bu yapıların yanaşmalarını sağlayacak iradenin/donanımın kendisinde olmadığından bahsederdi.</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Fakat Fransa'da Nazım Hikmet'in serbest bırakılması için Avrupalı ve 3. Dünyalı pek çok sosyalistle sırt sırta alana inmiş, ülkemizde de anti emperyalist duruş alabilen tüm siyasi yapıların eylemlerine kalemiyle destek olmuştur. Sendikal/sınıfsal mücadelenin önemini her fırsatta işleyen kitaplarını, yazılarını ve söyleşilerini de elbette ortalama her Türk sosyalisti bilir, takdir eder.<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">"Büyük Yolların Haydudu", çok fena dövülen delikanlı, "Şahane Serseri", "Yağmur Kaçağı", ustam, yalnızlığımın ihtiyar simetrisi, Reis Paşa'nın 80 yaşındaki genç neferi, onurun ve vatanın kalemi, gözümden usulca dökülen yaş, telefonuma her çıkışında beni her seferinde ürpertmiş telaş...<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ölüm haberini aldığım günü halâ unutmam. Güneşli, ılığın sıcağı bir gündü. Irmağın kıyısında bir cigara yakmıştım. O’nun mısralarına kımıldandı dudaklarım. Pia döküldü dudaklarımdan. Bir üşüme, bir titremedir ruhumu aldı. Ilığın sıcağı bir gündü oysa. Irmak yosun kokuyordu. İçimden kainatın yakıcı bir yıldızı geçti. Bana sadece gölgesi kaldı yazdığı mısralardan. Üşüyüp titrememin sebebi buydu belki.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ölümünden birkaç gün sonra Semih ÖNEM, Akdeniz Gerçek’teki köşesinde</span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> “Biri bilge, biri şair, biri yazar ve biri sinemacı dört yaşam için toplam seksen yıllık bir ömür kısa değil midir?” </span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">diye sorarken son derece haklıydı. Kısacık yaşamıştı Kaptan…</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">B</span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ilgi, üslup, zarafet, hırçınlık, umudu yitirmeyiş, pusulayı şaşırmayış, hiç bir bedele bir ömür boyunca düşünceyi yani namusu tek kez olsun satmayış...<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">O</span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">'nu tanımak güzeldi. O'nu okumak ve dinlemek tekil kapkara bir mezarlık ıslığından çoğul senfoniler devşirebilmek demekti.<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Halkın her kesiminin anlayıp vurulabileceği şiirler üretmiş bir ozandı.</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">D</span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">olmuşlara "</span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ben sana mecburum"</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">, fabrikaların işçi kantinlerine "</span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">dehrin cefasını çektik/sefasını süreceğiz"</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">, fakülteli aşıkların defterlerine </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">"kimi sevsem sensin"</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> yazdırabilmişti.<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">S</span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">erbest vezinli Türk şiirinde ilkinin Nazım Hikmet olduğu, Hasan Hüseyin ve Ahmed Arif gibi daima ışıldamış, asla sönmeyecek üç beş yıldız şairden biridir gözümde. Yerin dolmadı şu geçen zamanda, dolacağını da sanmam ustam. Özlemin, boşluğun hep içimizde.<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Yoksul, yönsüz ülkemin cahil, aldanan ve uyuşuk “Evetçi” yığınlarına hâlen seslenir gibisin Kaptan..<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">"uyusun ay büyüsün camlar buğulanmasın</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">sen uyu uyusun bulutlar uyanmasın</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ışıklar uyanmasın camlar buğulanmasın</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">sen uyu uyanmasın İstanbul uyusun</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Karagümrük uyusun Fatih uyusun</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Atatürk Bulvarı'nda rüyalar büyüsün<o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">sen uyu uyusun İstanbul uyanmasın</span></span></b></span><span class="apple-converted-space"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> <o:p></o:p></span></span></b></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-style-span"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">gemiler uyanmasın camlar buğulanmasın..."</span></span><o:p></o:p></b></span></p>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-30632077363600463542010-08-26T01:04:00.000+03:002010-08-28T20:15:30.506+03:00KALPAKLI HİPOKRAT: REFİK SAYDAM<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdX5Ic7Mtdk70L0takfyMx9R2BDvSetXrPErs0i2ui2w2FDDE98B-UnqlJSEkGPn55F6CXKuyl4WkKRPXXEUxV5mD09v2Wj483oNi8YeMIW5puZi6RqWwmvv3JQ6lK8y1Z3Lfc0FrO5fbB/s1600/saydam.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 298px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdX5Ic7Mtdk70L0takfyMx9R2BDvSetXrPErs0i2ui2w2FDDE98B-UnqlJSEkGPn55F6CXKuyl4WkKRPXXEUxV5mD09v2Wj483oNi8YeMIW5puZi6RqWwmvv3JQ6lK8y1Z3Lfc0FrO5fbB/s400/saydam.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5509472098180935890" /></a><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Dr. Refik SAYDAM, sadece ülkeyi vaktiyle yönetmiş kadroda yer alan bir siyasetçi değil, bu toprakların tarihte gördüğü en önemli hekimlerden biridir.<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Önderi Mustafa Kemal gibi 1881’de doğmuştur. Askeri Ortaokulun ve Lise’nin ardından Askeri Tıbbiye’yi de Tabip Yüzbaşı olarak başarıyla bitirir.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Balkan_Sava%C5%9F%C4%B1" title="Balkan Savaşı"><span style="text-decoration:none; text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Balkan Savaşı</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">'nda yoksunlukların ve trajik bir tükenişin hüküm sürdüğü cephelerde bilhassa </span></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Kolera" title="Kolera"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Kolera</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> hastalığını önleyici çalışmalarıyla ünlenir.</span></span></p> <p class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">İmparatorluğun çöküşünde savaşılan hemen tüm cepheler bir bir düşerken, Refik SAYDAM’ın askeri tıp alanında komuta ettiği karargâhlarda ise adeta destanlar yazılır.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Örneğin Bakteroloji Enstitüsü’nü teşkilatlandırarak tifo, veba, dizanteri ve kolera aşılarının, tetanos ve dizanteri serumlarının üretilmesini sağlar. </span></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/I._D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1" title="I. Dünya Savaşı"><span style="text-decoration:none; text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">I. Dünya Savaşı</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> boyunca bu aşılar ve serumlara ilişkin ordunun tüm ihtiyacı sayesinde karşılanır. Hasankale’deki cephe hizmetinde salgın hastalıklarla savaşını sürdürür.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Tif%C3%BCs" title="Tifüs"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Tifüse</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> karşı hazırladığı aşı tıp literatürüne geçmiştir ve </span></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/I._D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1" title="I. Dünya Savaşı"><span style="text-decoration:none; text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">I. Dünya Savaşı</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">'nda hem Alman ordusunca hem askerlerimizce kullanılmıştır. Bu aşı </span></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Kurtulu%C5%9F_Sava%C5%9F%C4%B1" title="Kurtuluş Savaşı"><span style="text-decoration:none; text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Kurtuluş Savaşı</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">'nda da tatbik edilir.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">İşgal ve bozgun sonrasında kalpağını çekip Milli Mücadele için Mustafa Kemal’le birlikte ilk hareket edenler arasında yer alır. Artık Samsun'a Mustafa Kemal'le birlikte çıkan Cumhuriyet Devrimcisi bir tıp doktorudur Refik SAYDAM... </span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">İstiklal Harbi’nin ardından Cumhuriyet’i kuran ve idare eden ekiptedir. Milletvekili ve Sağlık Bakanı olarak…<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">1. Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi sonrası Anadolu'yu kasıp kavuran verem, trahom, sıtma ve frengi gibi hastalıklara karşı büyük bir mücadeleyi inşa eden, sonradan makamında </span></span><a href="http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=osman+durmu%c5%9f"><span style="text-decoration:none;text-underline:none"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="color:#000000;">Osman</span></span></span></span></a><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> DURMUŞ gibi “Başhekim Azarlayıcılarının” oturmasından hicap duyulası bir Sağlık Bakanı’dır. Anadolu'yu karış karış dolaşarak dispanserler kurmuştur. Bulaşıcı ve ölümcül hastalıkların kitlesel yayılışını 30lu yıllarda tümüyle durduran Cumhuriyet’in ilk kuşak sağlık personeline başarıyla önderlik etmiştir. <o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kırsaldaki bu çalışmalarının yanı sıra kentlerde belediyelere ve il idarelerine hastaneler yaptırdığı bilinmektedir.<br /><br />Meclis'te ve Çankaya'da, raporları ve aktardığı gözlemleriyle kısıtlı cumhuriyet bütçesinden mümkün olan en büyük payın sağlığa ayrılmasını sağlamıştır. İkna kabiliyeti, örgütçülüğü ve eylemciliği çok güçlü bir politikacı olarak tanınır. </span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Bugün çeşitli alanlarda çok gerisinde kaldığımız Atatürk Devrimleri'nin "sağlık" alanındaki lideridir. 1927 yılında Türkiye'de 1.059 hekim (13.000 kişiye bir hekim), 139 hemşire, 347 diplomalı ebe ve 1.036 sağlık memuru vardır. 1927 yılında hükümetin bütçesi 42 milyon lira, sağlık harcaması 2.9 milyon lira yani tüm bütçenin yüzde 6.9'udur. Bugün Tayyip ERDOĞAN'ın "sağlık alanında devrim yapmakta" olduğunu iddia eden Türkiye'sinde ise sağlık bütçesi genel bütçenin yüzde 2.5'ini oluşturmaktadır.</span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Laboratuar hizmetlerini geliştirebilmek için Merkez Hıfzısıhha Enstitüsü'nü, hekimleri halk sağlığı ve sağlık yönetimi konusunda eğitmek için Hıfzısıhha Okulu’nu kurmuştur. Numune Hastaneleri ve Tıp Fakülteleri açan, Umumu Hıfzısıhha Kanunu başta olmak üzere bugüne değin önemli değişikliklere pek fazla uğramamış sağlık alanında pek çok temel yasayı çıkartan Refik SAYDAM; kaliteli bir sağlık hizmeti için hekim maaşlarının yeterli düzeyde belirlenmesine son derece önem vermiştir. <o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Örneğin 30lu yıllarda bir vali 60-70 lira aylık alırken, sıtma savaş hekimlerinin aylığı 100 liradan başlardı. Trahom savaş örgütünü kuran Dr.Nuri Fehmi AYBERK'i, göz salgısıyla bulaşan bu illeti yoketmek için bakanlığı zamanında Ayıntap'ta (Gaziantep) trahom savaşını yürütecek hastanenin başına görevlendirdiğinde İstanbul'un bu ünlü göz uzmanına Atatürk'ün 250 lira olan maaşının üç katı yani 750 lira maaş bağlatır. Çünkü Fehmi AYBERK ilk başlarda bu göreve pek sıcak bakmamıştır.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Refik SAYDAM, başbakanlığına giden süreçte CHP yönetimindeki dolayısıyla hükümetteki etkisini sağlık alanındaki başarıları nedeniyle arttırmıştır. Mustafa Kemal'in sağlığını büyük ölçüde kaybedip aktif politikadan uzaklaştığı (Köşk’te çakallarca tümüyle kuşatıldığı) 1935 sonrası başlayan CHP'nin hızla sağa savrulduğu süreçte önemli rol oynamıştır. Saydam, 40 karanlığında öncülü olduğu Saracoğlu Hükümeti ve 44 tevkifatıyla ayyuka çıkacak Bolşevik avı sürecinde de CHP'nin sol kanadını tasfiye eden grupta yer alarak kanaatimce tarihi kişiliğine ihanet ölçüsünde yanlış bir iktidar yürütmüştür. <o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Zira siyasi kudretin insanların algısını kapatabilen şeytani cazibesine karşı koyamamış; totaliter, izansız hattâ faşizan tek parti diktasını yeniden Aydınlanma Devrimi rotasına oturtmaya gayret etmemiştir.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">9 Temmuz 1942'de vefat eden bu Kalpaklı Hipokrat’ın, memlekete ve insanımıza minnet duyulası katkılarının her şeye karşın taşıdığı vebalden çok daha büyük olduğu unutulmamalıdır. <o:p></o:p></span></span></span></p><div><br /></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-45789617861881088342010-08-25T02:29:00.001+03:002010-08-25T02:48:36.276+03:00DÖNEK İÇİN RUBAİ<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxDZJYRvqu8JfSJteyF3koIiyF9-6F66sFcMgL2-Cre8vMzKykQOJUPQ58T0GpwYcGEItN7FiMMwLfigSA0a3QNgbx2Tqo-V67FYzHiCZ_cJxrGnTMciRdwr1zq9QhvoWAh3RSbIhrQ3Jt/s1600/2.+cum.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 290px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxDZJYRvqu8JfSJteyF3koIiyF9-6F66sFcMgL2-Cre8vMzKykQOJUPQ58T0GpwYcGEItN7FiMMwLfigSA0a3QNgbx2Tqo-V67FYzHiCZ_cJxrGnTMciRdwr1zq9QhvoWAh3RSbIhrQ3Jt/s400/2.+cum.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5509127265433221026" /></a><br /><div style="text-align: center;"><br /></div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjU7gk3QT989plNroA2QgCvyIeLANtBGH3ZAEiu_2W-fYn64KUF1Ckpp8lK7iGlEzhXXYfHU_UYNAmInEyvqv00krLuUBmeisbLMoxrIWmZ9nVC4gWEL2DS50UKV4TaHKeIOv-KkBduA-E/s1600/2.+cum.jpg"><br /></a><div style="text-align: center;"><br /></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">meymenetsizliğiyle yatar</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">huzursuzluğuyla uyur</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">anlatamaz kabuslarında</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">gülen devrimciler görür</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;"><br /></span></span></div><div><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size: large;">Sorgun - 25.08.2010</span></span></b></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-43387096713133299932010-08-21T22:34:00.001+03:002010-08-22T01:04:03.978+03:00GECE YARISI NOTLARI<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizcOQUjijqpPqpn3mHfYCZT4zpz4hcDdZuuuU8RJCjxzQspkvSl-DNGbCfiKDia3TWQFMogpdPMDHEOr5cjDBJWzBOngHkWVZsZ5wbu3oMXYw-m8C6EA6vrAoWwD3ngVK_wKmc8PwCEW0o/s1600/Moon-4-1.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 264px; height: 400px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizcOQUjijqpPqpn3mHfYCZT4zpz4hcDdZuuuU8RJCjxzQspkvSl-DNGbCfiKDia3TWQFMogpdPMDHEOr5cjDBJWzBOngHkWVZsZ5wbu3oMXYw-m8C6EA6vrAoWwD3ngVK_wKmc8PwCEW0o/s400/Moon-4-1.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5507948838395031730" /></a><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><br /></span></span><div><h1 style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">1.</span></span></h1> <p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bir ölü. Dilsiz ve düşsüz. Mütemadi bir ölümün koynunda sancıyan bir ölü. Sekaret yahut koma, zamanın ötesindeki bir uzayda sona ermiş. Cesedin ölmesi süre dursun, yaşamı nicedir tükenmiş. Ölüyü diriltmeye yetmiyor, hiçbir aciz ve kutsal ferman. Bu bir oyun yavrucuğum. Müzikâl bir tragedya... Kaçıncı İsrafil kaçıncı surunu, yüzü suyu hürmetine üfürmüş kaç milyonuncu cesedin. Ölü ve diğer ölüler her yerde dans edip tiratlar mırıldanıyorlar. Ve sur borularının uhreviyatını çoktan yitirmiş, çıldırtan sesleri kulaklarımızdadır şimdi. Her bir kıyamet bildirisi; bu maskaralar sahnesindeki, sıradan ezgilere dönüşmüş.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Işıklara ve alkışlara aldanma küçüğüm. Sen, ben, o, biz, siz, onlar... Kim bilir hangi yaşamların çoğaltılmış, yitik suretidir; arbedede yine de tek sufle kaçırmayan hünerli cesetler? Neredeyse mükemmel bir doğaçlama olduğuna inanacak insan. Ölmüşüz, ağlayanımız bile var. Kodlanmış çığlık çığlığa ağıtları, dinlemesini bilenler duyar. Anlıyor musun?</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">2.<o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Sınırlar yakın yahut dar değil. İnsana bitişik bile değil, insanla girift. Sınırlar, insan benliğine yaşamın git gide daha koyu tuşladığı konturlar. Yoksa estetik boyanmış azıcık valörün avuntusu olan yapay ışık yansımalarına mı kanmalı? Sınırlar insanın ta kendisi. Belki de maharet zorlayabilme yahut kabullenebilme yetisinde gizli.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Örneğin sırf adı merak uyandırdı diye, doğa bilimlerinden biriyle ilgili bir kitabı alıp okumak. Diyelim ki bu kitabın kapağında “Zamanın Kısa Tarihi” yazsın. Sonra parçacık fiziğine, kara deliklere düşüncenin eğreti çıpasını fırlatmak. Başka, anlaşılamayan nice kitaba saldırmak. Azgın okyanus, gemiyle birlikte o küflü çıpayı yutmaz mı? Korkunç girdaplı bir okyanus sandığınız, aslında sadece birkaç su damlacığıysa? Üstelik siz bunun farkındaysanız... Gözyaşı gibi tuzlu, birkaç su damlacığı. Göz pınarlarından aşağı değil, kafatasından içeri süzülen ve delirten...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Fokurdaya dursun beynin gayya kuyuları; us sığ, zamansa iyice kısalmış. Öğrenilecek diller yok mu, bunca kötü çeviriye bunca yıl talim etmişken? Bilirsiniz ki aslında o başyapıtı asla okumadınız. Hangi dile, hangi birine ömür adanmalı? Sanırım önce Türkçe. Ömür koşuyor bir önü alınmaz ecele. Notaların, matematiğin sihri şöyle dursun. Elini attığın yazılı gündelik şeylerin hemen her biri, birer ihanet ve yalan kumkuması. Verilecek kavgalar var. Etrafta ne bir siper, ne olup biteni umursayan bir insan yok. Dinleyebilseydin içindeki bunak asilzade şövalyeyi, deliceliğin yanlışlanamaz yörüngesinde atılırdın yaşama kim bilir.</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Romantik şövalyeler çağı yeniden başlayacak er geç. Üstelik en yoksul dünyada, en umulmadık zamanda. Teşbihte de fena hatalar olur kimi zaman. Farkındayım. Mutlakiyetlerin ve royalizmin canı cehenneme, konudan sapmayalım... </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Düşünen, konuşan ve vazgeçen sınırlar toplamına insan diyoruz şimdilik. Us eksik. Mantık hattâ yaşam dediğimiz şeyler, geniş bir şartlı refleksler yelpazesine dönmüş nicedir. Nicedir otomatikleşmiş günaydınlar, sünmüş iğrenç komplimanlar ve unutulmuş yakarışlar... Akılcı sosyal mekanizmalar sarmaladıkça ezilen hattâ ezen dünya ülkelerini, akıl dışına savruluyorsun ey insanlık. Sobe! “Akılcı sosyal mekanizmalar”, finans kapitalin bilimsel formülleriyle ve kendini de tüketen kanser hücreleri gibi sararken bu küçük gezegeni; biz tümüne “sistemler” diyoruz şimdilik. Şimdilik yalnızız...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">3.<o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bugüne kadar Nobel Edebiyat Ödülü’nü iki Yunanlı yazar almış. Elistis ve Seferis. Kazancakis Yunanlılar’ın aday adayıymış yıllar boyunca… Orhan Pamuk son senelerin, Yaşar Kemal ise on yılların müzmin aday adayları bu tantanalı ödül için. Orhan Pamuk nihayet muradına erdi. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bizim başaran yahut bekleyen aday adaylarıylarımızın ve Yunanistan’ın aday adayının en belirgin ortak noktaları nedir dersiniz? Kimi zaman açık kimi zaman örtülü haykırdıkları, Türk düşmanlıkları...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">4.<o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">“Tefrit” ve “ifrat”, unutulmaya yüz tutmuş iki sözcük. Genel geçerliye karşı yoksunluğu ve aşırılığı ifade eden sıfatlar. Ölçüler, ölçüsüzlükler bu kavramlara göre düzenlenir. Görece düzenin ve beklentilerin turnusol kağıdı olan yaşanmışlıklar, bu iki kavramdan birine postalıyorsa bir durumu yahut edimi, sorunlar üşüşür söz konusu yargıların kıskacına yakalanan için. Aşkta, çabada, alışkanlıklarda ve tüketimde, ileriye yahut bir arpa boyu gidişin ölçüsü... Doğa bile tefride ve ifrada tepkiyiverir. Sen kirletirsin, o öldürür. Sen boş verirsin, doğa senin ilkel üretim ve yaşayış biçiminin canına okuyuverir. Duadan, yalvarıştan anlamaz. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Yeterince sömürebilmek, yeterince asimile edebilmek, yeterince endüstrileşebilmek, yeterince katledebilmek. Fazlası yahut eksiği çoktan yaya bıraktı pek çok toplumu. Batılı toplumları, beş aşamalı uyduruk Marksist şemaya yamayan bu özellikleridir, bilinsin. Rönesans ve reformasyona miskin doğu neden gerek duymadı? İnsan bedeni ve emeği doğudaki hiçbir statükonun cenderesinde, son dört yüz yıl hariç, hiçbir batının çeyreği kadar bile eziyet görmediğinden. Doğunun son dört yüz yılı ise batının şaheseri. Uluslar üstü kurulan dengeler ve yeni sömürgecilik; cehaleti körükleyen bir statükoyu afyonlamak, bu düzenden nemalanan ilkel liderleri kucaklayarak silah satmayı tercih ediyor, uyuşuk doğuya. Kazanç, doğunun büyük ve özgün yeniden doğuşuna yeğdi bu dengede.</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Gerisi ciltlerce yazılabilen rezil bir hegemonyadır. Zamanla anlaşılır. İnsanlık asıl Birleşik Amerika imparatorluğu yıkılınca konuşacak atom bombasını. Varsın şimdi birileri, o kıyım olmasaydı savaşın uzayıp daha fazla masumun öleceği palavralarıyla kendi kendilerini lanetlesinler. Zamanı gelince nice rejisör, nice kovboy/kızılderili filmi çekecek...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">İnsan/insanlık her şeyin ölçüsü değil yazık ki. Eksik söylemiş Protogoras. Evhamlarla ihmallerin arasında bekliyor sevgili. Düş kırıntıları, zavallıca hedefler, çatışan çıkarlar... Rezil korkular ve alıkça meydan okuyuşlar, insanın toplumsal koordinatlarını belirliyor, belirleyecek. Ve toplumların dünyadaki koordinatlarını... Elbette evveliyatıyla beraber, özellikle son dört yüzyılda sömürünün zorunluluğuyla ülkelere biçilmiş roller, usulca yeniden belirleniyor, belirlenecek. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Açlıktan kimsenin ölmediği toplumlarda düşük yoğunluklu açlıklar yaygındır. Münferit bir olayda açlıktan geberen serseriye kimsenin bir parça ekmek vermediği ve suçun kol gezdiği dünya metropolleri görece tok ama içten içe</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">huzursuz. Bir de kitlesel açlıklardan insanların kırıldığı çorak topraklar var. Avrupa Birliği’nin göbeğindeki, birlik dışı ülkeye ne demeli? Lüksün ve sefahatın sınır tanımadığı, dünyanın kirli para kasası İsviçre. Yani intihar oranının dünyada en yüksek olduğu, insanların dolar içinde yüzerken “mutluluktan” boğulduğu ülke. (Sahi nedir bu kirli para, milletler arası dolaşan temiz para var mı? Ayrı mesele.) </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Tembellikler, çalışkanlıklar, sahtekârlıklar ayrıca pragmatik yaltaklanmalara taviz vermeyen duygusuz cezalandırmalar insanı ve toplumu bir ölçüde sisteme monte ediyor. Varsın olsun. Onur talep etmeye yahut icat etmeye gerek yok. Onurla güzelliklere sahip çıkmak ve üretmek gerek. Bırakın onursuzluk papağanı, ruh hastaları; kendi lağım çukurlarında kaynasınlar. </span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">İnsan/insanlık; meta ekonomisinin bu cinnetli son evresinde, çoğu şeyin ölçüsü değil maalesef. Olamaz ki. Tefridin ve ifradın sınırları; insan olmanın asgari yükümlülüklerini genel geçerli düzene dayatana dek, çare yok. Yani zor, çok ama çok zor. Özveri isteyen, uzun soluklu bir kavga yahut yok oluş... Ezilen dünyanın her vatandaşının ve insanlığından tümüyle soyulmamış her ezen ülke emekçisinin; özünde hissetmesi ve gereğini yerine getirmesi gereken bir namus savaşıdır bahsedilen. Çıkar ve yürek ikilemini; “iletişim çağı” denilen çağda hissetmesi gerek, ezen dünya emekçisinin. Elbette hissetmeyecek. Çünkü sınıf çıkarı karşımızda. Tepesindeki egemenin verdiği kanlı ulufelerle görece rahatlığı sürüyor henüz. Ve gerçek iletişim çağına henüz girilmedi. Barbar çağlardan dalgalı yumuşamalarla en barbar çağa girilse de, az mesafe alınmadı insanlık tarihinde. Önce aşağılık komplekslerinden ve gülünç büyüklenmelerden kurtulmak gerek. Güçsüzlerin güzelliklere sımsıkı yapışıp, yine de yetinmemesi gerek. Sançolar’a minnet etmeyebilen Don Kişotlar’ın yola düzülme vaktidir şimdi.</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Rosa Lüxemburg, “Barbarlık veya sosyalizm” dediğinde ciddiye almayan doğu, şeytanın hüküm sürdüğü bir çağı yaşıyor. Gerçi uzunca bir süre için sosyalist model diye Stalinizm yahut Maoizm’in; beynine abandığı doğu aydınının, sosyalizme kafa yorabilmesi için koşullar pek de elverişli değildi. Tüm geri ülkelerde “Adil düzen” sloganları kapanın elinde kalmıştı. Olsun, festival şimdi başlıyor. Onur ve çaba; bu çağın ilacıdır. Sanılanın aksine; onursuzlar ve miskinler, en çok da onursuz miskinler, defolup gidecekler tarihin sahnesinden. Uyuşturucunun ve insan onursuzluğunun bin bir türlüsüyle ya başedilecek, ya silinilecek...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ön Asya’da çok ama çok keskin bir bıçağın iki ince kenarıdır tefrit ve ifrat. Toplumların diyalektiğinde, düşüncelerin ve ukdenin tarihsel çelişmelerinde</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">hep kavga, hep fırtına hüküm sürer. Can çıksa ses çıkmaz yahut azıcık manüplasyonun bir kaşık suyunda, nice fırtınalar koparılır. Naslar oluk gibi kan döker. Amenna. Zıtların asla kardeşçe olmayan zorunlu birliğine...</span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Doğa yasası yani fazlasıyla “insanîdir”, doğu toplumlarının/insanının patlamaya ve devrimlere gebe iç çelişmeleri.</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Belki de en önemli/mutlak olan, birbirine muhtaç kalacak tefrit ve ifrat kurumları; yalnızca yaşam ve</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ölümdür. Yani akıldan çıkartılmaması gereken yegane izan. Hz. Muhammed’in bilgece tespit ettiği algı perspektifini anımsayın... Yarın ölecekmiş ve hiç ölmeyecekmiş gibi bir idraktır asıl olan. </span></span></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">5.</span></span></b></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"></p><p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Batı normlar toplumu. Bizse değerler toplumuyuz. </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Asimile etmeden sömürdüğü için çağın gerisine düşen, barbar batının aksine sistemli köleciliği üretim ilişkilerinin olanca dayatmasına karşın özümsemeyen Osmanlı’nın gerileyip çökmesi ile Türkiye’deki muhafazakarlaşma sorununun tarihsel gelişimi başattır.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Emperyalizmini normatif bir örgüyle koruyan, bu arada kendi yurttaşlarına görece haklar ve “adalet” tanıyan batı, sömürdüğü ya da rekabet ettiği uluslara karşı ise elinden geldiğince hiçbir hukuk tanımamayı, öz menfaatlerinin gerekleri dışında “insani değer” bahşetmemeyi düstur edinmiştir.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Süreç içinde burjuva milliyetçiliği ile içeride kapalı devre bir demokrasicilik oynanırken, dışarıda batılı güçler mazlum uluslara her türlü katliamı, suistimali ve zorbalığı reva görmüştür. Modern ve modern sonrası emperyalizmin tarihi zulümlerin ve vahşetin tarihidir.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Endüstri devriminin, modern sömürgeciliğin ve teknolojinin gerisine düşen Osmanlı ise batılı güçlere yaranarak ve bunların şablonlarını taklit ederek çöküşü önleyebileceği yanılgısıyla tam tersi bir istikamet belirlemiştir. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Osmanlı millet olma gereği hissetmez. Dahası milliyetçiliği içeride büyük baskı ve cezalarla bastırmaya gayret ederken, azınlık tebalarına batının bastırmalarıyla benzeri olmayan haklar bahşeder. İmparatorluğun asli unsuru olan Türk – Türkmen yığınlarına üvey evlat muamelesi yapılırken, batı normsallığında ıslahatlara, şekli değişikliklere özenilir. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Sarayın şımarık sanatçısından, tanzimat aydınına aşağılık kompleksindeki ve halkından kopuk, uluslaşmak kaygısı olmayan bir çevre milyonları umursamadan köhnemiş, ortaçağ artığı yarı teokratik bir yönetselliğe Avrupalı bir makyaj ve yeni kurallar giydirmeye çalışır.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Aydınlanmacının, ilericinin önüne kâh “din elden gidiyor” diye dikilen, kâh Türk’ü sadece vergilendirip köylü taburlarıyla emperyalist devletler istiyor diye çarıksız pusatsız ölüme sürmekten ibaret “yöneten”, garabet bir devlet anlayışı egemen olur... Ve sonuçta bozgun elbette kaçınılmaz bir biçimde gerçekleşir.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Pek çok anlamda Osmanlı’dan radikal bir kopuş içeren Mustafa Kemal devrimi, ulus olma bilinci temeline dayanır. Fakat ıslahatçı yazarın ya da tanzimat münevverinin taklitçi batıcılığının aksine, çoğu uygulama ve aksiyonuyla batıyı karşısına alan, batıyla mücadeleden doğan bir eylemdir Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bu devrim. Kendine özgü, tam bağımsızlık menzilinde, haktan ve emekten yana bir milliyetçilik benimsenmiştir.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Kula kulluk, kadının metalığı, zenginin toprağa hattâ insana kanıksanmış feodal egemenliği ve ilkellik reddedilir.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Lakin Atatürk’ün sağlık sorunları nedeniyle 1935 yılından itibaren büyük ölçüde aktif siyasetten kopmaya başlamasıyla beliren, ölümünden sonra artan DP iktidarı ile ayyuka çıkan bir süreçte hızla Mustafa Kemal devrimi tasfiye sürecine girer. Elbette Türkiye’nin muhafazakarlaşma serüveni ve bugünkü geldiği nokta bir anda ortaya çıkmamıştır.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">“Muhafazakarlık” sözü, TDK Türkçe Sözlük’te tek bir sözcüğe karşılık gösterilir. Tutuculuk...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Yazımızda bunu genel olarak tali anlamlarında yani “gericilik” ve “statükoculuk” olarak da kullanacağız. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Tam bağımsızlıktan ödün veren, süper güçlere biat ederek bir ülkenin idare edilebileceğine inanan iki tür “devlet adamı” Atatürk’ten sonra hiç eksik olmamıştır. İkisi de “muhafazakar” politikacıdır. Korkak ve basiretsiz bir tür... Sadece kendi iktidarını düşünen, toplumuna ve ülkesine ihanet etmekten çekinmeyen hainliğe meyilli bir diğer tür...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Şu anda Onlar, bürokrasinin ve iktidarın en kilit mevkilerini ellerine geçirdiler. Cahil yığınlardan, resmi yalanlardan, medyanın beyinsel tecavüzlerinden besleniyorlar.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Onlar’ı Avrupalı ve Kuzey Amerikalı muhafazakarlar ile karıştırmayalım. Avrupalı ve Kuzey Amerikalı iktidarlarda muhafazakar yönelimler, ulusal duruşa içkindir. Şahin dış politikalar, "milli" ve "Hristiyan" etiketlerle ülkeyi diğer süper güçlerden ve "azınlıklardan" korumaya yöneliktir.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bizdeki muhafazakar yönelimler ve baskılar ise sadece Mustafa Kemal devrimini tasfiye etmeye, Türk Aydınlanması’nı engellemeye ilişkindir.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Onlar artık nü resimleri sanat galerilerinde örterek sergilemeyi uygun görüyorlar. Böylece batılılarınki gibi sanat faaliyetleri halen “sürüyor”. Sadece</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">“sanat” şeyhlerinin ve tarikatlarının uygun görebileceği içeriğe sokuluyor.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Onların bugün muhafazakârlık anlayışı Türk askerinin kafasına çuval geçirilmesi, hainler tarafından hunharca katledilmesi konusunda hiçbir milli değerin topyekûn korunmasına ilişkin değildir. Bu gibi durumları sine çekmeyi uygun gören bir muhafazakârlık kâfidir. Yeter ki konumları zeval görmesin.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Onların muhafazakârlığı 5 – 6 yaşında kız çocuklarını çocuk bayramında örtülere sokup Arapça ilahiler söyletmeyi seçiştir. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">“Biz bu değiliz, Cumhuriyetimizin değerleri bunlar değil!” dediğiniz zaman her türlü saldırı ve yaptırımları tarafımıza yönelir.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Onların lokal baskı alanları ve özgürlük kısıtlayıcılığı; "yeşil kuşak" ve genişletilmiş/büyük orta doğu projelerinde piyon olmaya hazır görüntü veren bir yasakçılığı dayatmakta. Oysa dış politika, ulusal çıkarları gözetmek gibi konularda tümüyle teslimiyetçiliği benimsemişlerdir... <o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Onların muhafazakârlığının sonu kendisini duyumsatan emperyalizm oyuncağı bir Türkiye talibanıdır. “Değiştik” diyorlar bir yandan. Bir yandan da “Demokrasi bir tren, istediğimiz istasyonda ineriz” ya da “Zafere ulaşmak için papaz cübbesi bile giyeriz” diye mırıldanıyorlar...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">6.<o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="BodyText2"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Onların geniş uzun masaları, ceylan derisiyle döşenmiş sıra sıra koltukları var... Ve bizi “yönettikleri” görkemli plaza binaları, lüks makam araçlarıyla gittikleri şatafatlı ziyafetleri... <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bizse hepimizi pazarlıksız kucaklayacak bir çatıdan, çıkarlarına uşaklık etmemizi şart koşmayan davetlerden çok uzağız...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Sofralarımız yoksul, yaşamlarımız yoksunluklarla dolu... <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ve “Onlar”ın nesillerimizin geleceği üzerine düşen gölgeleri karardıkça, gözlerindeki parıltı derinleşiyor...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Onların rengarenk gazeteleri, âhlaksızlık ve saçmalıklar yağdıran yüz milyonlarca dolarlık televizyon kanalları var...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Biliyoruz ki Cumhuriyet kazanımlarına namuslarıymışçasına sahip çıkan işçilerin, üretimsizliğe mahkum edilen köylülerin sesleri “Onlar” tarafından kamuoyuna yasaklanmıştır... Bugün iğrenç bir arbedenin koynunda, bir avuç onurlu aydınımızın feryadı emperyalist palavralarıyla bastırılmaktadır...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">7.<o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">İkdam’daki köşesinde Ali Kemal, 9 Kasım 1918'de okurlarına “İngiliz milleti dünyanın en azimli milletidir”, 16 Kasım’da ise “iki vatanımız var; biri anavatan, diğeri İngiltere” diye sesleniyordu... Üstelik hemen her yazısında Kuvay-ı Milliye kahramanlarını “Medeniyet düşmanı, serseri sürüsü” ilan ediyordu.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Onların Ali Kemaller’i halâ yazıyor.... Şimdilerde de söylemleri tümüyle aynı:</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">“ABD bölgemize demokrasi getirmek için son derece azimlidir. Bu süper güce karşı koyamayız”</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ya da “Ulusal egemenlik de neymiş? AB asıl vatanımız, Brüksel başkentimiz olsun”...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ali Kemaller dün Cumhuriyet devrimcilerini “maceraperest din düşmanları”, “Osmanlı çıkarlarını baltalayan çapulcular” diyerek karalıyorlardı. Şimdilerde ise Cumhuriyet devrimlerine sarılanları “çağdışı dinazorlar”, “globalleşme karşıtı statükocular” ve “laikçi</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">paranoyaklar” olarak tanımlıyorlar.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">İşin tuhafı; Yunus Nadi’nin Halide Edip’le birlikte Mustafa Kemal’in Ziraat Mektebi’ndeki karargahında emperyalizme karşı amansız savaş sürerken kurduğu Anadolu Ajansı bile bugün; AB ültimatomlarını ve yabancı “yetkililerin” ülkemize yönelik küstahça açıklamalarını, sorgulamaksızın sayfalarca haber yapıyor.</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Memleketin üç beş namuslu aydınının uyarılarını, haykırışlarını görmezden geliyor...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Halkımızın ulusal kaygılarından ne holding basınında ne de devlet ajansında en küçük bir iz bile yok. Halbuki kendi barbar politikalarıyla bu halkın haklı tepkisine uğradığını fark eden</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">ABD dahi, söz konusu sağduyu karşısında paniğe kapılmış durumda... <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">8.<o:p></o:p></span></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Demokrasi, para ve entrika erbabının hükümdarlığı değildir. Kimlerin hangi kirli ilişkiler sonucunda yönetime geleceği önceden belli olan, halkın çok büyük bir kesimini diskalifiye etmiş bir masaldan medet ummuyorsak ve meydanı “Onlar”a bırakmaktan usandıysak, sağduyumuzu kuşanıp birbirimizi kucaklamalıyız.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-indent:35.4pt"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Milli Mücadele devrini hatırlayın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">İttihatçı artığı, bolşeviği, teşkilat – ı mahsusacısı, mim mim’cisi, yeşil orducusu, turancısı hattâ tarikat ve tasavvuf ehli bir arada savaşmıştı... Ali Kemaller yırtına dursun, sonunda vatanını düşünen birbirinden bu denli farklı insanlar mücadeleyi anlamış, o müthiş önderin yanında canları pahasına saf tutmuşlardı...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Emperyalizm mazlum bir milletten tarihin ilk şamarını yiyince ise ortalıkta ne Ali Kemal kalmıştı, ne Prens Sabahattin ne de Damat Ferit...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Şu anda Türkiye’nin her köşesinde milyonlarca evde, iş yerinde, yüzlerce fakülte kantininde dürüst, vatanı için kaygı duyan insanlar aynı şeyleri tartışıyor. CHP, DSP, İP, MHP ya da diğer partilerin bünyesinde emperyalizmin ayırdına varmış pek çok değerli yurttaşımız çabalıyor. Anadolu’da çoğu meslek odası, fikir örgütü ve sendika; “Onlar” görmemizi istemese de adeta çalkalanıyor... <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Çünkü bıçak kemiğe dayandı...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="BodyText2"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="BodyText2" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Yerel Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri’nin bir mecrada buluşması gibi; ya biz de kayıkçı kavgalarından vazgeçip mücadele için omuz omuza vereceğiz ya da “Onlar”ın istediği olacak ve evlatlarımıza bir trajediyi miras bırakacağız. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bu gidişe “dur” demezsek, toplum “gelin kaynana” programlarının hipnotizmasında sersemlemiş devinirken vatanımız çok uluslu sermayenin kucağına parmaklarımızın arasından sabun gibi kayıp gidecek... O vakit ulusal değerlerimiz tümden iğdiş edilecek, efendisinin o küçük aferinleri peşinde koşarken benliğini yitirmiş çağdaş bir sömürgeye dönüşeceğiz...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Sosyalizm konusundaki “müthiş teorilerimizin” ya da “Orta Asya’ya dayanan muazzam kültürümüz”e ilişkin böbürlenmelerimizin hiçbir işe yaramadığı korkunç bir süreç hepimizi tehdit ediyor... Ya Onların karanlığına simsiyah gömüleceğiz ya Cumhuriyet Devrimimize sahip çıkıp onurlu yaşamayı, yönetilmeyi hak edeceğiz...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Zira tarihin labaratuvarında “Onlar”a karşı emeğini, zamanını, cesaretini ve en önemlisi aklını birleştiren mazlumların hep galip geldiği kanıtlandı. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Asla “Onlar”ın iğrenç yalanlarına kanmayın! Gandhi’nin Satyagrahacı’larını anımsayın, şafağın tekinde Grahnma’dan Küba’ya aç bilaç çıkan 81 yurtsever adamı... Ve Mustafa Kemal’i, Ho Şi Minh’i... Ve yürekli yalnızlıklarıyla tarihe damga vurmuş insanları... Galiyev’i, Kür Şad’ı ve Zapata’yı anımsayın... Ömer Muhtar’ı..</span></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">9.</span></b></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Şükür, bereket ve refah yolundaki ulaktır... Uyanık ve çabalı bir şükür, hayat ve rönesanstır. Lâkin miskinliği "şükür" kisvesine sokmak "insan" olmak yerine uyuşuk bir köpek olmaya yazgılanmaktır...</span></span></p><p></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-77621320703208521862010-08-17T22:49:00.000+03:002010-08-28T20:09:23.012+03:00ÖTESİ'NE İMAN EDEN ŞAİR: RECEP KÜPÇÜ<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKqvfe-kNO1nLt1Q8XQA03WmmmHYt4omW9grHR_qYDS_9u-mQKPwJ-WlHiUzYESrxikRtF3efbzzZRnN0Z64DHWJAlY3dkCK3MyvRdkMTLTWBV0w0XMFldj19H_v_Q_0Ut8_wxBwCq24TV/s1600/v8.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5506469091071862674" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 275px; CURSOR: hand; HEIGHT: 400px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKqvfe-kNO1nLt1Q8XQA03WmmmHYt4omW9grHR_qYDS_9u-mQKPwJ-WlHiUzYESrxikRtF3efbzzZRnN0Z64DHWJAlY3dkCK3MyvRdkMTLTWBV0w0XMFldj19H_v_Q_0Ut8_wxBwCq24TV/s400/v8.jpg" border="0" /></a><br /><div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;">Recep KÜPÇÜ 1934'te Filibe'de doğar. </span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;"><br /></span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;">Osmanlı'nın hâlen en iyi korunan, dokusunu en iyi muhafaza eden kentlerinden biri olan bugünkü adıyla Plovdiv'de... </span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;"><br /></span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;">Burgazlı eşi Cemile Hanım'ı tanıdığı, sevdiği, Türkiye'ye ve insanca yaşama hasretlik çektiği Bulgaristan'da hep "Ötesi"ni arzular. </span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;"><br /></span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;">Bulgaristan vatanıdır. Lâkin atalarından, öz dilinden, toplumsal ve kültürel seceresinden kalıt bu vatanda kendisine reva görülen yalnızca eziyetli bir yaşamdır. </span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;"><br /></span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;">Öğretmen okulunu başarıyla bitirmesine karşın parasızlıktan ve siyasi nedenlerle Türkoloji eğitimini yarıda kesmek zorunda kalır.</span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;"><br /></span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;">Yazdıkları sansürün her türlüsüne takılsa da Recep KÜPÇÜ otoritenin zoruyla tek virgül değiştirilmesine razı gelmez.</span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;"><br /></span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;">Kitaplarına, diline, şiire ve "Ötesi"ne sarılır Cemilesi ile birlikte..</span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;"><br /></span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;">"Ötesi Var", "Ötesi Düş Değil" ve "Yaprak" adlı yapıtları bin bir badire ile yayınlanır. Sudan sebeplerle hukuken değil fakat fiilen yasaklanır. "Irmaklar Yılan Kavı Akar" gibi basıma hazır kimi kitapları muazzam içeriklerine karşın okuruna, Türk gençlerine ulaştırılmaz.</span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;"><br /></span></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px;font-family:'times new roman';font-size:large;">Mamafih hiçbir baskıdan, hiçbir zorbalıktan yılmayan, asimile edilemeyen bir şairdir O. Dimitrov'un ölümünden sonra yükselen sosyal faşizme karşı ülkesi Bulgaristan'da dilini ve kültürünü savunmuş bir öğretmen ve gazetecidir. Zindandan, siyasi polisten, açlıktan korkarak kalemini ve yüreğini hiçbir zaman satmamıştır.</span></div><span class="Apple-style-span" style="LINE-HEIGHT: 18px"><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><div style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">İşsizlikle, günler süren sorgulamalar ve yasaklarla bir ömür çile çekse de asla benliğinden, dilinden, dizelerinden vazgeçmeye yanaşmaz. Örneğin soyadını değiştirmediği için ne öğretmenlik yapmasına ne de dergi ve gazetelere yazmasına izin verilmemiş, ömrünün son günlerini büyük bir yoksullukla geçirmiştir.</span></div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><div style="TEXT-ALIGN: justify"><br /></div><div style="TEXT-ALIGN: justify">Bulabildiği emek yoğun hemen her işten politik baskılar sonucu atılan, bir süre toprak sondajlarında, süt fabrikalarında ve ekmek fırınlarında çalışan Recep KÜPÇÜ; hemen tüm şiirlerinde Türkiye özlemi, özgürlük ve barış temalarını işlemiştir. Yaşamı da ölümü de en az dizeleri kadar hüzün yüklüdür.</div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><br /></div><div style="TEXT-ALIGN: justify">Bitmek bilmez tutuklanmalarından birinden çıkan Recep KÜPÇÜ etrafında pek çok parti ajanının dolaştığı bir günün akşamı eve dönmez. Ertesi sabah bir parkta cesedi bulunur. Çetin ALTAN'ın detanttan coşkuyla bahsederek Demirel'le Brejnev yakınlaşmasını alkışlamaya başladığı zamanlardır. Doğu blokunda yaşayan Türkler'in her türlü işkenceyle ezildiği, kapitalist yolda hızla ilerleyen sosyalizm müsvettesi Sovyetler'in ve Ankara'nın elbette bir şeyi umursamadığı yıllardır... </div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><br /></div><div style="TEXT-ALIGN: justify">Hepsi tarihin çöplüğünde şimdi. Oysa Recep KÜPÇÜ'nün dizeleri, Tuna'nın sularından Marmara'ya ve oradan "Canım Şirinim" dediği fakat bir kez olsun göremeden öldüğü İstanbul'a doğru halâ akıyor...</div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><br /></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><div style="TEXT-ALIGN: justify"><b>"Böyle miydim ben önceden </b></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><b>Bütün umutlarım ölgün </b></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><b>Yağmur çiseler inceden </b></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><b>Güz müdür başlıyan bugün?"</b></div></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><br /></div><div style="TEXT-ALIGN: justify">Tuna'nın akışında Recep KÜPÇÜ'yü, Kırım'dan Turan ellerine ılgıt ılgıt esen yellerle Cengiz DAĞCI'yı, Kırgız steplerinde hür koşuşlu doru tayların tahayyülüyle Cengiz AYTMATOV'u düşünür, bugüne değin "şiir olabilecekleri vehmiyle" yazdığım tüm şeylerden hicap duyarım...</div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><br /></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><b><br /></b></div><div style="TEXT-ALIGN: justify"><b>10.05.2005 - Side</b></div></span></span></span></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-48033709120094144742010-08-16T18:58:00.001+03:002016-04-03T20:00:37.611+03:00MERAK<br />
<div style="text-align: center;">
</div>
Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-11165539355313256872010-08-14T22:58:00.001+03:002010-08-16T18:06:20.432+03:00OTOBAN<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbaAVl2qmX6JpffWhEYivGOKvSI-YlV3JuG3Q77PD0sdOnaDsHEmjRQ6mJ5MBBzvKyaEPu4YJw8erBWLOib1rPNiPCJmyev8-g8m70U1bdnh36JenaJPuwalCerC-FbC0PZy-aCQMpwWsG/s1600/otoyol2.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbaAVl2qmX6JpffWhEYivGOKvSI-YlV3JuG3Q77PD0sdOnaDsHEmjRQ6mJ5MBBzvKyaEPu4YJw8erBWLOib1rPNiPCJmyev8-g8m70U1bdnh36JenaJPuwalCerC-FbC0PZy-aCQMpwWsG/s400/otoyol2.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5505365493553538722" /></a><p class="MsoNormal" style="margin-left:18.0pt;text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> I </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">- <b>S</b></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">ıkıcı bir ev, sıkıcı bir akşam (Caddebostan - İstanbul)<o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></o:p></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke KADIOĞLU, henüz askere gitmemiş bir inşaat yüksek mühendisiydi. Mutfaklı bir salon, duşlu bir tuvalet ve yalnızca elbise dolabıyla yatağının sığdığı bir oda; ne denli sevdiğini bilmediği eviydi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Okunmamış kitaplarla, korsan röprodüksiyonlarla ve başka ucuz şeylerle dekore ettiği evi son derece düzenliydi. Yine her zamanki akşamlardan biriydi, televizyon koltuğuna kurulmuş beyaz şarap içiyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Telefonun ziliyle yerinden doğruldu. Fahrettin Berke’yi arayan, şirketten arkadaşı Sertaç’tı. Sertaç, acele Düzce’deki şantiyeye gitmeleri gerektiğini söylüyordu. Fahrettin Berke pek aldırmadı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Telefonu kapatmadan önce </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Gelemem”</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> diye tekrarladı. </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Patrona söylersin, şoföre arabayı dün teslim ettiğimi biliyor.”</span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke, gerekmedikçe konuşmazdı. Konuşma gereksinimi de sanki yıldan yıla azalıyor; işyerinde neredeyse işaret ve bakışlarla insanlara hükmediyor ya da işaretler ve bakışlar doğrultusunda üstlerine itaat ediyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Taşlanmış deri kabanını üzerine geçirip dışarı fırladı. Oturduğu lojmana yakın bir pab vardı. Biraz müzik dinleyip sıcak şarap içmek istiyordu. Telefonunu yanına aldığı için bir an kendine kızdı. Cebinden çıkardığı telefonu kapatınca biraz daha iyi hissetti.</span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-tab-span" style="white-space:pre"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-II </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> Biraz daha içki, buluşma</span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke, paba girdi. Marmara Denizi’nin büyülü ve bol yakamozlu laciverdine bakan taburelerden birine oturdu. Sıcak şarap istedi, binlerce ışıltıyla dolu dev birer mürekkep lekesi gibi görünen Prens Adaları’nı seyretmeye başladı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sıcak şarabını içerken yanına saçı sakalına karışmış bir adam yaklaştı. Adam, koyu kahve rengi kadife takım elbisesiyle ve fularıyla başarısız sanatçılar gibi giyinmişti.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gözlerini çakmak çakmak açıp Fahrettin Berke’yi omuzlarından tutarak sarsan adam, pırıltılı ve sarhoş bir gülümsemeyle bağırdı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Polis misin ulan sen?<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">İçinde kadınlardan gelen tiz çığlıkların sivrildiği kalabalık kahkahalar, pabdaki masaların birinden yükselmişti. Adamın sözcükleriyle birlikte Fahrettin Berke, yüzünde pis ve geçici bir alkol bulutçuğu hissetti. Bu; sıradan insanlara ağır bir tehdit duyumsattıran o tehlikeli bulutçuktu.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">İki kişi gelip Fahrettin Berke’yle uğraşan tuhaf, sarhoş adamı götürdüler. Daha züppe görünümlü olanı Fahrettin Berke’den özür de dilemişti. Fahrettin Berke yeniden sıcak şarabı yudumlamaya ve Prens Adaları’nı seyretmeye koyuldu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Şarap kadehleri yenilendikçe Prens Adaları’ndaki ışıltılar büyüyor, Marmara Denizi’nin titrek yakamozları flûlaşıyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke, yanakları yumruklarının arasında ve dirsekleri masada otururken patronunun sesiyle irkildi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Berke nasılsın?<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ümit Bey. Merhaba.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Patronunun kendisini nasıl bulduğunu anlayamamıştı. Patronu yanına oturdu. Sipariş almak isteyen garsonu eliyle geri çeviren Patron söylevine başladı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Berke Bey fakülteyi dereceyle bitirmenin önemi yok! İş yaşamı hata götürmez. Düzce’deki prefabrikleri söküyorlar. Hırsız – uğursuz takımı malzememize üşüşmüş. Bekçilerden birinin kızı evden kaçmış, diğeri de bunak herifin teki! Devlet yok ki bu ülkede...<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke bir şey söylemeyince Patron devam etti.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sana açıklama yaptığıma inanamıyorum... Aslında Sertaç’la birlikte gidecektiniz. Arabamı da verecektim. Ama çocuğu dinlememişsin bile. Şimdi doğru Düzce şantiyemize gidiyorsun. Sabah amelelerin işbaşı yapması saat yedi buçuğu bulur. Prefabriklerden tek çivi kaybolmadan gelecek ekibi bekleyeceksin..<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Baş üstüne Ümit Bey. Oğlunuzla aramızda sanırım yanlış anlama olmuş.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Zaman kaybetme. Nasıl gideceksen git bir an önce.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ama ya ben oraya varana kadar, malzeme eksilmiş olursa?<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Olmayacak Berke Bey! Jandarma komutanı senin kıçını kaldırıp oraya varmanı bekliyor. Adam iki gündür uykusuz.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Patron başka bir şey söylemeden çıkıp gitti. Berke de devletin varolduğunu, Patron’a kendisi oraya gidene kadar ve elbette ihtiyaç duyduğu diğer zamanlarda hizmet etmeyi sürdüreceğini düşünerek kalktı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Düzce, yakınlardaki soğuk bir taşra kentiydi. Eve gidip üstüne daha kalın bir şeyler geçirmeye üşendi. Son üç gününü geçirdiği Tuzla şantiyesinden ve sıcak şaraptan ağır bir yorgunluk bulaşmıştı üzerine.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Taksiye bindiğinde doğruca Düzce’ye mi yoksa otogara mı gitmesi gerektiğine karar verememişti. Maaşının önemli bir bölümünü taksiciye kaptırmayı göze alamadı. Üstelik taksicinin de Düzce’ye gitmeyi kabul edeceğinden emin değildi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Taksiciye </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Harem otogarına”</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> dedi. Telefonu cebinden çıkarıp açtı. Numaraları tuşladı.</span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:18.0pt;text-align:justify"><b><span class="Apple-tab-span" style="white-space:pre"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">- III </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> Yorgunluk, tarih, otogar (akşam tiradı)</span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify">Telefonun öbür ucunda bir kadın vardı. Fakat Fahrettin Berke’ye daha sonra aramasını söyledi. Fahrettin Berke tam kapatmak üzereyken, az önce çalıştırdığı telefondan pilin bitmek üzere olduğu sinyali geldi.</p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Taksi, E – 5 Karayolu’na çıkmıştı. Bu yolun hemen Kuzey’inde İstanbul’un en yoksul semtleri sıralanıyordu. Örneğin Çamaşırcı Deresi adlı mahallede kadınlar, içme suyunu tek ve sarı akan bir musluktan doldurup kendilerince arıtmak için evlerine götürürlerdi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Burada her hafta onlarca ihtiyar, belediyenin aç ailelere dağıttığı erzak poşetlerini kapışırken birbirini çiğnerdi. Ve tüm bunlar Fahrettin Berke’nin az önce koptuğu konfora 45 – 50 dakikalık bir yürüyüş mesafesindeydi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke kendisine sigara tutan şoförü reddetti. Yorgunluktan her tarafı her an biraz daha fazla sızlıyor, aklına sadece yatağı geliyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">İstanbul’dan böyle kısa süreliğine de olsa ayrılmaktan nefret ederdi. Aslında Fahrettin Berke pek çok şeyden, hattâ bazı zamanlarda İstanbul’dan da nefret ederdi. Yine de cahil birinin batıl bir inanca bağlılığı gibi İstanbul’a tutsaktı. Öğrenciyken, çoğu kompleksli inşaat mühendisi adayının aksine mimariye de merak salmıştı. Kentin hülyalı tarihini belirli bir düzeyde de olsa keşfetmişti.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">At cambazlığından imparatorluğa yükselen Jüstinyen’in Ayasofya’sı, Almanlar’ın Haydar Paşa’da inşaa ettikleri tren garı, Sinan’ın Süleymaniyesi, Salacak sahilinin mağrur prensesi Kız Kulesi; daha onlarca hatta yüzlerce yapı, adeta Fahrettin Berke’ye kendi önemsizliğini haykırmak adına karşısına dikilmişlerdi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Birkaç yıl önce mimariye de tarihe de ilgisini yitirmesine ve olanca uykusuzluğuna karşın Fahrettin Berke bindiği taksinin camından muhteşem yapıyı hayranlıkla seyretti.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Seyrettiği eser, askeri tıp akademisi olarak Osmanlı’nın dağılma devrinde Almanlar’a yaptırılan meşhur Tıbbiye – i Şahane’ydi. Daha sonra iktidarı ele geçirecek olan genç subayların gizli örgütü İttihat ve Terakki, iki öğrenci tarafından burada kurulmuştu. Mimariye bu muhteşem yapıyı kazandıran hanedanın çöküş dönemi böylece hızlanarak yeni bir devlete giden süreç tetiklenmişti.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Taştan heybetin kubbeleri, saat kuleleri ve Osmanlı nişanlarıyla süslü dev kapıları tümüyle geride kaldığında taksi Harem sahiline varmıştı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke, İstanbul’la oynadığı oyuna kısa bir ara vermek üzere taksiden indi. İstanbul da Fahrettin Berke’ye martı çığlıkları ve vapur düdüklerinden oluşan melankoli yüklü bir akşam tiradıyla son sözlerini söylüyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Denize ve karşı kıyıya uzun uzun baktı. Akşam tiradı, Fahrettin Berke gibi ruhu donmuş bir adamın bile içine işleyecek yeni yanıtlar yetiştirdi. Boğaz, karşı kıyıdaki Topkapı Sarayı, Sarayburnu’nun – Gülhane Parkı’nın küme küme ağaçları, yoksul insanlar ve tüm bunlardan fışkıran yalnızca Fahrettin Berke’nin duyabildiği zehirli sesler iç içeydi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Bir kaza geçirip, gebereceğim”</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> diye içinden geçirdi. Çok ender başvurduğu için güçlenen sezgileri bu kez kendisini yanıltıyordu. Elbette kaza geçirmeyecekti. Doğmuş olmasını saymazsak o güne kadar da geçirmemişti. Doğumdan sonrasını yaşam kendiliğinden gerçekleştirirdi. Üstelik geçirmeyeceği trafik kazası gibi kişisel tarihlerdeki kırılma noktaları, aslında yaşamın en yalın sürprizlerindendi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke sahile sırtını dönüp ışıltılarının önünde bakımsız insanların kaynadığı otobüs firmalarının yazıhanelerine doğru yürüdü.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Hangi firmadan bilet alması gerektiğini bilmiyordu. Kürt aksanıyla konuşan bir genç karşısına dikildi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Nereye ağbi?<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Düzce’ye. Otobandaki Düzce gişelerde insem de olur.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Geçer ağbi, gel kalkıyor.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yüzlerce insanın devindiği park yerinde her nasılsa kimseyi ezmeden ilerleyen otobüse yaklaştı. Kendisini davet eden çocuk, otobüsü durdurup ön kapıdan sarkan muavine bir şeyler anlattı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke de muavinle konuşmalıydı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Düzce gişelerde inmem gerek. Düzce’nin içinde dursanız da olur.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">İçinden geçmeyiz Beyim. Gişelerde seni indiririz, buyur.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Paranın üstünü almıştı.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Şantiye zaten otobanın Düzce gişelerine çok yakındı. Birkaç yıl önceki 20 bin kişiyi öldüren depremlerden sonra Japonlar, evlerini kaybeden depremzedelere prefabrik konutlar kurmuştu. Devlet, yeni ve kalıcı konutlar yapıp bu evleri satınca otuz tanesini Fahrettin Berke’nin patronu almıştı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Patron, inşaatlarda çalıştırdığı yüzlerce işçinin bu prefabriklerde barınmasını uygun görmüştü. Prefabriklerin hasarsız bir şekilde sökülmesi için küçük bir şantiye oluşturan Patron, sökümü tamamlanan yirmi kadar evi buraya istifletmişti.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke daha otobüsün koltuğuna oturmadan, inip başka bir araç bulmaya karar verdi. Otobüsteki insanların ağır ter ve ayak kokuları midesini kaldırmıştı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">O kadar yorgundu ki inmekten vazgeçip gösterilen koltuğa oturdu. Bindiği otobüs Güneydoğu’nun en sorunlu kentlerinden birine gidiyordu. Muavinle yapılan makul anlaşmaya göre de Fahrettin Berke’yi Düzce gişelerde bırakacaktı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Nasıl olsa birkaç saatlik yol boyunca kestiririm” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye düşündü. Birden bütün gücünü toplayıp muavini çağırdı. Derin uykunun muhtemel cazibesine teslim olmak istemiyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Beni mutlaka ama mutlaka uyandırın!<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Düzce gişeler sapağında mı Beyim?<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke, kendisini yakından tanıyan üç – beş kişinin alışık olduğu üzere yine sakin sakin öfkelenmişti. Kaşları çatılmış, yüzü kızarmıştı fakat usulcacık konuşuyordu.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Kardeşim söylemedik mi?! Düzce gişelerde!<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sapaktan en fazla yüz metre yürürsün ağbi.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Tamam yürürüz. Yeter ki sen uyandır.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Koltuğa yaslandı. Şantiyeyi, konserve açacağı gibi batan yorgunluğu, etraftaki Kürt kokusunu, patronu ve her şeyi bir an olsun unutmak istiyordu.</span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-tab-span" style="white-space:pre"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> IV </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> Uykusuzluk, eski kabuslar, uyku</span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Uyuyamıyordu. İncecik bir erkek sesinin söylediği sızlanan şarkıyı işitti.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Çok geçmeden böğürtülü hıçkırıklarla ağlayan bir kız çocuğunun kulak tırmalayan sesini de fark etti. Kendisinden başka birileri de gitmek istemediği yerlere seyahat etmek üzere aynı otobüse binmiş olmalıydı. Bir kaza geçirip önemsiz yaralarla kurtulmayı, şantiyeye gidemeyince de Patron’a </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Biliyorsunuz az kalsın ölüyordum”</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> diyerek mazeret üretmeyi çok isterdi. Kazanın iyi bir mazeret olabilmesi için, istemeden otobüse binenler dahil diğer tüm yolcuların gebermesini, düşsel kazanın kendisinden daha büyük bir istekle arzuladı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Can sıkıcı gerçeklere geri döndüğünde, bir trafik kazası nedeniyle değil yorgunluktan ölmek üzere olduğunu düşünüyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Zırh gibi giyindiği yorgunluğunu üzerinden fırlatıp dirilmeliydi. Eziyetli fakat dinç bir yolculuğu başarmalıydı. Bir an tüm gücünü toplayan Fahrettin Berke, gerçekten de yorgunluğu hissetmedi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Çok geçmeden cin gibi bir dinçlikle bu birkaç saatlik yolculuğu beceremeyeceğini anladı. Çünkü bu sefer de uykuyu ağır bir giysi olarak bedenine istem dışı geçiriyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yorgunluğun umursanmadığı hattâ tükendiği yerde başlayan bir uyku... Karşı koyulamayan, koyu, yoğun fakat rahat ettirmeyen bir uyku... Fahrettin Berke’de hüküm sürmeye başlayan tam anlamıyla buydu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Uyumayı; çok sevdiği tinsel uzayı; kutsal dinlenceyi; yıllardır gerçek anlamıyla başaramıyordu. Sonradan neredeyse tek saniyesini anımsayamadığı kabus ve sayıklamalarla saatler boyu boğuşurdu. Dinginlik için geçilmesi gereken çizgiyi bir türlü aşamamışken sabahlar üzerine çullanırdı. Sabaha karşı tümüyle bedenini kavrayıp en derin uyuşukluğa hapseden uyku, hiçbir günün hiçbir ağarışında Berke’ye yetmezdi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Saatin çalan alarmını öfkeyle susturur, alarmı birkaç dakika sonrasına kurarak yataktan kalkmamaya epeyce direnirdi.</span> Saatin alarmıyla her sabah belki onlarca kez süren kavgalarında Fahrettin Berke en sonunda teslim olurdu. Karmaşık ve hedefi belirsiz bir “Nefret” duygusuyla kalkar, lavabonun yolunu tutardı.</p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Hiçbir eziyetli sabahta, uyumak özgürlüğüne kavuşamayan Fahrettin Berke’nin işe geç kaldığı henüz görülmemişti. Uykunun bitimine doğru başlayan çok gerçekçi rüyalar ise canını her şeyden çok acıtırdı. Bazen annesinin ölmediğini, halen kendisiyle birlikte yaşadığını görürdü rüyalarında. Bazen fakülte, hattâ lise yıllarında rastladığı fakat pek de umursamadığı, dünyalar sevimlisi kızlardan biriyle düşlerinde sevgili olurdu... Rüyanın tam sonlarında fakat henüz uyanmadan, gördüklerinin düş olduğunu fark edince uyanmak istemez, yaşadıklarının gerçek değil de beyinsel yanılgılar olmasına delice öfkelenirdi. Bazı uyanışlarında öfke ve üzüntüden kendini tutamayıp ağladığı bile olmuştu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ne suret, ne de asıl olamamanın o gizli hüznüyle yalnızca tıraş olurken sorgulamayı keser iş gününe kendini bırakırdı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sinek vızıltısının onda biri büyüklüğünde bir vızıltı, beynini uyuşturarak ensesinden tepesine doğru dolaşıyordu. Kafatasının içindeki yumuşak işkence, uyku olup tüm vücuduna dağılıyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Uyumayı başardı diyemeyiz. Uyku, Fahrettin Berke’yi abandone etmeyi başarmıştı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"><br /></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span><span class="Apple-tab-span" style="white-space:pre"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> V</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> -</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> Otoban (geceyarısı tiradı) <o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></o:p></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Muavin Fahrettin Berke’yi uyandırdığında yağmur belli belirsiz çiseliyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Damlalı su izleriyle ve buğuyla kaplı otobüs camını fark etti ilkin. Camların siyaha yakın laciverdinden dışarısı görünmüyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Beyefendi, acele et. Düzce gişeler az yukarda. Sapaktan yürüyeceksin.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Saat kaç?<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yarım..<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke yerinden kalktı. Otobüsün orta kapısı açılmış, içeri buz gibi bir hava girmişti.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Aşağı doğru inmeden Berke muavine son kez seslendi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gişeler ne tarafta dedin?<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="margin-left:36.0pt;text-align:justify;text-indent: -18.0pt;mso-list:l0 level1 lfo1;tab-stops:list 36.0pt"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sapaktan yukarı doğru yürüycen. Millet dondu, az acele et ağbicim.<o:p></o:p></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yaşamının en aykırı anlarına doğru ilerleyen Berke, otobüsten aşağıya adımını atar atmaz otobüsün otomatik kapısı kapandı. Ayazın, sorumluluk duygusunun ve varılması yere ilerlemek güdüsünün etkisiyle birden ayılmıştı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Uyku sersemliği ve uyuşukluk, yerini bilinmeyende olmanın ve oradan kurtulup lanet şantiyeye varmanın zorunluluğuna bırakmıştı. Otobüs, egzozundan siyah dumanlar üfürerek uzaklaştığında bunun kolay olmayacağını anladı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Otobanın kenarında bir başınaydı. Gecenin bir yarısında kamyonlar, TIR’lar ve otobüsler ıslak otobanda büyük bir süratle yol alıyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Otobanda yayaların yürümesinin yasak olduğunu biliyordu. Üstelik yürünecek bir yaya yolu da yoktu. Hemen yanından roket gibi geçen bir TIR, kornası ve ışıklarıyla derhal bariyerlerin öbür tarafına geçmesi için Fahrettin Berke’yi uyardı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke’ye doğru İstanbul yönünden gelen hemen hemen tüm araçlar selektörleriyle ve kornalarıyla aynı şeyi yapıyorlardı. Berke, yine de düştüğü durumun henüz farkında değildi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Az ötede otoban çatallaşıyordu. Yollardan biri doğru devam ediyor, diğer yol ise “Düzce” ve “Akçakoca” yazan alt alta asılı, aynı yöne bakan iki levhanın gösterdiği tarafa yokuş yukarı tırmanıyordu. Muavinin bahsettiği, kendisini şantiyeye ulaştıracak sapak bu olmalıydı. Yağmur henüz hızını arttırmamıştı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Düzce” ve “Akçakoca” yazan okları takip edip yokuşu tırmanarak gişelere çıkacağını düşünüyordu ki beyaz bir otomobilin inanılmaz bir hızla kendisine yaklaştığını gördü. Hemen bariyerin üzerinden otobanın dışına sıçradı. Islak asfaltta kayan beyaz otomobil ise son anda toparlayıp bariyerlere çarpmadan yoluna gazlamıştı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bariyerlerin kıyısındaki banket en fazla yarım metre uzunluğundaydı. Fahrettin Berke, can havliyle kendisini daracık banketin de dışına fırlatmıştı. Az kalsın aşağı yuvarlanacaktı. Aştığı banketin kıyısında, derinliğini kestiremediği fakat fazla eğimli olmadığını gördüğü bir uçurum uzanıyordu. Belki bariyer demirine tutunmasa da aşağıya düşmezdi. Fakat Fahrettin Berke, kesilen elini yerden doğruluncaya kadar tutunduğu demirden çekmedi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yerden doğruldu. Sağ elinin parmaklarındaki boğumlar bariyere tutunurken yarılmıştı. Yarasına soğuğun da etkisiyle buz gibi fakat yakan bir acı yerleşti. Bariyer demiri belki de paslıydı. Şantiyedeki işini tamamlar tamamlamaz tatenoz iğnesi olmaya karar verdi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yerden doğrulduğunda üstü başı çamura boyanmıştı. Eli fena kanıyordu ve yağmur iyice hızlanmıştı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yön tabelalarının bulunduğu yol ayrımındaki geniş refüje dikkatle baktı. Otobanın güçlü orta aydınlatmaları refüjde parlıyordu. Yüzlerce voltluk aydınlatma lambaları bu refüjde ürkütücü bir peyzaj yaratıyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gittikçe koyulaşan ve aşağı çöken bir sis, inanılmaz bir yoğunlukla inen yağmur damlaları ve tabelaların çevresinde kümelenen uzun ağaçların hayalet silüetleri... Işıkta biçim değiştiren tüm bu nesneler dehşetli bir bütünsellikle Fahrettin Berke’yi çağırıyordu. Çünkü güvenli bir yerlere varması için ulaşması gereken ilk hedef görebildiği kadarıyla elli metre kadar ileride tümüyle bunlardan oluşuyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Düzce Sapağı” olduğunu sandığı bu dehşetli yol ayrımına bariyer demirine sürtünerek yürümeye başladı. Sinirleri alt üst olmuştu. Banketten aşağı yuvarlanmaya ödü kopuyordu. Gittikçe yaklaştığı yol ayrımındaki manzara karşısında oraya varmaktan da an ve an korkuyor, oraya ulaşamamak olasılığını ise düşünmek bile istemiyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Cep telefonunu çıkardı. Telefon kapalıydı. Şarjı tükenmiş olmalıydı. Talihi yardımcı olursa telefonu tekrar çalıştırıp “Polis İmdat”a yerini söyleyebilirdi. Telefon işe yaramadı. Defalarca denemesine karşın başaramadı. </span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yeni ve ölümcül olabilecek bir oyun başlamıştı. Fahrettin Berke bu defa oyunda olduğunu algılayamıyor, rolünü yaşıyordu. Gelişmiş ve insan görünümüne girmiş, düm düz gibi görünen bir labirentten çıkışı bulmaya çabalayan suskun ve ıslak kobay faresini oynuyordu. Neresi olduğunu bilmediği korkunç bir “Yer” ise kendisine bu yeni oyun için karanlık seslerden oluşan bir gece yarısı tiradıyla “Hoş geldin” diyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bu tiratta kendisini iç çamaşırlarına kadar ıslatan yağmurun şakırtısı vardı. Işıklı titrek çizgilerle çatlayan gökyüzünün çatlaklar hemen silinirken gürleyişi vardı... Otobanda son sürat geçen araçların keskin vınlamalarla başlayıp şiddetlenen, sonra uhrevi birer ıslığa dönüşerek tükenen sesleri de Fahrettin Berke’nin kulaklarındaydı... Fakat ölümcül gece yarısı tiradı, bu seslerin toplamından oluşmuyordu. Seslerin toplamından daha farklı, daha delirten tek ve yeni bir ses Berke’nin beynini istila ediyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke sapağa vardı. Yokuş yukarı uzanan ve yön tabelasına göre Düzce’ye giden yolu tırmanamayacağını anladı. Siste silinen yol, yukarı doğru ip gibi incelip kayboluyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Dev lambalarla aydınlanmış, geniş, tekin görünen orta refüje geçip otostop yapmaya karar verdi. Yağmurun böylesine hızlı yağması işine yaramıştı. Görüş uzaklığının bu yüzden epeyce daralmasına karşın hiç üşümüyordu. Hattâ ıslanmışlık hissini bile tümüyle yitirmişti. Üstelik yerler yuvarlandığı banket kenarına göre çok daha iyi durumdaydı. Refüjün içi, yabani otların boy attığı ıslak çimenlerle kaplıydı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Defalarca elini sallamasına ve </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Yardım edin” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye haykırmasına karşın duran hattâ hızını azaltan bir araca rastlamadı. Oysa sapağın bir kanarından diğerine her defasında umutla koşturmuştu, araçları durdurabilmek için şiddetli yağmurun altında onlarca dakika kendini paralamıştı.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Otobüsten indikten sonra yürüdüğü banketten pek çok karaltının kendisine yaklaştığını fark etti. Gelen, beş köpekten oluşan bir sürüydü. Hepsi de iri kıyım hayvanlardı. Köpekler hızlıca kendisine doğru yürüyor ya da düşük tempoda koşuyorlardı. Liderleri gibi en önde yürüyen ve en irileri olan sarı çoban köpeği Fahrettin Berke’ye doğru havlayıp hızlandı. Diğer köpekler de aynını yapmaya başlamışlardı. </span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Fahrettin Berke, orta refüjde yerleri kolaçan ederek sopa ya da taş gibi köpekleri defetmesine yarayacak bir şeyler aradı. Islak çimlerde bir iki gofret poşetine, bira kutusuna ve çöp torbasına rastladı. İnsanlar bunları, bu dağ başında, durmanın ve içeri girmenin akıl kârı olmadığı bu refüje ne zaman, nasıl atmışlardı? Köpekler yan yana dizilerek yoldan refüje geçip Fahrettin Berke’ye saldırmaya hazırlanıyorlardı. Öfkeden ve korkudan deliye döndü. Yerlerde bir kez daha göz gezdirdi. Tam “Düzce” ve “Akçakoca” yazılı levhaların demir direklerinin dibinde kullanılmış bir kondom gördü.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Aklını yitirmek üzere olduğunu düşündü. Köpekler, bildiği kadarıyla akıllı hayvanlardı. Böylesine şiddetli bir yağmurda bir kuytuya sinmeleri gerekirdi. Oysa bu beş azman it, yolu geçip kendisine saldırmaya başlamışlardı bile.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Köpeklerin acımasız çığlıklarını, çelik kancalar gibi bedenine saplanan dişlerini, jilet gibi kesen tırnaklarını, iğrenç ve aralıksız soluklarını, kaygan – keçeleşmiş tüylerini tüm benliğinde hissetti. Köpekler Fahrettin Berke’yi perişan etmişlerdi. Yumrukları, tekmeleri ve gece yarısına sınırsız işleyen naralarıyla, yine de hepsini bir süre sonra defetti. Beş köpeğin arasında geçirdiği cinnet sona erdiğinde, köpekler refüjün daralan öbür ucuna doğru seğirttiler.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Vücudu korkuyla heyecanın en doruk noktadaki buluşmasında uyarı olarak aşırı oranda adrenalin salgıladığından her tarafı uyuşmaya başlamıştı. Ciğerlerini yırtarcasına boşala boşala ağlaması mı kahkahalarını öncelemişti? Yoksa abartılı, karşı konulamaz, sayrılı kahkahaları bir ağlama nöbetine mi dönüşmüştü? Artık hiçbir önemi yoktu... Kahkahalar ve gözyaşları birbirine giriyor, tam kesilmeye yüz tutarken </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Boşaldı”</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> denilen yayı, sinirleri yeniden geriyordu. Sinir sistemindeki isyan uzun sürdü. Kendine geldiğinde endişeli değildi ve korkmuyordu. Yalnızca kesin bir tükenmişlik duygusuna hapsolmuştu. </span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yere uzandı. İliklerine kadar üşüyordu. İç organlarının, delik deşik ve kan içindeki derisinin, kısacası her hücresinin soğuduğunu hissetti. Kalktı. Yağmur, azıcık hafiflemişti.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Köpeklerin yeniden devinmeye başlamalarını uzaktan kaygıyla izledi. Neyse ki liderleri sandığı sarı köpek hariç, bir iki dolanıp oldukları yerde durmuşlardı. Sarı çoban köpeği ise halâ kımıl kımıldı. Diğer köpekler put gibi beklerken, sarı köpek onlardan ayrılıp otobanın kenarına koştu. Yolun karşı kıyısına, İstanbul’a giden araçların ilerlediği tarafa geçecekti.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Koşmaya başlayan köpek, altı dingilli bir TIR’ın altında kayboldu. Köpek ezilirken kırılan tebeşirin kara tahtada çıkardığı iç gıcıklayıcı ses ve bazı takırtılar üç – beş saniyeliğine duyulmuştu. Ezilen köpeğin gözlerinde ya da diğer duyargalarında bir sorun olmalıydı. Çünkü TIR, güçlü ışıkları ve gürültüleriyle gelişini onlarca metre öteden belli ederek köpeği ezmişti. Sonuçta sarı köpeğin gebermiş olmasından hoşnuttu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Diğer köpekler de otobanın kıyısında biriktiler. Sırayla otobana fırladıklarında Fahrettin Berke, aklını tümüyle yitirdiğinden emin oldu. Köpekler yolun karşısına geçmek için değil, apaçık intihar etmek için yola fırlıyorlardı. Fahrettin Berke de köpeklerin intiharını daha yakından izlemek üzere otobanın kenarına koşmuştu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Diğer dördü de sırayla ezildiler. Köpeklerin leşleri, yağan yağmurla birlikte ağır vasıtaların altında sürüklenmiyor, adeta otobandan uzaklara akıp gidiyordu. Yağmur leşlerden hiçbir iz bırakmıyordu. Köpeklerin bir tanesi kendini bir kamyonun altına atmıştı. Kamyon, köpeğe çarpınca hafifçe sarsılmış, yine de kaygan zemine ve çarpmanın etkisine karşın en küçük bir devrilme tehlikesi geçirmeden yoluna devam etmişti. Diğer köpekler ise ölmek için yalnızca TIR’ları seçmişlerdi.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Bunları anlatırsam herkes çıldırdığımı düşünecek” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye aklından geçirdi. Sonra bu düşüncesinden hemen vazgeçti. Çünkü büyük olasılıkla, zaten çıldırmıştı. Fakat yaşadığı sanrı bile olsa inanılmaz derecede gerçekçiydi. Hattâ gerçek olabilecek kadar gerçekçiydi. Tepesine düşen yağmur damlaları, soru olmuş sağanak iniyordu.</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Hayvanların “hayatta kalmak” güdüleri yok muydu? Gerçi intihar eden iri balıkları da duymuştu fakat intihar etmek sayrılı insanlara özgü, taammüden cinayetin en ürkütücü türü değil miydi?</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Daha önceki kentler arası yolculuklarında ara sıra karşılaştığı hayvan leşlerinin ne kadarı bu köpekler gibi intihar etmişti? Yağmur mu, yoksa altına girdikleri tonlarca ağırlığındaki araçlar mı götürmüştü bu leşleri?</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Şantiyeyi ve Patron’u anımsadı. Bu yaşadıklarına kendisini sürükleyen neydi? Yaşamda her şey rastlantılardan ibaret miydi ya da hiçbir şey rastlantı değil miydi? Ayrıcalığına ve farklılığına inanmıyordu. Diğer insanların, ortak ve saçma sapan farklılıklarda öbekleşmesini asla umursamamıştı. Örneğin fakülte yıllarında siyah ve şakırdayan poşetlerle sahile ya da kuytu bir parka hemen her akşam içmek için yürüyen öğrencilerden olmamıştı. Basit tercihler ve bedeller örmüştü yaşamını. Geniş bir şartlı refleksler yelpazesine dönen yaşamı bir basitlikler silsilesi miydi, yoksa muammalı bir kaos muydu? Bu sıkışmışlık daha ne kadar sürecekti?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Düzce’deki şantiyeyi yeniden anımsadı. Düzce hakkında duyduklarını... </span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Rusya’ya giden feribotu kaçıran Çeçen teröristler Düzceli’ymiş”. “Oruç tutmayanları sopaladıkları olurmuş ve bu kentte Ramazan Ayı boyunca tüm lokantalar iftara kadar kapanırmış”. “Komunist kanun kaçakları, dişi hint keneviri eken belalı köylüler ve daha pek çok aykırı insan Düzce’nin bazı dağ köylerinde bir arada yaşarlarmış...”</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yaşamında ilk kez, Düzce’ye gitmeyi istedi. Yaşadığı durumdan kurtulup sağlığına kavuşabilse şantiyeye falan değil Düzce’ye giderdi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Otobanın kenarında bariyer demirine oturmuş, o korkunç hızlarıyla geçen devasa kamyonları, TIR’ları, otobüsleri ve diğer araçları seyrediyordu. Karşısından her geçişlerinde perişan bedenine doldurdukları rüzgarla, titremeleri ve üşüyüşü artıyordu. İçinde kıvılcımlı bulantılar oynaşıyordu. Üşürken çektiği acıdan ve kan kaybından bayılmak üzereydi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yağmur aniden hızlandı. Oturduğu bariyerden yola doğruldu. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Uzun yıllardan beri ilk kez sağlıklı düşünebildiğini fark etti. Nihayet hiçbir kredi kartının geçmediği, üniformalı site bekçisinin yardım etmediği, bahşişin ve dilekçenin işlemediği yerdeydi. Fahrettin Berke KADIOĞLU, ölümün kıyısında biraz daha bekledi. Nedense gülümsedi...</span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"><br /></span></p> <h3 style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Şubat 2003</span></h3> <h4 style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Kurtuluş / ANKARA</span><o:p></o:p></b></h4>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-25421089145858161612010-08-05T22:14:00.000+03:002010-08-06T20:58:39.816+03:00KARŞILAŞMA<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsMtaFdlX70Ag1Y0gv7ygoThaQ6ErJ2QMi5IWfY6xPFaukMBDrXn7t3mxIMSIA-pEN3Ljd7ZohSEzSMnCwOgg7CcoIzZqyTF663PRYvKmZ0vzPcqZqQF_9r5o06W8T1ir5u_vsSqpU3Jpz/s1600/TiredSoldier.gif"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5502006576493615458" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 266px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsMtaFdlX70Ag1Y0gv7ygoThaQ6ErJ2QMi5IWfY6xPFaukMBDrXn7t3mxIMSIA-pEN3Ljd7ZohSEzSMnCwOgg7CcoIzZqyTF663PRYvKmZ0vzPcqZqQF_9r5o06W8T1ir5u_vsSqpU3Jpz/s400/TiredSoldier.gif" border="0" /></a> <div><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><span style="color:black;">Geçen güz 600 yataklı bir askeri hastanede ölümün kıyısında yatmaktaydım. Izdırap içindeki günlerin birinde hemşire kolumdaki serumu değiştirip az sonra doktorun geleceğini söylemişti ve bunu önemsememiştim. Bir perişan akşamüstü ailemi, sağlığımı ve hürriyetimi özleyerek hastanedeki odamın penceresinden bahçedeki çam ağaçlarını seyre dalmıştım. Birden doktorum yanı başımda beliriverdi. Üstelik çok uzun süredir beklediğim bir mucizeyle birlikte..</span></span><span style="color:black;"><br /><br /><span class="apple-style-span">Bulunduğum odaya giren genç bayan üsteğmen, çocukluk aşkımdı. Evet başkası olamazdı, yıllar önce GATA'da okuduğunu duymuştum. O'nu gördüğüm an çok güçlü bir sevinç akımı, tarifsiz bir mutluluk olup dolandı damarlarımda. Mahallemden ortaokul yıllarında büyük bir üzünçle ayrıldığında ben o üzüncün belki de kat ve kat fazlasını yıllarca ruhuma çarmıhlamıştım. Büyüyüp tabip ve komutan olan, seneler boyu gizli merakıma ve ara sıra bıçak gibi saplanan hasretime konu olmuş bir kızdı. Fakat kızın subay üniforması giymiş, yaşlanmış, eğitilmiş hali bir an için gözlerinde bir ışık belirse de ciddiyetini takınırak sordu: <b style="mso-bidi-font-weight: normal">"Asker! Rütben ve birliğin?"</b></span><span class="apple-converted-space"> <o:p></o:p></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="color:black;"><span class="apple-style-span"><b style="mso-bidi-font-weight: normal">"Tankçı çavuş Şahin, Antalya. 5. Kolordu Komutanlığı Ulaş Garnizonu Keşif Taburu 1. Bölük. Emredin komutanım!"<o:p></o:p></b></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="color:black;">K<span class="apple-style-span">arşımdaki tabip üsteğmenin gözleri yıllar önce tanıyıp sevdiğim küçük kızınkiyle kesinlikle aynı elaydı. Lâkin sanırım gülmeyi epeydir unutmuş bir soğukluktaydı. İsmimi, memleketimi söylemişken neden çekinip de konuşmamış, geçmiş masum ve güzel günlerin hatrına niçin bir şeyler anlatmamıştı, anlayamadım. Kesif bir düş kırıklığı duyumsadım. Emreden sorgusundan sonra, sayrılı bedenimin yanı sıra bilincim ve duygularım da yıkıktı..</span><span class="apple-converted-space"> </span><br /><br /><span class="apple-style-span">Yakınlığı, ilgiyi ve şevkati zaten belki pek fazla ummamıştım. Ama yok sayılmak, kendisini hiç tanımamışımcasına umursanmamak neyin yaptırımıydı?</span><span class="apple-converted-space"> <o:p></o:p></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="color:black;">E<span class="apple-style-span">lbette Hemingway'in Silahlara Veda'sındaki gibi bir romantizm ve yaşama direnci asla söz konusu olmasındı. Buna razıydım. Fakat böylesi bir red ve inkar bana çok ağırdı, bunu hak edecek ne yapmıştım?... 10 küsur yıl evvel sarılıp ağlaşarak vedalaştığımız kız, beni tanımamıştı. Varlığımı zerre umursamamıştı. Üstelik sır olmuş ve yaşlanmamla büyümemiş düşlerime karşın...<o:p></o:p></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="color:black;">Z<span class="apple-style-span">aman geçti. Artık fiziken iyileşmiştim. Fakat taburcu hattâ terhis olsam da aklım hep o soğuk hastane odasına mıhlıydı. Etrafında askerlerin nöbet tuttuğu hastaneyi çevreleyen o dikenli tellere; çocukluğumun sonlarından ilk gençliğime uzanmış ve o güne kadar tümden ölmemiş hayallerim takılı kaldı. Kurtaramadım...</span><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="color:black;"><span class="apple-style-span"><br /></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="color:black;"><span class="apple-style-span">23.06.2005 - Antalya</span></span></p></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-1944773799842608862010-08-01T00:54:00.000+03:002010-08-18T00:55:36.843+03:00YANILDIN<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRHnaJBStcyvW2pc38CUsOwBJsN_IbZ3o0stBHsr94EH1Ph7oG84Iq3-Qisf6sL0FkMAh_4_NRnBocWfuGt4okyqMMK3nJZhq4RglOwvv2ibWDnkpht4KriFqFaWsUNT7JSndQyORzadqt/s1600/monet-impression-soleil-levant.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRHnaJBStcyvW2pc38CUsOwBJsN_IbZ3o0stBHsr94EH1Ph7oG84Iq3-Qisf6sL0FkMAh_4_NRnBocWfuGt4okyqMMK3nJZhq4RglOwvv2ibWDnkpht4KriFqFaWsUNT7JSndQyORzadqt/s400/monet-impression-soleil-levant.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5500195515289504562" /></a><br /><p class="MsoNormal" style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanıldın...</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Bir sevdaya yahut başka arzulara mıhlanan yıllarının, seni yaşamın kıyısındaki görünmez bir zindana tıktığını anlayıp şaşırdın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Oysa parmaklıkları da gardiyanları da vardı bu görünmez zindanın. Sezdiğin fakat tanımlayamadığın... Yaşadın...</span></span></p> <p class="MsoBodyText"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">O seni gerçekten sevseydi genişleyebilecek miydi zindanın duvarları? Bir kâinatın sonsuzda birini zapteden hangi fatih en muzaffer olandı?</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanıldın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Tüm dünya senden farklı düşündüğü için değil; dünyaların düşünü, düşüncesini hafife aldığın için yanıldın.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Oysa tümden yok saymalıydın; söylenenleri, sıralanan budalaca engelleri. Yahut tek sözcüğünü atlamadan anlatılanları özümseyip; karşılıklarını sabırla, inançla devşirmeye çabalamalıydın... Seni hafife alarak yanılan </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Onlar”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> olurdu bu sayede.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Budalaca engellere takılarak, yaşamın gerçekliğine tapanları </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“haklı”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">, kendini </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“budala”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> kıldın izbe bir manastırda.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Karşında sırıtarak, maskaralığıyla kimliğini gizleyen iblise, maskesizliğindi seni </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“budala”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> kılan. Ve hiçbir iblisin, aslında ontolojik bir varlık olmadığını söyleyen düşünce, en ilerici olandı milyon yıllık inanışta... <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanıldın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Komik ve önemsiz yanılgılarından, farkında olmadan fukara mutluluklar yarattın bazı zaman... Örneğin; </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Monet’nin</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Güller’</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">i mi yoksa </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Günbatımı</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> mı daha özeldi bir türlü bulamadın. </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Monet</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">’</span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">nin</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Gülleri</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">’ni ve </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Günbatımı</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">’nı; bahçedeki güllerle ya da bir Akdeniz sahilini hüzne boyayan günün batışıyla karşılaştırdığın yalnızlıkların da oldu... Ve </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Monet </span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">ölü bir ressamken artık, sen de yaşayan bir yalnızlıktın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanıldın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Bildiklerinden, şaşmaz bir pusula yaratmaya çalıştın usanmadan. Yönsüzlüğün ya da durmaksızın bir çıkmaz sokaktan diğerine voltalaman elbet kaçınılmazdı. Yalnızca dışında değil, bedeninde de gezdirdiğin zindanınla yaşlandın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kaybolduğunu ya da yorulduğunu anlaman için hâla başka pusulalara gereksinim duyman, ne kadar tuhaf...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Shakespeare</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">, </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Deneyim, aptalların okuludur”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> demişti senden yarım bin yıl kadar önce... Sen o okuldan diplomasız mezun olan, kaç milyarıncı insandın? <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"> <span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanıldın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoBodyText"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Gerçek savaşta vuruşan taraflardan hiçbirine katılmaya cesaretin olmamıştı. Ve fakat sana ait olmayan savaşlarda, aylak orduların neferliğine usanmadın. İlkel ve barbar orduları küçümsemek değildi hatan. En dağınık, senin gibi en sadık neferlerinin bile yenilgiler için birbirlerinden habersiz talih birliğine girdiği saflarda yer alman; benliğini çürüttü. </span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Sen gevezelik ederken ölümle yaşamın insanı çıldırtan kardeşliği üzerine, saat tik takları sonsuzluğa deviniyordu seni aynı hiçlikte bırakıp. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Açlıktan sızlanırken yalnızca tıka basa tokluğun değil esrikliğindi seni yanıltan. Dini olmayan bir peygamberdin insanlar söylediklerine iman etmezken. Yanılgıların, yaşamı çok eksik etkiliyordu. <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanıldın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Her önemli yanılgınla yeniden doğarak... Öfkenden ağlarken yanılmaktan nefret ediyordun... </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Doğduğumuzda ağlarız, çünkü bu maskaralar sahnesine çıkarız”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> diyen tiradıyla sahneden geçen kaçıncı soytarıydı? Hangi çıldırtan gerçeği sana bırakmıştı </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Lear</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">’ın soytarısı?<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">İçindeki vandal tüm güzellikleri parçalıyordu. Oyundu her şey... Söken şafakları, saba makamındaki ezanı, senfonileri ve kuşların kanat sesini, bu oyunda ıskaladın.<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanıldın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Belleğin; </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Olan”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> dan </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Olmayana”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> arzuların gel – gidiyle kaynayan alevli bir okyanustu. Bu okyanus; kesinlikle ne sendin ne de tümüyle senin dışındaydı. Mülkiyet, şehvet ve şöhret; düşünsel dalgaların en yüksek doruklarındaydı. Dalgalar çekilirken kalan deniz yıldızların, istiridyelerin; suya erişseler de ölürlerdi. Kaynayan dalgalar, onları yaşatmaya uygun olmayan tutkulardandı. Kardeşçe bir bölüşüm, huzur ve vefa; sularında yaşayamazdı... Ne dalgalara hükmedebilirdin, ne de yıldızlar istiridyeler sana kalırdı bitmek bilmeyen çalkantıdan...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"> <span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoBodyText"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kim olduğunu ve kim olmadığını, asla gerçekten umursamadın... </span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Boş hayallerini saymazsak; </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Olmanın”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> ya da </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Olmamanın”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> o fersiz sınırlarını hiçbir zaman zorlamamıştın. Oysa </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Olmak ya da olmamak”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">tı </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Bütün mesele”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanıldın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">İçinde can çekişerek ölüyordu yaratı ve sanat. Zamansızlığı gerekçe gösterip bu korkunç ölümü sessizce onayladın. Zamanın bir parçasının da kendin olduğunu nedense kavrayamadın. Özünden çıkan o vandalın çelik parmakları sıkıverdiğinde gırtlağını, yaşamla arandaki eğreti köprünün altından çok sular akmıştı. Belleğinin okyanusundaki sulardan daha duru olmayan; </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Heraklit’in Irmağı</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">’ndan çağlayan sular bir gün, senin eğreti köprüyü de içine alıp, geride tek kişilik bir ada bıraktı... <o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanıldın...<o:p></o:p></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yanılgılarının yıkımının; senin dışındaki insanları tedirgin edebildiği kadar geçebilirdin tarih kitaplarına. Üç beş zavallıyla birlikte sadece seni tedirgin edebiliyorsa yanılgıların, bilmelisin ki en fazla üzerinde adın yazacak mermerden bir taşın dayanıklılığı kadar yanılmışsın... </span></span><o:p></o:p></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">(29 Kasım 2002, Kurtuluş - Ankara)</span></span></p>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-1928234170573007012010-07-30T11:00:00.000+03:002010-08-26T01:11:10.878+03:00GALİYEV VE SOSYALİST TURAN DÜŞÜ...<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmRcIj7W8IZDtvze4XrFrN2HFOYeSoHLjEVxilVPVV_vROXqmcGAkChjm7-9cvkVaUIRdyLqOcvYOpuxYMV63ueGFyq7he0a2UVQ3T2VziklDfJIr_5LF_0qxeJtRY93n_BOy9BvZ73v20/s1600/gali.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5499607556871306642" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 276px; CURSOR: hand; HEIGHT: 400px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmRcIj7W8IZDtvze4XrFrN2HFOYeSoHLjEVxilVPVV_vROXqmcGAkChjm7-9cvkVaUIRdyLqOcvYOpuxYMV63ueGFyq7he0a2UVQ3T2VziklDfJIr_5LF_0qxeJtRY93n_BOy9BvZ73v20/s400/gali.jpg" border="0" /></a><br /><br /><div align="justify"><strong><em>- Tarihte bu aşamadan sonrası,<br />ya barbarlık ya sosyalizm... (Rosa Luxemburg)</em></strong><br /><br /><br /><br /><br />28 Ocak 1940 tarihinde Türk Dünyası’nın en önemli düşünce ve siyaset önderlerinden birisi olan Mir Sayid Sultangaliyev, Lefort zindanında Stalin’in emriyle öldürüldü.<br /><br />Sovyetler Birliği tarafından 1923 yılından beri düşünceleri tarih kayıtlarından ve Tataristan – Başkurdistan başta olmak üzere tüm Türk toplumlarının şuurundan silinmeye çalışıldı. Fakat Mir Sayid Sultangaliyev, tarihin ispatladığı haklılığı ve olanca hümanizmiyle hâlen Attila İLHAN’ın söylediği gibi fikirleriyle Avrasya’da Dolaşan Hayalet’tir. Özgür, milli kimlikleri parçalanmamış ve sömürüsüz toplumlar kurmaya çalışmaktadır.<br /><br /><strong>Yaşamı</strong><br /><br />Yaşayıp ölmüş milyarlarca insan arasında pek çok azının sahip olabileceği, roman kahramanlarını kıskandıracak nitelikteki yaşam öyküsü, bugünkü Başkurdistan sınırları içindeki Sterlimak’ın Elimbetova köyünde 1892 yılında başlar. Aslen Kazan kökenli Volga Tatarları’ndandır.<br /><br />Geçimini sağlamak için aynı zamanda çiftçilik ve marangozluk yapan bir Rusça öğretmeni olan Haydargali Bey’in 9 evladından biridir. Çocukluk çağlarında Tatarca’nın yanı sıra ileri seviyede Rusça ve Türkçe öğrenir. Arapça’yı söker. Henüz 12 – 13 yaşlarında Çar aleyhtarı bildiriler çoğaltmaya başlar. İsmail Gasprinsky ve diğer Ceditçi aydınların Tercüman gazetesi sayesinde siyasete ilgisi bu dönemlerde doğar.<br /><br />Devlet bursuyla Kazan Öğretmen Enstitüsü’ne gider. Okulun ilk yıllarında, Rusya’nın kaotik siyasal atmosferinde sosyalist hareketle tanışır. Edebiyat ve Marxist teori üzerine derinlemesine bilgilenir. Öğrenciliğinde bir yandan Tolstoy başta olmak üzere devrin önemli Rus yazarlarının telifli çevirileriyle geçimini sağlarken bir yandan da Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partililerle (bilhassa daha sonra Bolşevik fraksiyon içinde sivrilecek isimlerle) temasa geçer.<br /><br />Üstün hitabet yeteneği, belagati, çalışkanlığı, yayınlanan edebi yazıları ve bilgi birikimiyle Kazanlı sosyalist genç aydınlar arasında ön plana çıkmaya başlar.<br /><br />Mezuniyetinin ardından öğretmenlik, gazetecilik, kütüphane memurluğu gibi işler yapar. Müslüman komünist öğretmenleri örgütler. 1915 – 1916 yılları arasında Bakü’de çalışır. Muhtemelen 1916 sonunda Komünist Parti’ye Bolşevik azınlık saflarında üye olur. </div><div align="justify"><br />Partiye üyeliğinden itibaren, Stalin tarafından tasfiyesine kadar yıldızı hızla yükselir. Çok önemli görevler alır. Bu görevleri korkusuz bir stratejist olarak başarıyla yerine getirir. Basmacılık hareketinin bastırılması, Tatar – Başkurt Müslüman alaylarının isyanının önlenmesi ile ve Kazan’ın Çek kuvvetleri – Beyaz Ordu komutanı Amiral Kolçak ittifakı tarafından kuşatıldığı zamanlarda gösterdiği direnişle iki kez dünya tarihini değiştirir.</div><div align="justify"><br />Zira Galiyev’in göğüs göğüse çarpışmalarda önderlik ettiği Müslüman Kızıl Ordu, Kolçak’ı, Çekler’i ve Basmacılar’ı durdurmasa kesinlikle Kremlin düşecektir, Lenin devrimi daha emekleyemeden bozguna uğrayacaktır. Fiilen askeri zaferler kazanılmasının yanı sıra Müslüman – Tatar Başkurt Askeri alaylarını çok kritik zamanlarda Beyazlar yanında isyan etmekten alıkoymasıyla, bu birlikleri hayati önemde bir tarafsızlığa sevk etmiştir.</div><div align="justify"><br />Beyazlar’ın Kazan’ı kuşatmasında kenti en son terk eden ve istirdat için ilk hücum edip kenti geri alan komutandır. Mollanur Vahidov’un öldürüldüğü bu savaştan sonra, Vahidov’un ölümüyle tüm Sovyetler coğrafyasında en önemli Müslüman Komunist lider konumuna yükselir. </div><div align="justify"><br />Ayrıca gerek kıtlıktan gerekse iç savaş nedeniyle üretimsizlikten kırılan Rusya’da açlıktan ölümlerin asgariye inmesi ve Kızılordu’nun lojistiği hususunda Tataristan – Başkurdistan’dan devrime yaşamsal önemde katkı sağlamıştır. </div><div align="justify"><br />Stalin’den, Troçki’den, Znodyev’den, Radek’ten, Bukharin’den hattâ Lenin’den; Türk milletlerinin otonomisi adına ve milli meselenin adaletli/özgürlükçü çözümlenmesi için, ileride hiçbiri tutulmayacak resmi “söz”ler alır. Fakat daha sonra, kriz atlatılıp, istibdatla iç savaş sonrası hakimiyet sağlanınca ne Türkler’e verilen bu sözler tutulur, ne de gerçek anlamda sosyalizmin inşasına çalışılır.</div><div align="justify"><br />Özel hayatında da siyasi yaşamındaki gibi sarsıntılar ve onulmaz ihanetler yaşar. Sosyalist bir bayan öğretmen olarak tanıyıp evlendiği ilk karısının kendisini aldattığını öğrenir. Karısının aşığı Oruciev adlı hekimi öldürür.</div><div align="justify"><br />NEP (Yeni Ekonomik Plan)’la devlet kapitalizmini benimseyen, açıkça Rus şovenizmi uygulamaya başlayan, despotizmini gün geçtikçe arttıran Sovyetler’de; Galiyev’in çekinceleri, eleştirileri ve tezlerindeki ısrarı bu savaşçı ideoloğun sonunu hazırlar. Özellikle Stalin tarafından süreç içerisinde etkinliği kırılmaya çabalanır.</div><div align="justify"><br />Yine de Mustafa Suphi’ye TKP’yi kurdurup, Yeni Dünya’yı çıkartır. Türkiye komünistleri ile irtibatını hep üst düzeyde tutar. Neriman Nerimanov’la Azerbeycan, Turar Rızkılov’la Türkistan coğrafyası üzerinde görüşlerini etkin kılar. Turancı komünist yoldaşlarıyla, hep sosyalist, birleşik Türk milletleri idealini aramıştır.<br /><br />Tasfiyesi süreci başlasa da 1920’de Lenin'in ısrarı ile ülkelere komünist aydın ve yönetici yetiştirmek için açılan ''Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi''nin (KUTV) rektörlüğü görevinde bulunur. II. Panrus/Doğu Milletleri Komünist Teşkilatı Kongresi'nde önerdiği İdil-Ural Cumhuriyeti önerisini, Mayıs 1920 yılında Komünist Partisi Merkez Komitesi'nde yineler, her iki teklifinde de red cevabı alır. Bu red ediliş üzerine Zeki Velidi Togan, Tursun Hocayev, Baytursunev gibi ileri gelenlerle Moskova'da toplantı yapar ve illegal bir teşkilat kurar. Kurdukları teşkilatın adı İttihat ve Terakki’dir. (Türkiye'deki ile karıştırılmamalı)</div><div align="justify"><br /></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify">Eylül ayında Komünist Enternasyonal tarafından Bakü'de yapılan I. Doğu Halkları Kurultayı'na Galiyev gönderilmez. Bu inanılmaz gelişme Komünist Partisi’nden kütlesel koğuşlara yol açar. </div><div align="justify"><br />1921 Aralık ayında Jizn Natsionel'nostel gazetesinde Rusların Türk ülkelerindeki zalim politikalarını eleştiren bir yazı yazar.</div><div align="justify"><br />1923 Nisan ayında yapılan Komünist Parti'nin 12. Kongresi'nde Stalin, Galiyev'i Ankara'nın casusu olmakla ve Basmacılar’la işbirliği yapmakla suçlar. Galiyev bu kongreden bir ay sonra tutuklanır. Komünist Parti'nin 14. Olağan Kongresi'nde partiden ihraç edilir. Mayıs 1923'te tutuklanır, 19 Haziran 1923'te serbest bırakılır. Türkiye'nin SSCB Büyükelçisi Muhtar Bey'in Türkiye davetini red eder. </div><div align="justify"><br />Bu yıllarda Uluslar Halk Komiserliği (NARKOMNATS) 2. Sekreteri (Stalin’den sonraki adam), Halk Komiserleri Konseyi (SOVNAR-KOM) üyesi, Devrim Komite Konseyi (REV-KOM) üyesi, Kazan Halk Komiseri(NAR-KOM), Müslüman Koleji yöneticisi, Doğu Komünist Örgütleri Merkez Büro üyesi, Doğu Halkları Komünist Üniversitesi(KUTV) Rektörü (Vietnam’da emperyalizme tarihi bir ders veren Ho Şi Minh bu üniversiteden Galiyev’in öğrencisidir), Müslüman Kızılordu Askeri Komite Başkanı (Genelkurmay Başkanı, Kızıl Ordu Askeri Komitesi Başkanı Troçki’nin yardımcısı) görevleri başta olmak üzere Türk ve Müslüman halklara ait yirmi yedi seksiyonun yöneticiliği görevini de yapıyordu.</div><div align="justify"><br />Ayrıca çeşitli aralıklarla toplam 2 aya yakın süreyle Milletler Komiserliği görevini Stalin’e vekaleten gerçekleştirmiş, bu göreviyle Lenin’den sonraki en yetkili Bolşevik Parti yöneticisi konumunda çalışmıştır.</div><div align="justify"><br />1925’de Hastalığının tedavisi için Kırım'a gider. Sosyalist Turan Federasyonu’na ilişkin çalışmalarını burada da sürdürür.</div><div align="justify"><br />1926 yılının sonbaharında uzun süre işsiz kaldıktan sonra Rusya Avcılık Cemiyeti'nin İdil-Ural Bölgesi Yetkili Temsilcisi olarak atanır. Burada OGPU'nun gizli ajanları tarafından yakın takibe alınır. Aslında bu kendisine Stalin’in bir tezgâhıdır. Galiyev’le temasa geçen tüm “Kızıl Turancılar”ı tespit edip imha etmek operasyonu artık başlamıştır.<br /><br />1927 Ocak ayında Stalin tarafından son kez çağırılır ve aralarında şiddetli bir tartışma olur. Stalin kendisine Pravda’da bir özeleştiri yayınlamasıyla partiye dönebileceğini ve tekrar devrimin yönetim kademesine yükselebileceğini anlatır. Galiyev ise görüşlerinde haklılığını yineler. </div><div align="justify"><br />1928 yılının 11 Aralık günü tutuklanır. Ailesi ise dağıtılır. Önce Stalin’in meşhur Eksi 13 Yasası uyarınca; aralarında Moskova, Lenin Gırad (Petrograd/Saint Petersburg), Bakü, Kazan, Kiev, Minsk gibi şehirlerin bulunduğu 13 kente girişleri yasaklanır. İkinci eşi Fatıma ile ailesini düşünerek cezaevindeyken boşanır.</div><div align="justify"><br />1930’da idam cezasına çarptırılır bu cezası Sibirya’nın da kuzeyindeki bir toplama kampında on yıl sürgüne çevrilir. 1931 Ocak ayının 31'inde Beyaz Deniz kıyısındaki buzdan cehennem, Solovki Kampı Manastırı'na sürülür.</div><div align="justify"><br />1934 yılında tüberküloz hastalığının şiddetlenmesi üzerine şartlı olarak Saratov şehrine Devlet Güvenlik Nezareti'ne gönderilir.</div><div align="justify"><br />1937 yılının tutuklanacağı 19 Mart ayına kadar eşi Fatıyma ile birkaç kez görüşür.19 Mart'ta tekrar tutuklanır, sorgulanır, işkencelerden geçirilir. Eşi Fatıyma yılın son aylarında evinden alınır ve kendisinden bir daha haber alınamaz. Oğlu Murat, Arça civarındaki Ruh Hastalıkları Hastanesi'ne götürülür ve bir daha buradan çıkamaz.</div><div align="justify"><br />1940 yılının 28 Ocak sabahında Lefort Hapishanesi'nde Stalin'in emri ile Lavrentiy Beriya tarafından katledilir. Ailesinin kalan üyeleri de Sovyet katilleri tarafından hunharca öldürülür. </div><div align="justify"><br />Son sözü KGB tutanaklarına göre “Yine de milletime güveniyorum” olmuştur.<br /><br /><strong>Görüşleri</strong><br /><br />Sınıflar savaşının yanı sıra, milletler ve kültürler çelişmesinin de insanlık tarihinde büyük bir rol oynadığını ve emperyalizmin en önemli vasıtası haline getirildiğini kavramıştı.<br /><br />Galiyev yeni dünya sömürü sisteminde az gelişmiş ülkelerin üretimlerini ve kimliklerini iğdiş etmek için kültür istilası ve ulusal değerleri çürütme operasyonlarının sistemli olarak kullanılacağını ifade etmekten geri durmadı. Ayrıca ne Rus ne sosyalist olabilen dayatmalarda ısrarcı olan ve Rus şovenizmi yönü ağırlık kazanan Bolşevik parti iktidarının özellikle Türkistan'daki kültür ve kimlik diktasına ömrünü ortaya koyarak direndi. </div><div align="justify"><br />Kendisi gibi "dünya devriminden" bahseden Troçki'den en temel ve uzlaşmaz farklılığı ise Troçki'nin büyük devrimi batı proleteryasından, Galiyev'in ise sömürülen milletlerin emekçi güçlerinden beklemesiydi. Zira Galiyev'e göre batılı (emperyalist) ülkelerin işçi sınıflarının çıkarları pek çok zaman tepesindeki burjuva iktidarlarla çakışmaktaydı. Dünyayı kana boyayarak az gelişmiş ülkelerin hammaddesini ve ucuz işgücünü sömüren batılı devletler, kendi işçi sınıfları rahat dursun diye görece rahat imkanlar sağlamakta, kirli ulufelerle emekçilerini susturmaktaydı....<br /><br />Türkçü’lüğü sosyalizme içkindi ve yöntemseldi. Bahsedilen Türkçülük emperyalizme karşı kimi zaman adı konmasa ya da “Müslüman” olarak konsa da mazlumluğa ve ortak paydaların enternasyonalist yöntemdeki faydalarına dayanıyordu. Bu Türk ya da Müslüman kimliği emekçi saflarda cepheleşmeyi ve diğer mazlum milletlerle bütünleşilmesi için onları da safa çekmek üzere kendilerine umut/kavgada büyük bir yoldaş kuvvet vaadetmek adına sağlam ve güçlü bir yapı sağlamak hedefindeydi. Amacı söylediğimiz gibi yeryüzü devrimiydi.<br /><br />Dilde, düşüncede, emekte işbirliği ve büyük bir uyum yaratacak Sosyalist Turan Federasyonu’nu kurmayı, bu coğrafyadaki yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sosyalist ekonomiyle kolektivite etmeyi düşledi.<br /><br />Endüstrileşmiş Kazan’ı ya da Bakü’yü, Kırgızistan’dan yahut Ufa’dan sadece hammadde olarak beslemeyip (Rus metropollerin diğer çevreleri sömürdüğü gibi sömürmeden), bilakis tarımcı coğrafyaları da aşamalı olarak proleterleştirmek gereğini görüyordu. Bölgesel ve kültürel ayrımcılıkla mücadele etmeden hakkaniyetli toplum yapısının mümkün olamayacağını savlıyordu.<br /><br />Ayrıca Galiyev özünde tam bir tarihsel özdekçiydi ve feodal/teokratik akımlarla ömrü boyunca fiilen (bazen savaş alanlarında ya da kentlerde gerilla mücadelesiyle) savaşmıştı.<br /><br />2. Dünya Savaşı’nın pek yakında patlayıp Sovyetler’in dünya burjuvazisi tarafından tarihten silineceğini ya da devlet kapitalizmiyle kendiliğinden bir çürüyüş neticesi sosyalist deneyimin er geç iflas edeceğini vurguluyordu.<br /><br />Hitler – Musolini – Franko faşizmi, Almanya – İtalya – İspanya paktıyla diğer burjuva devletlerle de karşı karşıya gelmese Galiyev’in dediği gibi 2. Dünya Savaşı ile Sovyetler gerçekten tarihe karışacaktı. Zira emperyalistler birbirine düşünce dahi Sovyetler; Stalingrad Savunması, Hitler’in yanlış askeri taktikleri vs. sebeplerle kıl payı ipten dönmüşlerdi.<br /><br />Fakat Galiyev’in askeri işgal olmazsa devlet kapitalizmi ve despotizm yüzünden yıkılışın kaçınılmazlığı yönündeki öngörüleri harfiyen gerçekleşti.<br /><br />Galiyev ekonomi – politik anlamında görüşleriyle Ernesto Che Guevera, talebesi Ho Şi Minh ve Türkiye’den Mahir Çayan gibi pek çok üçüncü dünyacı sosyaliste, yaşadıkları dönemde bunların önemli bir bölümünün kendisinden tek satır okumasına olanak bulunmamasına karşın kaynaklık etmekteydi.<br /><br />Galiyev’in yıllarca en üst düzeyde yönetici kademelerinde yer aldığı Bolşevik parti tarafından tehlikeli bulunan görüşleri, yazıları, eski gazetelerin toplanması gibi yöntemlerle tarihten silinmeye çalışılmıştır.<br /><br />Galiyevciler ise Sovyetler’in yıkılışına dek korkunç cadı avlarına, işkencelere, infazlara uğramışlardır.<br /><br />O ise Slovki’den Moskova hücrelerine, sürgün olduğu buzdan bozkırlardan işkence hanelere hep tutarlı, yiğit görüşleriyle gitmiş, sorgularında ve mahkemelerinde bir gün tarihsel haklılığının arşivlerden aydınlığa çıkarak mazlum milletlere ışık olacağı bilinciyle en önemli eserlerini cellatlarının tutanaklarına nakletmiştir.</div><div align="justify"><br /></div><div align="justify"> </div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"><strong>Sırat Köprüsü Notları ; </strong></div><div align="justify"><strong><br /></strong></div><div align="justify"> </div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify">Renad Muhammedi'nin meşşakatli bir araştırma ve çabayla kaleme aldığı müthiş belgesel/biyografik roman "Sırat Köprüsü"'nden alıntıyla yaşamından bazı ilginç detaylar aktaralım:</div><div align="justify"><br /></div><div align="justify"> </div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify">"Milli mesele" ile ilgili bir çalışmasından dönüşünde, memleketinden her geri gelişinde kendisinden hediye soran Stalin'e ve Kızılordu komutanı Troçki'ye sunduğu hediyelerin paket kağıtları açılınca bu iki lider irkilir. Ölümün kol gezdiği gerek kitlesel açlıktan gerek "milliyetçilik" suçlamasıyla çoluk - çocuk katledilern Tatar ve Türkmen coğrafyasından durum iyice anlaşılsın diye Galiyev devrim önderlerine iki meçhul insana ait kafa tası getirmiştir..</div><div align="justify"><br /></div><div align="justify"> </div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify">Kendisinin 2. evliliğinde nikah şahidi Stalin'dir. Bukharin'le lojman komşuluğu yaptığı, yıldızının parladığı çok mühim görevler üstlendiği bir dönemde devrim anısına az sayıda yaptırılan 10 adet işlemeli altın saat kendisine Stalin tarafından üstün başarıları nedeniyle hediye edilir. Ve tarihin detay bir trajedisi olarak bu saatlari Galiyev'den armağan alacak tüm diğer şahıslar da Bolşevikler tarafından zaman içinde infaz edilir..</div><div align="justify"><br /></div><div align="justify"> </div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify"></div><div align="justify">Ölümüne dek çok sıkıntı çekmesine neden olup veremle birlikte kendisini perişan edecek zatürüe hastalığına lenin'in cenaze günü yakalanır. Partiden kovulmuş bir Bolşevik olarak devlet töreninin yapıldığı alana alınmaz. Ama o korkunç Moskova ayazında ve karın altında önderini son yolculuğunda yalnız bırakmaz. bir köşeden, zamanında büyük desteğini gördüğü ve kendisine sosyalizm fikrini aşılayan lenin için göz yaşı döker. O gün ciğerleri tahrip olur.</div><div align="justify"><br /><strong>Ardılları<br /></strong><br />Galiyev, Mollanur Vahidov’un siyasi ardılı ve O’nun kuramlarının geliştiricisidir. Azerbeycan'da Neriman Nerimanov, Türkistan'da Turar Rızkılov, Türkiye'de Mustafa Suphi (kısacık ömürleri yettiğince) doğrudan Galiyev'in takipçileridir.<br /><br />Mustafa Suphi’ye TKP’yi kurduran, Kurtuluş Savaşı’nı destekleme görevi veren Galiyev’dir. Ne hazindir ki Ankara ile arasını bozmak istemeyen Moskova, Kurtuluş Savaşı’na katkısını hep Aralov ve diğer elçileri vasıtasıyla gerçekleştirmiş, Mustafa Suphi’yi hiçbir zaman gerçek anlamda benimsememiş ve etkinleştirmemiştir.<br /><br />Mustafa Suphi’nin öldürülmesinin ardından kendisi ile ilgili tek resmi yazıyı da Narkomnak'ın dergisi olan Jizn Nasyonal Hostey'in (milliyetlerin hayatı) 16 Temmuz 1921 tarihli 14 (112). sayısında "Mustafa Suphi Ego Rabota" başlığı altında Galiyev yazıp yayınlamıştır.<br /><br />Emperyalizme karşı mazlum milletlerin ittifakını savunan tüm sosyalist düşünürler Galiyev’in fikirsel ardılları olup Galiyev Türk yazınında ilk kez (arada kulaktan dolma pek çok bilginin de verildiği) Aclan SAYILGAN’ın “SSCB ve Sultan Galiyev” isimli kitabında işlenir (1965).<br /><br />Kemal TAHİR, İsmet BOZDAĞ’la yaptığı sohbetlerinde (kitap haline geldi) yine Galiyev hakkında ilginç şeyler söyler, konspirasyon döneminde TKP’li cezaevi arkadaşlarından Galiyev’e ilişkin duyduklarını paylaşır.<br /><br />Galiyev’i “Avrasya’da Dolaşan Hayalet” olarak kitlelere tanıtan ise Attila İLHAN’dır. Günümüzde Nihat GENÇ, Şener ÜŞÜMEZSOY, Nusret TÜRK, Hakan COŞKUNASLAN, Halit KAKINÇ, Erol KAYMAK ve Oğuz Şaban DUMAN gibi konuyu iyi etüt etmiş aydınlarımız bulunmaktadır.<br /><br />Sosyalist Yayınları’nın sahibi Hasan Basri GÜRSES, benim de yayın kurulunda bulunduğum ve düzensiz aralıklarla çıkan Bizim Yurdumuz dergisi Galiyevci görüşler konusunda önemli çalışmalara imza atmıştır. Hasan Basri GÜRSES’in oğlu Sabri GÜRSES, Galiyev’in tüm eserlerini Türkçe’ye çevirip İleri Yayınları’ndan basmıştır.<br /><br />Vaktiyle Hasan Basri GÜRSES, Hakan COŞKUNASLAN gibi aydınlarca çıkartılan ve Bülent ECEVİT tarafından desteklenen Ulusal Dergisi’nin kimi sayılarında da Galiyevci siyasete ilişkin sıkı incelemeler mevcuttur.<br /><br />Fakat birebir orjinal Galiyev yazılarını ilk kez yayınlayan Halit KAKINÇ ve Tataristan Yazarlar Birliği Başkanı olan, Kültür (eski) Bakanı Renad Muhammedi şahsen en minnettar olduğum Galiyevciler’dir.<br /><br />Renad Muhammedi’nin inanılmaz bir belgesel biyografik roman olarak Türk Dünyası Yayınları’ndan Türkçesi çıkan Sırat Köprüsü, onlarca yıl süren bir araştırma sonucu tümüyle tarihi belgelerden ve tanıklıklardan yola çıkarak hazırlanmış, edebi yönü de çok kuvvetli bir başyapıttır.<br /><br /><a href="http://www.kitapstore.com/goster/kisi.asp?CAS=37038&SID=128181736989">Alexandre A. Benningsen</a> ve <a href="http://www.kitapstore.com/goster/kisi.asp?CAS=37776&SID=128181736989">C. L. Quelquejay</a>’ın yazdıkları Üçüncü Dünyacı Devrimin Babası Sultan Galiyev’i ve yine Benningsen’in Sultan Galiyev ve Sovyetler Birliği’nde Milli Komunizm isimli kitapları mutlaka ilgililere öneriyor, Galiyev’i rahmetli Attila İlhan’ın dizeleriyle anıyorum:<br />“bana bir şimşek çak<br />ortalık fena karanlık<br />yüreğim örtülüyor<br />ağır bir dalgınlığa genişliyorum<br />durmadan değişen o mevsimde<br />dağlarda kalın<br />omuz omuza bulutlar<br />çok fena kalabalık<br />ellerim çıplak<br />bana bir şimşek çak<br />kötü bir tuzaktayım<br />bilmem ne yapsak<br />aklımda fikrimde onlar<br />yaşlı ve genç<br />erkek ve kadın<br />korkularıma tutsak<br /><br />bana bir şimşek çak<br />içim içime sığmıyor artık<br />vahim bir çağrışımdan<br />daha vahimine atlamaktayım<br />bana bir şimşek çak<br />belki fena halde<br />yanılmaktayım<br />o ince kız çocuğu<br />gün doğmadan her sabah<br />bir hapisaneden bir nezarethaneye<br />kelepçeli götürülüyor<br />dudakları titrek<br />gözlerinde buğu<br />bilmem ki nasıl anlatayım<br />bağışlanmaz suçu dünyayı sevmek<br />bir de o<br />adını bile bilmediği<br />kıvırcık saçlı'devrimci'öğrenciyi<br />fakülte kapısında vurulmuş<br />yağmurun altında<br />çıplak<br />bana bir şimşek çak<br />çok yanlış anlaşılmaktayım<br /><br />hesabım yanlış bir mahkemede görülüyor<br />içimdeki zemberek<br />boşandı boşanacak<br />yaşamak mı gerek<br />yoksa unutmak mı<br />şaşırmaktayım<br />galiyef yoldaş ne olacak<br />galiyef yoldaş sibirya sürgünü<br />sanki yalın bir bıçak<br />kayarak<br />bir kırlangıç hızıyla<br />bulutların arasından<br />karanlığın böğrüne saplanacak<br /><br />galiyef yoldaş ne olacak<br />galiyef yoldaş sibirya sürgünü<br />elinde bir mektup eski yazıyla<br />artık yüzünü bile unuttuğu<br />karısından<br />burnunda sadece kokusu var<br />ilkbahar kadar müşfik<br />sonbahar kadar yumuşak<br />galiyef yoldaş ne olacak<br />avrasyada hala mazlumların uğultusu<br />kısa bozkır atlarının nallarından<br />gizli kıvılcımlar ki etrafa saçılıyor<br />azadlık mermileridir<br />çekirdekleri çelik<br />cehennem gibi sıcak<br /><br />bana bir şimşek çak<br />sala veriliyor görünmez minarelerden<br />İzmir de istirdat ı yaşamaktayım<br />bir yangın soluğu sokak içlerinden<br />kordonboyunda muzaffer atlılar<br />fahrettin paşanın süvarisi<br />bana bir şimşek çak<br />yolumu aydınlatacak<br />gazi'nin gözlerinden<br />mavi bir şimşek<br />kuva-yı milliye mavisi<br />aynı emaneti taşımaktayım<br />'hürriyet ve istiklal benim karakterimdir'<br />çünkü hain sinsi ve korkak<br />aynı düşmana karşı<br />savaşmaktayım “</div><div align="justify"></div><div align="justify">(28.01.2008'de ölümünün 68. yıldönümü anısına yazılmıştır.)</div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-15769307511925058572010-07-25T23:36:00.001+03:002010-09-11T02:39:55.317+03:00YOKLUĞUN<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHZCBt-v8vfO0orm-oBsKsdPMHxSvG5otlxIkW_bIhb76rUpMiLZ6disNl3ERfmqT5CQObteLOY4zI43dEbKTHeCFavYVSIIyyimjiENVGyotPqsOreTFGNCOjWL4e55ggYkTHm6oU5rlw/s1600/old+boat.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHZCBt-v8vfO0orm-oBsKsdPMHxSvG5otlxIkW_bIhb76rUpMiLZ6disNl3ERfmqT5CQObteLOY4zI43dEbKTHeCFavYVSIIyyimjiENVGyotPqsOreTFGNCOjWL4e55ggYkTHm6oU5rlw/s400/old+boat.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5497945678382744562" /></a><br /><div><span class="Apple-style-span" style="line-height: 18px; "><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yokluğun, varlığının bakiyesi. Ömrümü talan eden..<br />Yokluğun, geçmişin patinajında debelenen bugünüm. Yarınımı yalan eden..<br /><br />Yokluğuna alışmak gensoru önergesiyle hükümet düşürmek kadar olası. Sadece teorik olarak mümkün. </span></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="line-height: 18px; "><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br />Yokluğun; hiçbir romana konsantre olamamak, en ahmak ağlatan filmlere bakıp bakıp bir bok anlamamak gülüm.. Elalem beyaz perdede düşlere, artizlere dalarken yokluğunda misal sinema salonunda dahi akla gelen Necip Fazıl'dan "perdeler hep perdeler"..<br /><br />Yokluğun; Haydn'in Yaradılış Oratoryusu ile Neşe Karaböcek'in eski plaklarındaki nezleli sesine aynı netlikte ruhu nişangâh koyup infazlar edilmek.</span></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="line-height: 18px; "><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br />Yokluğun; mahmur sabahlar, merhamet bilmez geceler boyu tüm damarlarımın içinde zerrecik tesirli infilâklar hissedip kimseye çaktırmadan mütemadiyen ölmek.. (Ki geceler başlı başına bir "yokluğun" hâlidir..)<br /><br />Yokluğun tarihin en trajik fıkrası. Bi Alman bi Fransız bi İngiliz. Nasıl doğramışlar bileklerini. Nasıl gülmüşüz senle ikimiz..</span></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="line-height: 18px; "><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="line-height: 18px; "><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yokluğun; "doğamayasıca" kılar ikimizden birini. Farz edersek ki hata değil şimdiki ayrılık..</span></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="line-height: 18px; "><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ne senin anan baban Katolik ne benimkiler. Birer kürtajlık meseleymişiz.. Yahut en korkunç hataymış bize sebep sevişmeler.<br /><br />Yokluğun, ebedi mahpushane. Alın kemiğimle başlayan, her yere taşınan duvar allahım duvar.<br />Yokluğunun repertuvarında tarihin tüm mutsuzlukları var..</span></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="line-height: 18px; "><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="line-height: 18px; "><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">(2002 - Kadıköy)</span></span></span></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-23581034298136208242010-07-25T22:32:00.001+03:002010-07-25T23:53:08.872+03:00BÜYÜMEYEN<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuXuBXbp7Ky3genqohPuFjukqVuvUR9HmThAGTgDEPVFmkmJx1P3QhgPeCN7SI6M6p6t-JfsM38Rrs-f2h2fcJYzxLXvn6TMcIjjuuzE8btDuV6knyymrCH_gXuH3-CcMRjTkFz-awoA5P/s1600/kyiv11_big.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 233px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuXuBXbp7Ky3genqohPuFjukqVuvUR9HmThAGTgDEPVFmkmJx1P3QhgPeCN7SI6M6p6t-JfsM38Rrs-f2h2fcJYzxLXvn6TMcIjjuuzE8btDuV6knyymrCH_gXuH3-CcMRjTkFz-awoA5P/s400/kyiv11_big.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5497931111502876594" /></a><br /><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><br /></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Sabahların uykusuzluğu kötü</span></span><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Akşamların yalnızlığı</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Özlemler artık can yakmıyor</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Yoksa bu mu en acısı..</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Eski sevgililer evlenmiş</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">En cadısı halâ bekâr</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Hepsine ve kendime</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">İnatçı umutlar, mutluluklar..</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Otobüsler, tren garları</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Pelerin gibi uçuşan suratlar</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Hangi şehre gitsem kaç mevsim </span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Beni taşıyıp savursalar</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Şaşkının biriyim</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Denizlerine vurulduğum gemiler</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Hep korktuğum tayyareler</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Götürseler kalabilen her şeyi</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Aynı yerde doğmuşum</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Aklımda çocukluğum</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Yarınsız sevilen zamanlar...</span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><br /></span></span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">(2005/İstanbul - Kiev)</span></span></div><div><br /></div></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-81765145544953414852010-05-17T03:16:00.000+03:002010-07-25T23:54:04.595+03:00TEŞEKKÜRLER ŞAMPİYON<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUBppkeOjiMxJxyuvlqFLFkACH0ZXFl3MVoW2KmUA3xibOUm-AA-sbWDJy5KE77X1R5Gu9Lww5EE7byqdMrN8RcO6y1E5cGrooB5X01DTC-6KdstxBstV-DsfXGBRPrPVfNn8Uxcpmii3z/s1600/Bursa-spor-timsah.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5472026483816615170" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 360px; CURSOR: hand; HEIGHT: 333px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUBppkeOjiMxJxyuvlqFLFkACH0ZXFl3MVoW2KmUA3xibOUm-AA-sbWDJy5KE77X1R5Gu9Lww5EE7byqdMrN8RcO6y1E5cGrooB5X01DTC-6KdstxBstV-DsfXGBRPrPVfNn8Uxcpmii3z/s400/Bursa-spor-timsah.jpg" border="0" /></a> <p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bursaspor Türkiye Turkcell Süper Ligi 2009 – 2010 Futbol Sezonu şampiyonu oldu…</span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"></span></span></o:p></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Üstelik Türk Futbol Tarihi’nin takımına lig şampiyonluğu yaşatan en genç teknik direktörüyle. Dahası “</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Türkiye Kupası finalinde Fener’i danışıklı yendiler, ligin son maçında yenilip Fener’i şampiyon edecekler”</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> denen Trabzonspor’un çirkin şayialara son vermek üzere yiğitçe mücadele ederek aldığı puan sayesinde. O Trabzonspor ki on yıllarca</span></span><span style="font-size:0;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Anadolu’nun futboldaki yüz akı olmuş bu sezonun son maçında da büyük menfaatlere bedelli hesapları bozmuştur..</span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"></span></span></o:p></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bugün Bursaspor, bir düşü gerçeğe dönüştürmüştür. Antalyasporum’a sevgimi ve umutlarımı arttırmıştır. </span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"></span></span></o:p></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Türk Futbolu’nda milyarlarca Dolar’ın dönmediği, türlü sponsor ve şirketlerin cirit atmadığı dönemde Galatasaray sevdama koşut bir çocukluk hayâlim vardı. Antalyaspor’un “1. kümede” şampiyon olması…</span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"></span></span></o:p></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Galatasaray’ın Avrupa’da yıldızlar topluluğu takımları devirip kupa kaldırdığını görmeyi Allah nasip etti. Umarım bir gün "Antalyaspor’un şampiyonluğuna sevinmek" rüyam da gerçek olur...</span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"></span></span></o:p></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bursaspor bugün benim için, bahsettiğim özlemin Türkiye’nin başka bir güzel şehrinde hayat bulmasıdır. Tüm Anadolu’da milyonların kalbinin birlikte attığı yer şu an için Bursa’dır… </span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Osmanlı Payitahtı'ndan çıkan camiaların Türk futbolunda devam eden egemenliğini kırmak katışıksız bir sportif zafer olarak anlaşılmalı... Vaktiyle Trabzonspor efsanesinin önde gelen isimlerinden biri mazideki ilk Trabzon şampiyonluğundan bahsederken, </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">"Hindistan'daki Kast Sistemi'ni kaldırmaktan daha güç bir iş başarmıştık"</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> demişti. Özkan SÜMER miydi, Ahmet Suat ÖZYAZICI mı anımsayan beri gelsin... Bakmayın eski bir röportajda duyulmuş bu sözlerin sahibinin şimdi hatırlanamadığına... Yazık ki benzetmedeki isabet uzun senelerdir değişmemiştir.</span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Zira Trabzonspor'un geçmişteki, Bursaspor'un şimdiki başarıları; servete karşı akılla hemhal olan emeğin üstünlüğüdür. Eşitsiz olanaklar savaşında, "yoksun" olan tarafın "kudretli" olan tarafları yenmesidir... Maddiyata, transfere, tesise, prime, üne, kalemşöre olan yoksunluk ruhla, yetenekle, inanmışlıkla, daha fazla çalışmakla ve zekâyla kapatılarak böyle sonuçlara erişilir.. Böylesi manzaralar için işçisinden, esnafına, beyaz yakalısından, aydınına bir kentin çoluk çocuk, kadınıyla erkeğiyle hedefe varma uğraşında yürek birliği etmesi gereklidir.</span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bursa merkezinde ben bunları yazarken henüz bir kaç saattir Heykel'den Çekirge'ye, Çarşı'dan Teleferik'e kadar her yerde şampiyonluk, onurlu coşkun bir sevinç üleşimi olarak kutlanıyor. Bursa'nın tüm ilçe ve beldelerinde de aynı bayram havasının estiğinden, halkın sokaklarda haklı şenliklere başladığından eminim. Mutluluk, memnuniyet ve gurur dalga dalga Bursa'dan tüm Anadolu'ya yayılıyor...</span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"></span></span></o:p></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Gelin görün ki futbol tutkunu Anadolu insanının çoğunluğunda geçmişten bugüne, sayısız nedene bağlı kronik bir kompleks mevcut. Doğduğu, doyduğu, sevdiği; ailesine ve anılarına meskenlik eden şehrin takımına “sempati duyan" lakin elin İstanbul'undan bir “hayırsıza” vurgun adam, bir şekilde öz topraklarından çıkmış takımına yeterince destek değil... <o:p></o:p></span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"></span></span></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Çakal menajerleri zengin eden, nice asalaklar besleyen İstanbullu büyük kulüplerimize duyduğumuz sevgi – ilgi, Bursaspor’un şu yaptığından sonra daha mı sual olunmasın? Elbette futbol, en tabana yayılmış bu spora meraklı yurttaşımızda önemli yer sahibidir. Kimileri için sosyalleşebilmek illa ki "güçlü" takım tutmayı gerektirir. "Gönülde yatan aslan" ne kadar uzak diyarlardansa da çocukluk yadigarıdır, benimsenen renklere bağlılık mezara dek gidecektir... Sözüm yok. Cim Bom’a, Fener’e, Beşiktaş’a aşkımız bir çırpıda çöpe atılmaz, atılmasın.<o:p></o:p></span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"></span></span></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Fakat Bursaspor hatrına, hep beraber alkışı ve övgüyü artık asıl hak edene takdim edelim…<o:p></o:p></span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">K</span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">okainman ya da şöhret sarhoşu yabancı teknik patronların aldığının belki de beşte birine razı, inançla, çabayla takımı çalıştıran genç bir hocamızın nelere kadir olduğunu işte bugün Bursaspor gösterdi. Ertuğrul’un soyadı gibi “Sağlam” bir karakteri olduğu, atlatılan tüm badirelere rağmen gelen şampiyonlukla tescillendi. Ertuğrul SAĞLAM, Bursaspor'u adım adım şampiyonluğa yürütürken geldiği yeri, konumunu asla unutmadı. Dikkatini ve sportmenliğini hiçbir zaman bir kenara bırakmadı.<o:p></o:p></span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"></span></span></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bursaspor, mütevazi imkanlarını akılcı kullanan ve camiasıyla bütünleşen bir yönetimin, oluşturulacak doğru bir ekip sayesinde, çiftliğe dönmüş "İstanbul Devleri"nin hem sahada hem zorlu maratonun sonunda dize getirilebileceğini cümle aleme belletti..<o:p></o:p></span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">T</span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">akımı alt sıralarda oynadığı zamanlarda, bugünlerin gizli hayali ile deplasmanlara koşan, teslim olmayan, maddi – manevi varını yoğunu imeceye sokan, hiçbir rakip karşısında hiçbir ortamda zerre eziklik hissetmeyen ve asaletle isyanı birleştirebilen büyük taraftarın en görkemli başarıları yaşayabileceğini kanıtladı Bursaspor.. (Bu coşkulu taraftarın Diyarbakırspor Maçı'nda yaptığı terbiyesizlik/kışkırtıcılık paradigmalar iflas ettiren şampiyonluk hatrına ve bir daha yapılmaması kaydıyla ne olur unutulsun..)<o:p></o:p></span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">B</span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">en bugün Antalyasporum’u daha çok seviyorum. Konyasporlu, Karşıyakalı, Gaziantepsporlu, Vansporlu taraftar da Bursaspor sayesinde kentinin takımını daha fazla sevmeli.. Camiası için özeleştiride bulunabilmek ve inisiyatif yüklenebilmek adına tıpkı Bursa taraftarı gibi önce kendi gövdesini ve beynini ortaya koyabilmeli..<o:p></o:p></span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bari bundan sonra m</span></span><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">emleketimizin cefakar ve yalnız takımlarına asıl yemeğin yanındaki garnitür muamelesi yapılmasın. Medyayı, parayı, spekülasyon imkânlarını elinde bulunduran ve dışarıda yıllardır varlık gösteremeyen kulüpleri yöneten ey ensesi kalınlar... Fareli Köyün Kavalcıları.. Artık kendinizi bulunmaz Hint kumaşı sanmayın! “Büyük Adam” olmadığınızın farkındayız. İşte bir kez daha rütbeleriniz söküldü.. Köklerine yabancılaşarak fanatizmleri yüzünden hipnotize olmuş fareler gibi ardınıza takılanlar hâlen var... Ve fakat size gerçekten meydan okuyanların sayısı artıyor. Bugün Trabzonspor'un yanına Bursaspor eklendi...</span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Yarın Eskişehirspor, er geç Antalyaspor ya da diğerleri neden o kürsüde kıvançla yer almasın? </span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-style-span"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></p>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-38573443607757711092010-05-15T23:14:00.001+03:002010-08-26T01:11:10.879+03:00KRAL VE BEN..<div><br /></div><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjudj1RmtJp8Vvw1sH_R0_IJi3PpPj-Y1JhtJX7lGc8DIkdMSzLCk8Xl8DuHpWQ2wweoH8afJyqOse5ZMSQTpYNAWG-ljKW_kbC7B_AEQ3xDCqUTO2EDurZHNj2hx4g7URg7ky2hA39juJW/s1600/kral.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjudj1RmtJp8Vvw1sH_R0_IJi3PpPj-Y1JhtJX7lGc8DIkdMSzLCk8Xl8DuHpWQ2wweoH8afJyqOse5ZMSQTpYNAWG-ljKW_kbC7B_AEQ3xDCqUTO2EDurZHNj2hx4g7URg7ky2hA39juJW/s320/kral.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5471672076935560898" /></a><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Metin OKTAY’ı her anımsadığımda rahmetli dedemi hatırlarım. Doğduğumda beni sarı – kırmızı bir bayrakla kundaklayan, çocukluğum ve ilk gençliğim boyunca Kral Metin efsanesini yarı masalsı bir anlatıyla gönlüme kazıyan adamı...</span></span></div><div><div><div><div><div><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"> </p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yedi – sekiz yaşlarımdaydım. Profesyonel Galatasaray taraftarlığına adım attığım yıllar. 1985 –1986 futbol sezonu sürüyor. Akranım oğlanlar Muzaffer İzgü’nün Ökkeş serisini, kız çocukları ise Ayşegül kitaplarını okurken ben sadece Galatasaray’la ilgili gazete haberlerini heceliyor, cikletten çıkan futbolcu resimleri biriktiriyorum. Dedemden Metin OKTAY’ın emsalsiz golcülüğüne ve insanlığına ilişkin hatıralar dinliyorum.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">13 senedir şampiyon olamamışız. Yaşımla kıyaslanınca korkunç bir hasret. Futbola en az benim kadar ilgi duyan tüm tanıdıklarım benden yaşça epey büyük. Fenerli, Beşiktaşlı akrabalar, abiler, amcalar benimle dalga geçiyor, Galatasaraylılar ise yorumlarımı dinleyip, o azimli mikro fanatik hâlimden hoşnut bol bol gazoz, horoz şekeri falan ısmarlıyor. Daha uzun yıllar şampiyonluk göremeyeceğimi anlatıp beni öfkelendiren bir sürü rakip taraftarı dün gibi hatırlıyorum.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Dedem </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Aldırma oğlum</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">” diyor, </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Bu yıl Allah’ın izniyle şampiyonuz!”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">. Fakat Allah o yıl da izin vermiyor. Cim Bom’un sezon boyu yenilmemesine ve pek az gol yemesine karşın, iki mağlubiyeti olan Beşiktaş averajla şampiyon oluyor. Metin – Ali – Feyyaz üçlüsü henüz Kara Kartallar’ın efsanevi ileri ucu olamamış. Ali şimdilik sağ bek oynuyor. Lakin adını Halit KIVANÇ’ın babasını ikna etmesi sayesinde Kral Metin’den alan Metin TEKİN sürati ve golleriyle Beşiktaş’ı şampiyonluğa götürmüş. Metin’in Sarı Fırtına olup esmeye başladığı yıllar.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Sezon bitiminde rahmetli dedem </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Metin OKTAY’ın çeyreği edecek santraforumuz olsa şampiyonduk oğlum, seneye inşallah”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> diyor. Beni, çıplak gözle izlediği Kral Metin’in müthiş gollerini anlatarak teselli ediyor. </span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kral Metin’i seyredebilmiş tüm tanıdıklar, takımlarına duydukları kaygı ve Kral’a duydukları özlemle hemen her Galatasaray sohbetinde hâlen O’ndan bahsediyor. Ankaragücü’ne ceza yayı üstünde sırtı kaleye dönükken topuğuyla topu geriye aşırıp, dönerek çaktığı inanılmaz gol maçın tanıklarınca anlatılıyor. 10 Haziran 1959’da, Beylerbeyi’nde bahriyeli olarak askerlik yaparken tarihi golü Kadıköy’de izleyebilmiş dedemin biraderi, Fener ağlarını yırtan füzeyi nefis bir betimlemeyle yavru aslanlara aktarıyor. Metin’in uçarak attığı kafa golleri, meşhur voleleri/makas voleleri, her iki ayağına hakimiyeti, göğüs “istopu”yla yumuşatıp üç direğin arasına bombaladığı şutları efsunlu bir söylence olmuş geçen 20 küsur yıla karşın konuşuluyor.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kral Metin’i statta izlemiş hattâ radyodan canlı olarak maçını dinlemiş üst kuşak Cim Bomlular gizli bir övünçle bu ayrıcalıklarını her fırsatta dile getiriyorlar. Lâkin sonuç ortada. Şampiyon Beşiktaş’tan az gol yemişiz buna karşın yeterince gol atamadığımızdan ligi ikinci bitirmişiz. Fener’in Selçuk YULA’sı golleri sıralıyor. Bizim ise neredeyse Metin’den beri büyük bir golcümüz olmamış.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Video çılgınlığı yeni yeni yayılmaya başlamış. TRT’de Metin OKTAY’la ilgili şarkılı, gollü bir klip denk getirip sevinçle betamax kasede çekiyor, Beşiktaşlılar şampiyonluk kutlarken günlerce o üç beş dakikalık müzikli Metin OKTAY görüntülerini seyrediyorum. Başka şey izlemek isteyen aile fertlerine uzun süre azap çektiriyorum. Tabi bu klibin teknolojik/maddi koşullar gereği dandik oluşunu o vakitler ne algılıyor ne umursuyorum. Şimdi bile kimi zaman aynı görüntüleri saygı ve coşkuyla izlerim. Kaldı ki o dönemde elimde olsa Metin OKTAY’ın bazı eski maçlarından kifayetsiz bir kolaj olan bu TRT klibine Oscar verir, “Korkma Sönmez”den önce her gece televizyon kapanmadan evvel TRT’de bu klibi yayınlatırdım.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Gündüz oynanmakta olan maçların tek kanal TRT’de beleşe ve iki – üç kameradan yayınlandığı, her golden sonra alâkalı alâkasız insanların sahaya doluştuğu, Levent ÖZÇELİK’in golü atan ya da yiyenle </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">canlı yayında</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> röportaj yaptığı, sakatlanıp da yerde kıvranan futbolcuya Öztürk PEKİN’in saha kenarında derhal mikrofon uzattığı ve tüm bunların normal sanıldığı bir dönem...</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Televole maymunluklarına 8 – 10 yıl kadar daha var. Şimdilik futbolcular "korsan", "yeni çeri", "boksör" vs. kostümleriyle gerzekçe fotoğraflar çektirerek spor magazin sayfalarında akla ziyan mülakatlarla ve görüntülerle yer alıyorlar. Memlekette ve basında ayyuka çıkan seviyesizlik, Özalizmle kol kola ilerliyor. Ve başta dedem olmak üzere Galatasaraylı tüm büyüklerim sürekli aynı teraneyi tekrarlıyor. </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Kral Metin gibi golcü ve beyefendi adam gerek Gassaray’a” </span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">ya da </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Çilli Mehmet fena değildi lakin yıllarca kazma Gökmen (ÖZDENAK) dert sahibi etti ve halâ gelmedi Metin gibisi” </span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">diye.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Zira Kral Metin’in takımı şampiyonluğa taşıyıp gol kralı olarak futbolu bıraktığı 1968 – 1969 sezonu Gökmen Galatasaray kadrosuna girmiş. Metin’in “veliahtı” olduğundan bahsedilmiş. 1970 – 1971, 1971 – 1972 ve 1972 – 1973’ün Brian Birch’li şampiyonluklarına golleriyle katkı koymuş. 1980 – 1981 sezonuna kadar da forma giymiş. Fakat anlatılanlara göre bu adam Metin’in veliahtı olabilecek yetenek, estetik ve karizmadan çok uzakmış. Zaten gol ortalaması Metin’le kıyaslandığında son derece düşükmüş. Üstelik vaktiyle Gökmen’in yan yana oynadığı Çilli Mehmet (ÖZGÜL) de Metin’in yerini dolduramadığı gibi Gökmen’den sonraki jenerasyonun golcüleri Tarık HOÇİÇ, ilk Almancı Erdal KESER, golleri yerine gece hayatı ve disiplinsizliğiyle konuşulan fiyasko transfer Ayhan AKBİN ve hepsinin en yeteneklisi olmasına karşın sadece 1984 – 1985 sezonunda forma giyebilen Rudiger ABRAMCZİK de Kralsız geçen yıllarda takımı şampiyon yapacak golleri atamamışlar. Şampiyonluk çok uzun süredir yok…</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mamafih Metin OKTAY gazetelerde ve TRT’de ara sıra beyefendi bir futbol bilgesi olarak çıkıp bizleri rahatlatıyor. Son derece nazik ve sağduyulu olarak taraftar ahlâkından, ezeli rekabetin mazideki nefis dostluk tablolarından, Galatasaraylılık ruhundan bahsediyor. </span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Aile efradının görmüş geçirmiş Galatasaraylılar’ı Kral Metin ne zaman yazsa ya da konuşsa, Kral’ın en sıradan cümlelerine bile büyük ehemmiyet veriyorlar. O ki jübilesinde Galatasaraylı ve Fenerbahçeli futbolcuları, maçı izleyen taraftarları hattâ spikeri ağlatabilmiş kişilikte, kariyeri benzersiz bir fenomen. O ki statlarda rezil küfür korolarının, menfaat çetelerinin olmadığı, rakip taraftarın yan yana maç izlediği, derbi öncesi Fenerliler’in Baba Hakkı’nın, Beşiktaşlılar’ın Gündüz KILIÇ’ın elini öperek maça başladıkları temiz bir mazide parlamış bir futbol yıldızıdır…</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kral Metin’in Damlacık Spor’da futbola başladığı 1951’de, Türk futbolseveri Milli takımın hak etmesine karşın bir sene önce parasızlıktan gidemediği Dünya Kupası finallerinin burukluğunu yaşamaktadır. Milli futbolcuların prim olarak “jip” istediği yılların çok öncesi.. Mezbelelik çamur deryası sahalarda, tahta tabanlı kramponlarla bir futbol ilahının doğduğu, Metin adındaki bu Kral’ın bale zarafetinde hareketleri futbolumuza bir nakkaş gibi işlediği anlatılır.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yazık ki TRT arşivinin sınırlı görüntüleri ayrıca hayranları tarafından tevatür olamayacak kadar gerçekçi anlatıla gelen yüzlerce golüne ve eşsiz stiline ilişkin izlenceler dışında Metin’in futboluna dair bugün elimizdeki somut tek şey istatistiklerdir. 608 kayıtlı gol, 1 İzmir Şampiyonluğu ve Galatasaray ile yaşanmış 10 şampiyonluk. Bazı defans futbolcularının “Kemik kıran”, “Top geçer adam geçmez”, “kasap”, “cellat” gibi lakaplar aldığı, çamurlu, karlı tarlamsı top sahalarında ulaşılmış 10 gol krallığı... 40 milli maçta 17 gol..</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kral Metin’in 1962 – 1963 sezonunda tutturduğu maç başına 1.6’lık gol ortalaması rekoru henüz kırılamadı. 1959 –1960 ve 1960 –1961 sezonlarında da 1.5’e yakın gol ortalamasıyla oynadı. Yani bir maç tek, diğer maç muhakkak 2 gol atan bir santrafor düşünün... Es kaza bir hafta boş geçse öteki hafta üç tane çakıveren büyük golcüyü hayâl edin. Kral Metin’in 26 maçta attığı 38 gollük rekoru Tanju ÇOLAK tarafından 38 maçta 39 gol atılarak yıllar sonra güya “kırıldı” deseler de ben öyle saymam. (Büyük Yusuf’un Tanju’ya ikramı meşhur şaibeli golü hatırladıkça bazı istatistiklerin yalandan ibaretliğini anlar, sadece gönül çeteleme kazılı olan skorlara itibar ederim.)</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kaldı ki golleri, şutları, ödülleri yanı sıra Metin’in insanlığı da dillere destandır. Tribünlerde münferit bir iki serseri eşi Oya’nın adını bağırınca gizlice gözyaşı döktüğü ama daha hırsla oynadığı, uzun yıllar boyunca yalnızca bir kırmızı kart görecek kadar centilmen bir sporcu olduğu, boş çek uzatıp kendisini ezeli rakibe transfer etmek isteyen kabadayıyı </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Sevenlere ihanet etmeyelim baba”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> diye geri çevirdiği, karısının </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Ya Galatasaray ya ben”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> restine alyansını çıkartarak </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Ben Galatasaray’la evliyim”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> diye yanıt verdiği dillerdedir.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Örneğin meşhur hikâyedir; Kral Metin’in yokluğuna alışamayan ve neredeyse </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Geri dön”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> diyerek isyan eden taraftarlara hitaben üstad Nemci TANYOLAÇ </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Krallar palyaço olmaz”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> başlıklı bir yazı yazar. Kral Metin’e bu yazı sorulur. Metin ise soranı “</span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Necmi ağabey doğru demiş, krallar palyaço olmaz, benden palyaço hiç olmaz”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> diye Kralca cevaplar.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Kafasında Kral tacıyla, camlı çerçeveli olmasına karşın senelerin soldurduğu neredeyse yarım asırlık bir Metin posteri rahmetli dedemin odasında. Bu postere her bakışımda asil bir futbol dehasını, Galatasaraylılık idolüm Metin OKTAY’ı aynı çocuksul duygularımla özlerim.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">7 Haziran 1987 tarihinde Galatasaray bana ilk şampiyonluğumu yaşatırken, oynanacak Eskişehirspor maçı öncesinde Kral Metin’i dinleyip heyecandan ağlamıştım. Daha maç oynanmadan ekranlardan sıcacık gülümsemesiyle </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Hayırlı olsun”</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> demişti tüm camiaya. Galatasaray 14 yıllık bekleyişin ardından nihayet şampiyon olmuş, akabinde o sezonun gol kralı Tanju’yu Samsunspor’dan transfer etmiştik. Tanju da bir kraldır, ayrı bir yazıyı hak etmektedir. Fakat aralarındaki fark Roma İmparatoru ile Patagonya Hükümdarı kadar kadar büyük.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Çünkü Metin gibisi hakikaten gelmedi, gelmez. Türk futbolundaki en büyük Kral O’dur ve her daim öyle kalacaktır.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Yaşım ilerledi. Kral Metin, rahmetli dedem ve pek çok Galatasaraylı sonsuzluğa karıştı. Antalya’dan ayrılmıştım, Antalyaspor’un alt yapısındaki başarısız futbolculuk serüvenime veda edip fakültenin yolunu tutmuştum. Üniversite tercihlerimde sadece İstanbul’u seçmiştim. Ali Sami Yen İstanbul’da olduğu için. Sıla hasreti çektim, aşık oldum, siyasetle uğraştım, parasız kalıp çeşitli işlerde çalıştım, sarhoş oldum, hukuk fakültesinin dersleriyle boğuştum. Fakat hemen her 15 günde bir Ali Sami Yen’e, mabedimize muhakkak koştum.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">İstanbul’da çok değerli Galatsaraylılar’la sarı kırmızı paydada buluştum, çok özel sohbetler, anılar biriktirdim. Bir bölümü Kral Metin’e ilişkindir. 2 yıl kadar çalıştığım Cumhuriyet Gazetesi’nde tanıştığım Nuri KURTCEBE ağabeyimi yani Kral Metin’in manevi oğlunu tanıma mutluluğuna eriştim. Nuri KURTCEBE’nin yüreğinden damıttığı çizgileri ve sözleriyle Kral Metin’i yad ettim. Sunay AKIN’dan Metin OKTAY’ı dinledim. Cemal SÜREYA’nın satırlarından Metin’in önemini bir kez daha öğrendim ve Fenerbahçe stadındaki “şemsiye”ye gülümsedim. Ki Cemal SÜREYA idi </span></span><b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Metin Oktay'ın yaşamı futbolculuğundan çok öte bir insanlık dersidir... Bugünün kirli toplumuna ve gurur duydukları(!) kirli siyasilerine, bu tertemiz, insan kalpli insanın yaşamını başucu kitabı yapmalarını, hatta okullarda zorunlu insanlık dersi olarak okutmalarını tavsiye ederim..."</span></span></b><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> diye yazan büyük şair.</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Güçlü ve atletik fiziği, kusursuz tekniği ve oyun zekâsı, benzersiz gol becerisi üstün bir kişilik ile birleşince Kral Metin Galatasaray’ın sembol ismi haline gelmiştir. Bugün Florya'da yer alan dünyanın en büyük spor klüplerininkiyle aynı standartlarda olan </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Galatasaray</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Metin Oktay Tesisleri</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> ayarında bir ortamda idman yapma hattâ futbol oynama olanağını hiçbir zaman bulamadan Galatasaray ve Türk Spor Tarihi'ne geçmiştir.</span></span></p><p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">1958 – 1970 yılları arasında binlerce Galatasaraylı babadan doğan çocuğun adı Kral’ın sayesinde Metin’dir. Kral Metin’i, arşivlik bir düzine kadar golü dışında izleyememiş fakat kendini bildi bileli Metin OKTAY hayranı olan bir Galatasaray taraftarı olarak, kendisi hakkında yazmak belki de haddime değil. Fakat anmak, anlatmak istedim. Kral Metin sen bir tanesin. Nesillerimizce büyüyecek özlemin…</span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span style="color:black;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">“Taçsız kral Metin OKTAY <o:p></o:p></span></span></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span style="color:black;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Tek aşkıydı Galatasaray <o:p></o:p></span></span></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span style="color:black;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Senin gibi Cimbomlu’yu <o:p></o:p></span></span></span></b></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><b><span style="color:black;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Unutur mu bu taraftar?”</span></span><o:p></o:p></span></b></p><p></p></div></div></div></div></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-58382489442303242932010-05-14T00:08:00.001+03:002010-08-18T00:56:55.986+03:00GODOT'YU BEKLEMEK...<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5UckMNM7Vg_ZQmfH9AREbamkZYRkVOwSdrbL_PGg-dy4BZLkCk0iQVvhYVb7mHqUiZgZcdxYSF97Z19GUF1BbQnSRfQvSLZQW8VmtQRmkfxkZZZhT_kyl-jQ0VvHpz7bjPOet3jHJcOiR/s1600/Godot1650.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 268px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5UckMNM7Vg_ZQmfH9AREbamkZYRkVOwSdrbL_PGg-dy4BZLkCk0iQVvhYVb7mHqUiZgZcdxYSF97Z19GUF1BbQnSRfQvSLZQW8VmtQRmkfxkZZZhT_kyl-jQ0VvHpz7bjPOet3jHJcOiR/s400/Godot1650.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5470864666912620274" /></a><p class="MsoBodyText" style="text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><b></b></span></p><b><p class="MsoBodyText"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Godot’yu Beklerken’i ilk kez, ortaokuldan liseye geçtiğim yaz okumuştum. Kitabı, nefes aldırmayan bir Temmuz sıcağında, Antalya’daki evimizin balkonunda bitirdiğimi anımsıyorum. Karmakarışık aklımda o cehennem sıcağıyla birleşen şiddetli bir fırtına kopmuştu. Nesneler sararırken gözlerim kararmıştı. Yıllar sonra, Bay Godot’nun gelmeyişiyle yeniden karşılaşacaktım. Beckett’ın çocukluğumun sonlarına yaptığı eşek şakasını, usum ve yalnızlığımda, gençliğime taşıyacaktım...</span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Hukuk Fakültesi’nden mezun olunca frapan bir kadına benzeyen İstanbul’dan ayrılıp, Ankara’ya yerleşmiştim. Yazıdan umudu kestiğim, sancılı zamanlardı. Başkentte, yüksek maaşlı ama gece yarılarına kadar çalışmayı gerektiren bir memuriyeti seçmiştim. Bay Godot ile işte asıl Ankara’da tanıştım... Ankara Sanat Tiyatrosu’ndaki 2003 yılı galasında.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Didi (Vladamir)</span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> ve Gogo (Estragon) adlı hırpani giyimli iki genç adam gözlerimin önünde Bay Godot’yu beklemişlerdi. Bir tiyatro metnine ve yaşamın biteviye akışına sığmayacak kadar delice bir bekleyişti bu. Didi ve Gogo, kavga ediyorlar, yoksullukla boğuşuyorlar, sefil bir kuklaya dönmüş bir uşak ve gaddar efendisiyle karşılaşıyorlar; efendiden kemik, uşaktan eğlence dileniyorlar, intiharı ve birbirlerinden ayrılmayı düşünüp, yine de ısrarla Bay Godot’yu bekliyorlardı. Ne birbirlerinden ayrılabilecek dermanları vardı, ne de Bay Godot’nun geleceği...</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Pozzo</span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> adlı zalim efendi kör oluyor, mevsimler değişiyor, fakat sinir bozucu, acınası bekleyiş bir türlü sona ermiyordu. İki perdelik bu oyunda, bekleyenlerin tükenişi ayyuka çıkarken, bir çocuk sahneye dalıyor ve Bay Godot’nun “yarın geleceğini” muştulayıp kayboluyordu. Çocuk’un anlattığına göre, kendisi Bay Godot’nun hizmetinde çalışıyordu. Patronu Godot, Didi ve Gogo’ya beklemeye devam etmelerini öğütlemişti. Didi ve Gogo, sorguladıkları Çocuk’a önce öfkeleniyorlardı. Fakat en sonunda, sorularını çoğunlukla “Bilmiyorum Bayım” diye yanıtlayan ketum ufaklığın arkasından çaresizce bakakalıyorlar, Godot’nun öğüdüne itaat ediyorlardı. Oyunun finalinde ise Didi dayanamayıp, arkadaşına “Gidelim mi?” diye soruyordu. Gogo, “Evet, gidelim” diye yanıtlasa da bir yere kıpırdayamıyorlardı. Nihayet bu çıkışsız bekleyişlerine son perde kapanıyordu.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Kuşkusuz, özetlenebilecek bir oyun değildi Godot’yu Beklemek. Anlamlar ve anlamsızlıklarla yüklüydü. Oyun bittiğinde kesinlikle sarsılmıştım. Absürt tiyatronun beni allak bullak eden bu görkemli yapıtı, yarım yüzyıl boyunca tartışılmıştı. Oyuncuların şapkalarından, en açık tiratlarına kadar, oyun defalarca didik didik edilmişti. Kapalı anlamları ve simgeleri defalarca sorgulanmıştı. Elbette Beckett’a da Godot’nun kim olduğunu yahut neyi simgelediğini defalarca sormuşlardı. Beckett’ın, bu soruların yanıtını bilmediğini söylediği bir röportajını okumuştum ve hiç şaşırmamıştım.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Godot</span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">’nun ve bekleyişin bana çağrıştırdıkları, tam olarak neydi? Söz konusu beklemek, nasıl bir belkelemekti? Bay Godot nasıl bir adamdı ki çıkışsız insanları bekletmek için bir çocuğu kullanmıştı? Yoksa asıl, çocuğun hattâ bekleyenlerin Bay Godot’yu kullanmaları mı söz konusuydu? “Bilmiyorum bayım”...</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" align="center" style="text-align:center"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">* * * <o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"> </span></span></span></o:p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bazen beklemek, yaşamı ertelemekten başka şey değildir. Ve çoğu zaman, beklemek yahut ertelemek, zamanla işbirliğine girilen bir öz ihanet biçimidir. “Çocukları bir evlendirsek” dersiniz yahut “Şu arabanın taksitleri hele bir bitsin” diye iç geçirirsiniz. Edindikleriniz ve umduklarınız, düpedüz eksilişinizdir artık. Örneğin “Askerliği bir başınızdan savsanız”, sözüm ona sizi kimse tutamaz, iş de kurarsınız, sıcak bir yuva ve “sağlam” bir gelecek de... Erken seçim bir yapılıp, o desteklemediğiniz parti bir iktidardan düşse; nasıl da düzelecektir çoğu şey... Oysa Bay Godot, kim bilir hangi hiçin sislerinden, siz O’nu beklediğinizin farkında bile değilken, size göz kırpıp sinsice gülümsüyordur olmayan dudaklarıyla...<o:p></o:p></span></span></span></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bay Godot</span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">, basiretsiz insanlar sayesinde; bazen Pazartesi başlayan yeni işgünü, bazen bir yıldönümü, bazen de yeni yılın ilk sabahı kılığına giriverir. Ve sadece beklenir. Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak, hayırlı bir işe koyulmak yahut birisine inanılmayacak kadar değerli bir jest yapmak için... Dönüşüp anlamlarını yitiren takvimlerin, uyduruk maskeleri düştüğünde; güçsüz insanların onları aslında Godot kılığına soktuğu yine de anlaşılmaz.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bir çaresizlik nöbetinde, aczini hep kınadığınız kıvranan, zavallı insan siz olursunuz. Bin bir sıkıntıyla bitmek bilmez borçlarını ödediği kredi kartlarını kıran, yahut sayısız içsel depremin ardından giden sevgilisinin fotoğraflarını tek tek yakan öfkeli insan, siz oluverirsiniz...</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoBodyText" style="display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Oysa kendinizi güçlü sandığınız beyhude zamanlarda nasıl da küstahça küçümserdiniz, oyunu kurallarına uymadan oynamaya çalışanları. Paranız belki de görece mutluluğunuz varken hakir görmek zor değildir. Godot’nun gelmeyeceğini fark edip yeniden beklemeye ikna olana kadar, acınası bir yalnızlıkla ve ilkel tepkilerle olan biteni unutmaya çalışırsınız.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bay Godot</span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">’un amansız beklenişi, çoğu insana gizlice emreder: “Tüket ve iste! Her şey düzelecek...” diye. Yoksulluğun yahut aşkın, meşakkatli ve bilgece yakan, demirden kurallarını öğrenemeyince, üç günlük dünyaya rezil kepaze olursunuz.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Kendinizin olmayanı harcamaya çalışmak, gerektiğince sevip sevilememek hep aynı çıldırtan erteleyiş değil midir? Ne olur “Çağımızda gerektiğince sevip sevilmek nasıl olabilir?” diye sormayın. Bu zehri, hissederiz fakat asla anlatamayız. Ne ben size, ne de siz bana... Fakat Arik Kaplun adında İsrailli bir rejisör, o şiirsel kareleriyle bir filminde biraz olsun anlatabilmiş. O filmde, bir Ortadoğu şehrindeki sirenler nükleer tehlike için çalıyorken; İsrailli bir oğlanla Rus bir kız sevişiyorlardı. Ve suratlarında gaz maskeleri vardı. Sevişebilmek için; barışı, İsrail’in insafa gelmesini yahut Arafat’ı dinlemeyen Arap fanatiklerin bombalı eylemlerini sona erdirmesini beklemiyorlardı. Ölümü bile göze alan bir cesaretle, Bay Godot’ya ve geleceklerine boş veriyorlardı.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Godot</span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">’nun beklenemeyeceği zamanlar ve beklemeyenler de az değildir şükürler olsun... Bir barikatın arkasında, yüksek bir düşünce uğruna vuruşurken Godot’yu bekleyemezsiniz. Cümbüş ve keman sesleriyle şenlenen, serin bir bahar rüzgarının estiği, portakal çiçeği ve anason kokan bir bahçede; eşin dostun arasında çocukça eşlik edilen hafif sarhoş şarkılar, çok uzaktır Bay Godot’ya ve kahrolası bekleyişe. Yerle yeksan bir yalnızlıktan; hınç, insanlık onuru ve yaratma dürtüsüyle doğrulmaya çabalayanlar, Godot’nun gelmeyişini akıllarına bile getiremezler, çünkü O’nu beklemeyi bilmezler. </span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Kapitalizmin yahut sevgilinin kusurlarından, acımasızlığından sızlanmak bir işe yaramaz Godot’yu beklemekten vazgeçmeyenler için. Dünyanın tüm eziyetli kurallarını değiştirmeye cesareti olmayanlar, genellikle farkına varmazlar sadece beklediklerinin. Oysa zavallı Didi’nin ve Gogo’nun aptallıklarına hüzünlenip, gelmeyecek bir adamı “Neden halâ beklediklerine” ukalaca şaşkınlık duymak gerçekten kolay iştir.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Asla yazdığınız kadar parlak olmayan özgeçmişinizi gönderip, yanıtını yahut Godot’yu beklemek bir birinden ne kadar farklıdır? Terk yahut reddedilen aşıkların kimseye, çoğu zaman kendilerine dahi itiraf etmeden kutsal bir işareti gözlercesine bekledikleri o acımasız sevgili midir? Yoksa Bay Godot’nun ta kendisi mi?</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ellerinde piyango bileti on milyonlarca çulsuz, hafta sonu yapılacak çekiliş sonuçlarını yani Godot’yu bekliyor takvimler ilerlerken... Lotarya çekilişinden sonra Çocuk sahneye dalıp, “Bay Godot yarın mutlaka gelecek” diye mırıldanıyor Didi ve Gogo’ya... Didi’yle Gogo önce öfkeleniyorlar, sövüp sayıyorlar durmaksızın. Sıkıntının, buhranın cenderelerinde günler ölürken, Çocuk’a inanıp, teslim oluyorlar çaresizce. Yeni bir bilet alıp, yeni hafta sonunun yeni çekilişine güdümleniyorlar.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Hangi hafta sonu yahut hangi sevgili yeni; ne kadar düşündünüz? Hangi iş, hangi şehir? Godot’nun beklenince geldiği nerede görülmüş? Düpedüz; uyanılamayan bulanık bir düş... Bekleyecekseniz bile, beklerken düşününüz...</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Godot’yu Beklerken </span></span></span><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">oyunu, bir cinnet anlatısı ve eylemsizlik destanıdır. Gogo, çok kısa bir süre sonra tekrar karşılaştığı, ne kırbaçlı despot Pozzo’yu anımsar, ne insan müsvettesi uşak Lucky’yi, ne de haberci Çocuk’u... Didi, bunları belli belirsiz anımsar, ama tam çıkaramaz. Yeniden karşılaşılan karakterler de Didi’yle Gogo’yu asla anımsamazlar. Oyun boyunca tümden bilinci yitmemiş, bir şuursuzluk sürer gider... Tüm cinnet, öykünün de kişilerin de zamanda kaybolduğu bir fasit dairede anlatılır.</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ben, Bay Godot’la asıl Ankara Sanat Tiyatrosu’nda tanışmıştım. Ayaz bir başkent akşamıydı. O’nun gelmeyişini görmeye giderken, rüzgar ve yalnızlığım yüzümü acıtıyordu. Yüksek maaşlı ama beni tüketen bir memuriyette çalışıyordum. Yazıdan umudumu kestiğim sancılı zamanlardı...</span></span></span></p></b><p></p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify"><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><b></b></span></span></span></p><b><p class="MsoNormal" style="text-align: justify; display: inline !important; "><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Godot’nun beklenemeyeceği zamanlar ve beklemeyenler de az değildir şükürler olsun...</span></span></span></p></b><p></p></b><p></p>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-32266631227016781282010-05-12T23:51:00.004+03:002010-10-22T00:22:32.342+03:00EMEKLİ KOMŞULARLA BALIK AVI<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0q1dyZHx8r8QeCWbpnRDks9fXJkTxMMOY-oIxXUV_hz6rUwp8A6pVwyLu5C8EdM6nAFq54BLk71FxuZwjFvQ9vfCGk5B-4aqZhQmFsbT60wB0PK8u5APg5jp0_nYwm9M0mjILn-1wmts5/s1600/n506083830_264668_4325.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0q1dyZHx8r8QeCWbpnRDks9fXJkTxMMOY-oIxXUV_hz6rUwp8A6pVwyLu5C8EdM6nAFq54BLk71FxuZwjFvQ9vfCGk5B-4aqZhQmFsbT60wB0PK8u5APg5jp0_nYwm9M0mjILn-1wmts5/s400/n506083830_264668_4325.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5470491749084235714" /></a><p class="MsoBodyText"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><br /></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;">Sabahın üçüydü. Tekirova açıklarına demirlemiş küçük teknede beş kişiydik. Mobilya Süleyman, Paşa Hilmi, Boksör İlhan, Laz Lütfü ve ben. Fiber tekne Paşa Hilmi’nindi. Beş buçuk metrelik, kıçtan motorlu bir kayık irisi...</p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Akülü ışıldağımızla birkaç saat önce avlanmaya başlamıştık. Yağmur ertesi, aylı gecelerin durgun denizlerinde avlanmak en iyisiydi. Fakat o gece ay görünmüyordu. Biz de kolyos tutabilmek için ışıldak kullanıyorduk.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Laz Lütfü’nün her defasında söylediğine göre balıklar ışığa toplanırdı. Lütfü; neşeli, ukalâ, tez öfkelenip tez yatışan ve palavrayı seven bir müteahhit eskisiydi. Boksör eskisi İlhan Amca ise ukalâ Laz’ın söylediklerini çürütmeye bayılır, O’na sık sık Hacivatlık yapardı.</span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Örneğin daha denize açılırken aslında kolyosun ışığa gelmediğini uzun uzun anlatmıştı. Boksör İlhan, yakamoz denen deniz büyüsünün sudaki ay ışığı yansıması olmadığından bahsetmişti. Anlattığına göre yakamozlar dokunulunca ışıyan, sudaki mikro biyolojik canlıların birikmesiydi. Teknelerin ya da dalgaların bu canlılara teması elbette aysız gecelerde daha fazla belirginleşirdi. Fakat İlhan, balık avında asıl hesap edilmesi gerekenin denizin dibine uzanan sıra sıra misinalarımızın ışıttığı, bizim yüzeyden fark edemediğimiz yakamozlar olduğunu söylüyordu. Kolyos balığı bunları fark edip ürkermiş... İlhan Amca’nın fikrince, lambamızla aşağıya güçlü bir ışık yayarak dipteki misinaları belirginleştiren yakamozları dağıtıyorduk.</span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sonuçta benim için dipteki ışığın esbab – ı mucibesi önem taşımıyordu. Birkaç saat içerisinde buz kovamı iki kiloya yakın balıkla doldurmuştum. Bir kilo kadar kolyos, üç beş barbun, biraz da mercan... Asıl önemlisi, tümü babamın arkadaşı olan bu adamlarla balığa çıkmayı seviyordum.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Teknenin en arkasında oturan Hilmi Amca’nın “Paşa”lığı, emekli jandarma başçavuşluğundan geliyordu. Teknenin ortasındaki köprünün sol ucuna yerleşmiştim. Köprünün sağında mobilyacı Süleyman Amca vardı ve teknenin burnunu Boksör İlhan’</span><st1:personname productid="la Laz Lütfü" st="on"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">la Laz Lütfü</span></st1:personname><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> bölüşmüşlerdi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Baharın ilk demleri sürerken, gece yarılarında açılmanın verdiği zevk eşsizdi. Motorun pat patlarıyla, fokurdayan köpükler saçarak koyu derinliklere ilerlemek... Ilık bir rüzgârla ürperip, ruhumu denizin serinliğinde durulamak tarifsizdi. Teknedeki lambaya karşın son derece karanlık ama yine de parlak, ucu görünmeyen sulara yol almak... Bu anda hissedilen belirsiz korkunun lezzetini, yalnızca tadan bilirdi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Henüz her şey olması gerektiği gibiydi. Laz Lütfü balıklara sövüyor, Boksör İlhan da Lütfü’ye gıcık veriyordu. Paşa Hilmi bir saat önce her nasılsa oltasına takılan şaşkın palamutu ikide bir havaya kaldırıyor </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Hey yavrum hey!” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diyerek bize doğru sallıyordu. Ara sıra da Süleyman Amca’ya elini uzatıp </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Öp ustanın elini!” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diyordu.</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Mobilya Süleyman ise hiçbir seferinde istifini bozmadan, otomatik bir işaretle her defasında pantolonunun fermuarını gösteriyordu: </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Ver öpsün...”</span></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Süleyman Amca mobilyacılığı bırakıp atölye irisi küçük fabrikasını ve mağazalarını tasfiye edeli beş yıl oluyordu. Vaktiyle Antalya’nın en namlı akşamcılarındandı. Kendisini emekliye ayırmadan önce yat limanındaki bir restoranda alkolü taammüden bırakmıştı. Bir jübile yemeği düzenlemiş, fasıl ve dost – ahbap eşliğinde 45 yıl aralıksız fakat asla sapıtmadan içtiği Altınbaş rakısına veda etmişti. Orjinal adamdı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ömrü denizde ve amatör balıkçılıkla geçmişti ama yüzme bilmezdi. Rakıyı bıraktığından beri tek vakti kazaya bırakmadan namazını kılardı. Fakat cami dönüşünde birine rastlasa ve </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Allah kabul etsin Süleyman Abi” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">lâfını duysa derhal terslerdi: </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Daha mı kabul etmesin ulan! Namaz kılmaktan eskidik be!”</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">.</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sonra da önce kafasını ardından kaşlarını samimi bir mahcubiyetle hafifçe yukarı uzatıp </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Tövbe estağfurullah” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye iç geçirirdi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Mobilya Süleyman her daim gran tuvalet giyinirdi, kravatsız dolaşmazdı. Galatasaray penaltı atarken heyecandan televizyona bakamaz, gol olursa torununun bayrağını kapıp evin içinde sarı kırmızı bayrakla turalardı. İçimizdeki en usta balıkçı O’ydu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Laz Lütfü balıklara yedirdiği yemleri, beşli bağladığı oltasında tazelerken bilmem kaçıncı defa sordu: </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“İlhanım senin oltalar da kırklıktı. Öyle mi abem?” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Boksör İlhan, Hazreti Eyüp sabrıyla ve aynı sükunetiyle yine yanıtladı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Kırklık abi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">İğneler de dokuzluk mu İlhanım?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Evet abi... </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Deli Laz, sanki suçlu Boksör İlhan’mış gibi nihayet bar bar bağırmaya başlamıştı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bu anasını siktiğimin balıkları benim oltaya niye gelmiyolar İlhanım?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sövme abi mübareğe. Spor yapıyoruz, dinleniyoruz şurda. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yok, yok... Oltanın ucunda Lütfü yazıyo şerefsizim. Okuyup gelmiyo ibneler.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Laz Lütfü yılların müteahhitiydi. Çoğu meslektaşı gibi amelelikten gelse de aslında zengin çocuğuydu. Babası Baki Bey’in de zamanında ünlü bir müteahhit olduğu söylenirdi. Rahmetli, Lütfü’nün okumayacağını anlayınca oğlunu önce ayakçı, sonra sıvacı nihayet de dört başı mamur bir kalıpçı ustası olarak yetiştirmişti. Daha ölmeden önce de Lütfü’yle Lütfü’nün büyük biraderi Ömer’e tüm işlerini ve azımsanmayacak bir serveti emanet etmişti. Anlatılanlara bakılırsa işler yıllar yılı tıkır tıkır yürümüştü. Ta ki Lütfü politikacılığa heves edene dek... Asla kazanılamayan ilçe belediye başkanı adaylıkları, her dönem </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Bu sefer Allah’ın izniyle bu iş tamam” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">denilerek kolların sıvandığı milletvekili aday adaylıkları, delege yemekleri, kampanyalar Lütfü’yü epey bitirmişti.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bahtsız adamdı Laz Lütfü. Lütfü seçilecek sıradan listeye girse, tuttuğu parti Antalya’da iyi oy almasına karşın ülke barajına takılırdı. Lütfü parti değiştirir, yüklü bağışlar pahasına genel merkezden il başkanlığı sözü alırdı. Bu sefer Lütfü’nün yeni partisinde olağanüstü kongre yapılıp, Lütfü’nün anlaştığı lider al aşağı edilirdi. Rakiplerinin adayı yeni genel başkan seçilince de Lütfü ne kadar dövünse milletvekilliğine giden en kestirme yol olan il başkanlığı suya düşerdi. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Onlarca yıldır, Lütfü’nün ne siyasi rakipleri, ne siyasi cesareti, ne inadı ne de parası tümüyle tükenmişti. Sonunda paraların suyunu çekmesine yakın, biraderi Ömer Amca duruma el koyup, Laz Lütfü’ye hem politikayı hem ticareti yasaklamıştı. Bu sayede Lütfü bizlere balık yareni olabilmişti.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Balık iyice vuruyordu ve daha sabaha çok vardı. Dörder beşer çekiyorduk. Lütfü’nün bile kısmeti açılmıştı, keyfi yerine gelmişti. Teknede, misinası karışan ya ayıklıyor ya yedeğini bağlıyor, herkes harıl harıl yem takıp olta sallıyor, takım topluyordu. Bereketli bir geceydi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Kimse birbirine lâf yetiştiremez olmuştu. Telâşe sürerken, Üç Adalar tarafından belli belirsiz bir motor sesiyle cılız bir ışığın yaklaştığını fark ettim. İhtiyarların, sanki dünya yansa görecekleri yoktu. Işık ve motor sesi artınca Boksör İlhan da alargadan gelen olduğunu anlayıp, başını Üç Adalar yönüne çevirmişti.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Motor sesi iyice fazlalaştı. Fakat gelenin güçsüz ışığı henüz ne olduğunu anlamamıza yetmiyordu. Mobilya Süleyman, Paşa Hilmi ve Laz Lütfü de işi gücü bırakıp, engin ıssızlıkta bize yaklaşana dikkat kesildiler.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Paşa Hilmi; </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Sahil koruma olmasın İlhan?” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye sordu. Boksör İlhan kaşlarını çattı, gözlüklerini düzeltti. İlhan Amca’dan çıt çıkmamıştı. Beklemeye koyulduk.</span></p> <p class="MsoBodyText"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" align="center" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">* * *<o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoBodyText" align="center" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Çok tamir gördüğü belli olan döküntü bir Zodyak, dibimize sokulmuştu. Koyun, Finike yönündeki çıkışındaydık. Bot, bomboş denizde tuhaf ki yerleşmek için bizim demirlediğimiz yeri seçmişti. Botta iki kişiydiler. Az ötemizde durdular. Bir şey sormak ya da istemek için gelmedikleri belliydi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Şaşkınlığımız iyice büyürken bottaki at hırsızı kılıklı iki genç, piknik tüpüne bağladıkları lüks lambasını açıp, çoktan oltalarını çıkarmışlardı. Adamlar selam dâhi vermeden av hazırlığına dalmışlardı. Bizim tekneden ise sahil korumaya çatmamanın rehavetiyle hoşnutsuz homurtular yükselmeye başlamıştı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Homurtu faslı kısa sürdü. Paşa Hilmi ve Laz Lütfü meydan okuyan sataşmalar peşrevine geçmişlerdi bile. Adamların duyabileceği tondan sövgüler, kınamalar gırlaydı... Ben birazcık tanıyorsam Laz Lütfü bu kadarıyla yetinmez, patavatsızlıkta grubun önderliğini kimseye bırakmazdı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Lütfü Amca elbette beni şaşırtmadı. Adamlara haykırıyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yeğenim, Allah’ın deryasında yer mi bulamadınız lan? Yürüyün gidin, balığımızı kaçırmayın!</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Adamlar Laz Lütfü’ye aldırmamıştı. Tam o esnada boş olta çekince Laz’ın öfkesi iyice kabardı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Lan deyyuslar, başımı derde sokmayın! Basın gidin, haydin!</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Boksör İlhan de lâfa karıştı: </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Evladım az öteye gidin bari.”<o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bottakilerin sarışın ve daha çelimsiz olanı yanıtladı.</span></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-tab-span" style="white-space:pre"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Güzel abim, bir iki saate zaten dönücez biz. Deniz patlarsa şurdan içeri kaçarız be abi... Azıcık atsak, ne var yani?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Paşa Hilmi, </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Öteye gitseler de ışıklarına bizim balıklar kaçar” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye Laz Lütfü’yü fişekledi. Laz, ilkin sakin sakin mırıldandı: </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Hee, öteye de kaçar bizim balıklar...”. </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> Sonra heriflere doğru kükredi.</span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Oğlum öteye dursanız da olmaz. En iyisi siz siktir olun gidin!</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bottakilerden gene sarışın olanı konuştu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Abi ayıp oluyo ama. Küfretmeyin, yaşlı başlı adamlarsınız.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Laz Lütfü iyice dellenip teknenin burnunda doğrularak adamlara yöneldi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sikerim senin yaşlı ebeni, pezevenk! Yürüyün da!</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sarı, pek bir dilliydi. Laz Hüsnü’yle kakışmayı bırakacağa benzemiyordu. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Amca küfürlü konuşma. Adamı dinden imandan çıkarma!</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Laz’ı yalnız bırakmak olmazdı. Boksör İlhan da bağırdı. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yürüyün gidin ulan. Tehdit mi ediyorsunuz pezevenkler?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Mobilya Süleyman, müdahâle etmekte gecikmedi.</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> “İlhan, Hüsnü! Oturun oğlum, ayıptır” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">dese de kimse pek önemsemiyordu. Hattâ Paşa Hilmi de ayaklanmıştı. Laz Lütfü ve Hilmi Amca küreklerden birini birlikte kaldırdılar. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Süleyman Amca </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Bırakın oğlum küreği” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diyerek Hilmi Amca’nın koluna yapıştı. Laz Lütfü bir yandan Mobilya Süleyman’ı adamlara vurmayacaklarına ikna etmeye çabalıyor, öbür yandan adamlara sövüyordu. Halâ dibimizden aralaşmayan botun içindekilerse, alık alık bize bakıyorlardı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Laz Lütfü, Paşa Hilmi’nin ve Mobilya Süleyman’ın elinden kurtardığı kürekle adamların botunu ittirdi. Bot hafifçe, az öteye kayıvermişti. Adamların buna itiraz etmesine sinirlenen Laz, küreği bu sefer bota bir metre paralel yükseklikte, insana pek zarar vermeyecek bir ayarda sallayıverdi. Kürek bottaki lambayı kırmıştı. Adamlar bağrışmaya başladılar.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Amca manyak mısın sen ya?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ulan Amca, yakacan mı bizi, karanlıkta nasıl dönücez?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Laz Lütfü keyifle gevrek gevrek gülüyordu. Gençleri paylamayı da ihmal etmedi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sikerim amcanızı. Haydin varıp gidin yeğenim...</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Mobilya Süleyman gerçekten çok sinirlenmişti. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bak şu Laz’ın yediği boka... “Ha Laz, ha kaz” diye boşa söylememişler. Oğlum deli misin?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Kalbimi kırıyorsun ama Süleyman Abi!</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Kalbini sikiyim Lütfücüğüm...</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Adamlar dokuz dokuzluk motorlarını çalıştırıp, geldikleri yöne uzaklaştılar. Uzaklaştıkça bize doğru daha bağırtılı küfrediyorlardı. En fazla sövenimiz Laz Lütfü olmak üzere, Mobilya Süleyman hariç biz de onlara sövüyorduk. İyice uzaklaştıklarında, yeniden asli uğraşımıza yani balık tutma hazırlıklarına döndük.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Oltaları da dolandırdık. Puştları dövseydik keşke” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">dedi Hilmi Amca. Paşa Hilmi genç yaşta emekli olmuştu. Dedikodulara göre, jandarma başçavuşluğundan emekli edilmesi bir takım yolsuzluklara bulaşmasıyla ilgiliydi. Pek iftihar ettiği üzere inanılmayacak derecede Charles Branson’a benzerdi. Büyük bir kırtasiye mağazasının sahibiydi. Resim ve el sanatları malzemeleri satıyordu. Anasını boyayıp babasına kakalayacak cinsten cin bir tacirdi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Balık işinden de az buçuk yolunu bulurdu. Yeme ve mazota harcadığı paraların hesabını bir güzel şişirir ekibe öyle bölüştürürdü. Kendisi cebinden on para harcamadığı gibi her hafta üç beş kuruş kâra bile geçerdi. Teknede fazla konuşmayı sevmezdi. Çok olsa ara sıra türkü çığırırarak, Mobilya Süleyman ya da Laz Lütfü tarafından bed sesi susturulana dek av arkadaşlarına bir miktar zulmederdi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Teknedekiler yaşanan olayın muhakemesini yapıyordu ki hararetli durum değerlendirmelerini fırsat bilen Paşa Hilmi bir uzun havaya maalesef başlamıştı bile. Fakat Mobilya Süleyman anında sesini yükseltti.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sus diye yalvaralım mı Hilmi? Niye uğraştırdın Lütfü’yü? Türküyü adamlar gelince söyleseydin ya birader... Anında kaçarlardı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Hilmi Amca ofun sofun sustu. Bizse bir iki gülüştükten sonra, konuyla ilgili tartışmamıza geri döndük. Adamların nereden gelmiş olabileceklerine kafa yoruldu. Lütfü’ye göre, giderken bize sövdükleri için arkalarından yetişip dövsek daha şık olacaktı. Yine de sonuçtan hoşnuttuk. Mobilya Süleyman’ın nihayet bizi de paylaması için çok geçmedi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Siz de susun! Şunlara bak... Sanki Preveze harbini kazandılar...</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Emir büyük yerden gelmişti. Sesimizi kestik. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Balık hâla iyi vuruyordu. İyot kokan, dalgasız denizin koynundaydık. Pür dikkat avlanıyorduk. Daha on – onbeş dakika geçmeden, asıl curcunanın henüz başlamadığını anlayacaktık.</span></p> <p class="MsoBodyText"> </p> <p class="MsoBodyText" align="center" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">* * *</span></b></p><p class="MsoBodyText" align="center" style="text-align:center"> </p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Boksör İlhan usturuplu bir çömelmeyle işediği sidik tasını denize dökerken motor sesini işittik. Kesik kesik gürleyen, yankılı bir makine uğultusu, teknemizi sallayan dalgalarla birlikte geliyordu. Kalabalık ışıklı, dev bir trol gemisinin bize doğru yaklaştığını gördük.</span></p> <p class="MsoBodyText"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></o:p></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Koca geminin, dalaştığımız adamlarla bir ilgisinin olmadığını umuyordum. </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Deminkiler bu gemiden olmasın?” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye sordum. Boksör İlhan henüz işin mavrasındaydı. Sırıtarak, </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“İnşallah... Lütfü Abi’yi verip kurtuluruz” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">dedi. Laz Lütfü’nün ise beti benzi atmıştı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gemi karanlıkta üzerimize üzerimize dalgalarını çoğaltarak yürüdükçe, teknemiz ayran yayığı gibi sallanıyordu. Öteye beriye yerleştirdiğimiz termoslar, şişeler ve lambamız neredeyse devrileceklerdi. Gemi 40 – </span><st1:metricconverter productid="50 metre" st="on"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">50 metre</span></st1:metricconverter><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> kadar uzağımıza yaklaştığında, az önce hırlaştığımız sarışın adamı tanıdım. Trol gemisinin baş kasara küpeştesine yaslanmış dikeliyordu. Eliyle yanındakilere bizi gösterirken kim bilir neler anlatıyordu?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Mobilya Süleyman elindeki su şişesini ağzına dikiverdi. </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Allah cezanı versin Lütfü” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">dedi. Birazcık duraksayıp, </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Verecek zaten...” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye tamamladı. Hepimizi bir korku almıştı. Tek söz edenimiz yoktu. Bu demir yığını balık canavarı iyice yaklaşınca olabilecekleri kara kara düşünüyorduk.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Geminin sırf baş kasarasında 10 – 15 adam seçiliyordu. Güvertenin göremediğimiz kısımlarında ve kamaralarda acaba kaç kişi daha vardı? Hepsi de birbirinden beter kaygılarla yüklü sayısız tasa aklıma üşüşüyordu. Bu mevsim trol avı yasaktı. Adamlar trolcüydüler. Yani muhtemelen yasa dışı, belalı heriflerdi. İçlerinde esrarkeş psikopatlar bulunabilirdi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Böylesi gemi adamları, bir tatsızlık çıktı mı tayfalarından özür diletmek ya da uygarca konuşmak için demir almazlardı. İki olasılık beliriyordu. Ya bizi bir temiz sopalayacaklardı ki; bu inşallah daha olasıydı... Ya da teknemizi batıracaklardı... Kaptanları, biraz özenirse uygun bir çatmayla teknemizi batırmadan bile sıçanlar gibi denize dökülmemizi sağlayabilirdi. Yüzme bilmeyen ve olayların bu yönde gelişmemesi için elinden geleni yapan Mobilya Süleyman başta gelmek üzere, birileri ölebilirdi. Gerçi bizi suya dökerlerse simit ya da şamandıra atabilirlerdi ama sağa sola kafasını çarpan olursa, yine de bir facia yaşanabilirdi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gemi, iskele alabanda devinmeye başlayınca biraz olsun rahatladım. Adamların niyeti bence ortaya çıkmıştı. Kanımca tayfanın bir bölümünü teknemize indirip bizi döveceklerdi. Çünkü çarpmak için baştan borda dokunmak daha kolay olurdu. Üstelik bizi dövecek tayfaya iskele verebilmek için de yan dönüp yanaşmaları uygundu. Bağrışmalarını, kahkahalarını ve ana avrat küfürlerini duyuyorduk. Salıncak gibi kaykılan teknede, beşimizin de yüzü kireçleşmişti. Trol gemisi, ağır aborda sokuluyordu. Üzerimize yavaş yavaş gelmeleri, tepeden bakan ürkütücü bir gücü dayatıyordu. Oysa ne olacaksa olsundu bir an önce...</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Paşa Hilmi, </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Emanet de arabada kaldı” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye hayıflandı. Mobilya Süleyman hâlen mantığı elden bırakmamaya çabalıyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Adamlar boş mudur sanki Hilmi? Silah gösterip bizi öldürtecek miydin ulan?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gemi iki – üç metre yakınımıza bir güzel yanaştı. Dev motorun kulaklarımızda patlayan gür gürleri önce tekleyip ağırlaştı. Sonra trolün motoru tümden sustu. Koca geminin aciz ve yeni indirilmiş filikasında gibiydik. Hem ön hem arka makaralardan şakırdayan zincirleriyle çıpalarını suya salıyorlardı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ürkek gözlerle adamları süzüyorduk. İskeleleri teknemize uzanmak üzereydi. Suçüstü yakalanmış haylaz bir çocuğa benzeyen Lütfü’nün çatık kaşları, alnına doğru usulca kalkmıştı. Bu aynı Lütfü müydü, sövüp saydığı gençlere yarım saat önce umacı kesilen? Yaşlı ve haylaz çocuk, sanki babasının kaçınılmaz şamarına hazırlanıyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" align="center" style="text-align:center"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" align="center" style="text-align: justify;margin-left: 18pt; "><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">* * * <o:p></o:p></span></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"><br /></span></span></o:p></b></span></o:p></b></p><p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><b><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-weight: normal; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Küpeşteden bordaya sarkan haydut tipli heriflerin arasında deri yelekli, kirli sakallı biri dikelirken, bu deri yeleklinin iki yanında en az bir düzine adam bize dayak atmak için can atarcasına komut bekliyordu. Tepemizde reisleri gibi duran deri yelekli adam girizgaha gerek duymadan zılgıta başladı.</span></span></o:p></b></span></o:p></b></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ne yapalım ulan sizi? </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Birader beş kişiye bu kadar adam, ayıp değil mi?” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">demek tam yavuz hırsızlık etmek olurdu, adamlar iyice zıvanadan çıkabilirlerdi. Demin biz de hepi topu iki kişiye yüklenmiş, adamları dövmekten beter etmiştik.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Reisleri,</span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> “Dilinizi mi yuttunuz godoşlar?” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye zeybeklendi. Trol tayfası gülünç bir tiyatroyu izler gibi çaresizliğimizle eğleniyor, türlü lâflarla sataşıp, meşrebince maytap geçiyordu. Sarışın genç, </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Hamdi abi, şu hasır şapkalı amcayı ayrı tut!” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">dedi reislerine. </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“O bey amca bunları engellemeye çalıştı, çok efendi adammış...” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Sarışın genç, minnettar bir tavırla Mobilya Süleyman’ı işaret ediyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Dayaktan kurtulabilme ihtimalinin gizli sevinci ve erdemli davranıp takdir edilmenin cesaretiyle Mobilya Süleyman ayağa kalktı. İş tatlıya bağlanırsa, bunu başarabilecek tek kişi O gibi görünüyordu. Ekibimizin arabulucusu söze başladı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Evladım, gençlerden bu sıpalar adına ben özür dilerim. Kusura bakmayın, cehaletimize verin. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Adamda zerre yumuşama sezilmiyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Şu arap çocuk benim yeğenimdir Bey Amca. Sarı da yetimdir... Sülalemize bile sövmüşler. Deniz sizin eğlentinizdir, bu çocuklarınsa çilesi, ekmeği. Bu godoşlar ışıklarını bile kırmış çocukların. Karanlıkta bir hâl musallat olabilirdi, hiç mi düşünmediler? Bunların da çoluğu çocuğu yok mu Bey Amca. Fukaraya zulmetmek var mı?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Uymayın evladım yakışmaz. Şu konuştuğun laflar bile adam olana bir ömürlük nasihattır. Evladım bizler yaşını başını almış, kafası örümcekli adamlarız. Sizler gençsiniz, ileri fikirli olun. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gemidekilerden biri beni öne sürüp araya lâf karıştırdı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bey Amca bak bu sipsi de genç...</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Biz kaygıyla akıbetimize meraklanıyorken adamlar epey keyifleniyor, ağız dolusu gülüyorlardı. Belki gerçekten sopa atma niyetinde bile değildiler. </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gemidekilerin arasında kısa bir hareketlilik yaşandı. Kısacık bir karmaşanın ardından, trol tayfası süt dökmüş kediye dönmüştü nedense... Epey ihtiyar, yün takkeli, bıyıkları tütünden sararmış, ak sakalları uzamış bodur bir adam belirdi önlerinde. Deri yelekli, kirli sakallı ele başı dahil, hepsi saygılı bir çekingenliğe bürünüp, adamın gelişiyle birdenbire pusmuştu. Konuya vaziyet eden tepemizdeki yaşlı adam, kısık ve çatallı sesiyle deri yelekliden mütalâa alıyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bu herifler mi Hamdi?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Evet Emmi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">İyi ya oğlum, haydin elinizi çabuk tutun.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Başım üstüne Emmi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Durum hiç de iç açıcı değildi. Ne demekti </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Elinizi çabuk tutun?”</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">. Herifler canımızı mı alacaklardı? İhtiyar, üstümüzde gezdirdiği çipil çipil bakan çakır gözlerini, Boksör İlhan’a sabitledi. Belli belirsiz sırıtıyordu da... Ciddiyetini bozmadan ama müşfik bir tonla bağırdı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gözlüklü, az yanaş bakalım ışığa!</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Boksör İlhan yavaşça dineldi. İhtiyara doğru olabildiğince teknenin kıyısına yaklaştı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yeğenim sen Hacı Orhan’ın biraderi İlhan değil min?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Evet Abi!</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Reis’in çehresi anlık bir öfkeye büründü. Zalim bir ifade takındı. Boğazından gelen öksürükle gülme karışımı sesler, reisin zorlama öfkesini alıp götürmüştü. Adam rol yapmaya üşenip olanca neşesiyle sorguyu sonlandırdı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">İlhan, hatırlamadın mı beni? Süreğe çıkardık ya Orhan’lan... Kooperatifi beraber yaptık ya abem... </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Arada marşı basmayan Anadol gibi gülüyor, lâfa öyle devam ediyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Yengeni istemeye bile Orhan’ın takım elbisesiyle gittiydim. Sen daha çocuktun kerata. Ziya’yım ulan ben!</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Boksör İlhan neredeyse sevinçten havalara uçacaktı. Pek belli etmemeye çalışsa da gözlerinin içi parlıyordu. Hepimizin üzerinden epey bir yük kalkmıştı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ziya Abi, kusura bakma. Hatırlamam mı Abi? Yaylaya da gittiydik beraber. Abi, korkuttu senin çocuklar. Bizi öldürmeye mi geldiniz, koca gemiyle?</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ziya Kaptan ve Boksör İlhan’la birlikte tüm gemi adamları kahkahayı bastığında çoktan rahatlamıştık ama “acaba”lar tükenmiyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Oğlum İlhan, valla üşenmeyip çıkmasam hâliniz dumandı.... De haydin gelin yukarı. Çay da var rakı da...</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Boksör İlhan’ın iyice kendine güveni gelmişti.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Dayak da varsa gelmeyelim Abi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gemi adamlarının çığlıklı sert kahkahaları denizi çınlatıyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gelin aslanım, gelin dayak da var... </span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">İşler, mucizevi bir şekilde yoluna girmişti. Hattâ Ziya Kaptan tayfalarına emirler yağdırmaya başlamıştı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Hadi ulan, durmayın yardım edin abilerinize. Siz ikiniz de sofrayı düzeltin, daha rakı çıkarın.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Aman Ziya Abi zahmete ne gerek var. İşinizden, gücünüzden almayalım.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Ziya Kaptan, denizin ıslak ayazından ve yıllarca tütün solumaktan çatallanmış, kısık sesiyle bağırdı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">İlhaaaaan! Yürü ulan!...</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Laz Lütfü’nün yüzünden memnuniyetle karışık bir şüphe okunuyordu. Adamların davetine karşın, gemiye çıkıp çıkmamakta aslında kararsızdı. Fakat ürktüğünü belli etmemek için Boksör İlhan ve Paşa Hilmi’nin peşinden, bordadan sarkan tayfanın yardımıyla usturmacalara basarak gemiye çıktı. Mobilya Süleyman ise tüm ısrarlara karşın tekneden ayrılmamıştı. </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Beni bu zırtapozlarla bir tutmayın, ben ağır adamım” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">havalarındaydı.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Süleyman Amca’yı teknede yalnız bırakmak istemedim. Nezakette yapmacıklığa kaçmamaya dikkat ederek adamların davetini ben de reddettim. Açıkçası, muhabbette “rakı” lâfının geçmesi bu davranışımda etkili olmuştu. Laz Lütfü yahut gemi adamlarından biri içince sapıtıp, olmayacak işlere sebebiyet verebilirdi. Özellikle denizci milletinin sağı solu belli olmazdı...</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Temiz çocuk şu İlhan. Bak sayesinde yırttık Allah’a şükür” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">dedi Mobilya Süleyman. Boksör İlhan P.T.T.’den emekliydi. Dürüst, ailesine bağlı, içinde zerre hinoğluhinlik olmayan bir adamdı. Ailesi, Korkuteli’nin en geniş ailelerinden biriydi. Biz teknede lâflarken, gemiden sürekli hoyrat gülüşmeler ve keyifli bağrışmalar duyuluyordu.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Gemiden genç bir adam bana seslendi.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Abi termos varmış. Size yukardan çay dolduralım, uzatıver bir zahmet.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Ne gerek vardı birader?” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye usûlen sordum.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;margin-left: 36pt; text-indent: -18pt; "><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">-</span><span style="font:7.0pt "Times New Roman""><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Rica ederim Abi. İçiniz ısınır, çayı çok demledik...</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Bordaya tutunarak usturmacalardan birine sıçrayan çocuğa termosu uzattım. Az sonra termos mis gibi tüten taze çayla dolu olarak geri geldi. Bir poşete küp şeker de koymuşlardı. Yaşam ve deniz gerçekten sürprizlerle doluydu. Henüz bilmiyorduk ama, adamlar bir – bir buçuk saat sonra bizimkileri yollarken iki kasa balık da hediye edeceklerdi. Ve Laz Lütfü söz konusu hediye balıkların üleşilmesinde utanmadan mızıkçılık yapmaya yeltenecek, Süleyman Amca’dan okkalı bir azar işitecekti.</span></p> <p class="MsoBodyText" style="text-align: justify;"><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Süleyman Amca’yla çaylarımızı yudumluyorduk. Avı çoktan unutmuştuk. Mobilya Süleyman pilli radyosunu açtı. Bir iki kanal gezindi, hepsinde popüler şarkılar çalıyordu. </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">“Ulan sıçtınız musikinin içine!” </span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">diye söylendi. Sonunda istasyonların birinde tımbırdayan bir ut ve ona eşlik eden bir keman bulabildi. Rahmetli </span><b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">Abdullah Yüce</span></b><span class="Apple-style-span" style="font-size:medium;">, hüzzam bir şarkıyı söylüyordu...</span></p>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-28373931425184251242010-05-12T01:45:00.000+03:002010-08-26T01:37:53.237+03:00BEN BİR TÜRK ZABİTİYİM (KİTAP TANITIMI)<div><br /></div><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5471064819852566882" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 248px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSB1d43k2HIiFtixMTGxLJGvaCYgscdkxkSoL7EtujTVUWaZspkjiQpXUCRxfN3juB7B_DgzAcFQiJtEb-9ZyzyN8gXiuCjgEkrmb9PqsNrZQ4JLn6N6JqUyEB0oJYgzTyBzOquqxDQY4B/s400/zabit1.jpg" border="0" /><div><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">İ</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span style="font-size:130%;">şgal ve milli mücadele yıllarının Antalya'sı hakkında bildiklerimiz nelerdir?<o:p></o:p></span> <div><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Antalya yöresinde 1. Dünya Savaşı döneminde hemen hiç çarpışma olmadığı.. İtalyanlar'ın biraz da 12 Ada ve Ege nedeniyle İngilizler'e gücendiklerinden ayrıca Akdenizli, dost (!) bir millet olduklarından "centilmence" bir çıkartma yaptıkları söylenir. Ve bazı kendini bilmezler şehir olarak düşmanı çiçeklerle karşıladığımızı anlatır.</span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Bunların hepsi tarihle ve maddi gerçeklerle örtüşmeyen rezil yalanlardır!</span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Oysa 1. Dünya Savaşı'nda İtilaf Kuvvetleri Donanması'nın saldırılarıyla Antalya sahilleri kana, baruta ve ateşe boyanmıştır. Kıyıda yiğit bir Kumandan, emrindekilerle mucizevi bir savunmaya imza atmıştır.</span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Milli direnişin nüvelerinin farkına varan ve müttefikleri nazarında politik mağlubiyet yaşayan İtalyanlar ise kısa süre sonra Yunanlılar'ın, İngilizler'in ve Fransızlar'ın Anadolu'nun işgali sonucu yaşayacakları bozgunu sezerek, ayak bastıkları topraklarda insanların canına, ırzına ve malına dokunmaktan sakınmışlardır.</span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">O trajik dönemde Hacı Nafiz Hoca, Bozlarlı Ahmet Ağa (Ahmet BOZKURT), Korkutelili Eşkiya Mahmut gibi Kuvay-ı Milliyeci cesur direnişçiler bir tarafa, Antalya belki de tarihin gördüğü en büyük komutanlardan birini ulusa armağan etmiş bir kenttir.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">1. Dünya Savaşı'nın ve Kurtuluş Savaşı'nın destansı yüzbaşısı<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span>'u...<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Konyaaltı Atatürk Parkı'na yolunuz düşerse eski Gaziantep Restoran'ın yanı, hemen hemen eski Silyon'un karşılarında bir meydan arayınız. Orada büyük bir kahramanın,<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span>AKER'in heykelini göreceksiniz.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Meret OVEZOF’un yapıtı olan bu anıt, dehasıyla yurtseverliğini birleştiren komutan <span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span>'un vaktiyle düşmanı mavi sularına gömdüğü körfeze bakmaktadır. <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Mustafa Ertuğrul, <span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ben Bir Türk Zabitiyim</span> adlı belgesel kitaba konu olan Türk Subayıdır. Tanıtmaya çalışacağım kitap tümüyle somut belge ve bilgilerle oluşturulmuş bir dokümanter olmasına karşın en coşkun epikleri gölgede bırakacak kadar gerçeğin sınırlarını zorlayacak bir vatanperverlik anlatısıdır. Bir açıdan ise bu kitap genç Cumhuriyetimiz’i kuran ruh halinin; yani cesaretin, azmin, aklın, özverinin ve tevazünün Mustafa Ertuğrul özelindeki görüngesidir. <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">KISACA KİTABIN YAZILIŞ ÖYKÜSÜ VE YAZARI:<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">1995 Temmuzunda, milli dalgıçlarımızdan Mustafa AYDEMİR Kemer Marinası’nın <st1:metricconverter st="on" productid="500 metre"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">500 metre</span></st1:metricconverter> ötesinde yattığını nicedir duyduğu bir batık için dalar. Mustafa AYDEMİR, Paris 2 batığına ulaşmış, makine ve aksamları neredeyse olduğu gibi yerinde duran bu bakir savaş gemisi enkazının orada ne aradığını sorgulamaya başlamıştır.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Günler geçtikçe Mustafa AYDEMİR için Paris 2 batığı tekrar tekrar dalınacak ve mazisi çıldırasıya merak edilecek bir deniz gizine dönüşür. Aydemir, yıllar sürecek bir arayışla Osmanlı ve Genelkurmay arşivleri, Fransız bibliyografyaları dahil binlerce kaynağı bizzat araştırır yahut çalışma arkadaşlarına taratır.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Mustafa AYDEMİR, Antalyalı tarih tutkunu bir aydın olarak, 1. Dünya Savaşı dönemine ait olabileceğini kestirdiği gemiden yola çıkarak Antalya yöresindeki dönemin deniz savaşlarını inceler. Bilgiler peş peşe birikip yığılmaya başladığında resmi kayıtlarla, Fransız – İngiliz kaynaklarıyla tek tek teyid edilen, akıllara durgunluk veren bir kahramanlık öyküsü doğar.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Bir tür tarih dedektifliğine soyunan Mustafa AYDEMİR büyük zaman harcayarak ve azımsanmayacak bir mali yüke girerek son derece özverili bir serüvene koyulur. Başta Pierre LOTİ olmak üzere pek çok yabancı yazarın, gazetecinin dahi övgülerle söz ettiği Mustafa Ertuğrul’la ilgili pek çok kaynağı sonuçta gün yüzüne çıkarmayı başarır. En önemlisi Mustafa Ertuğrul’un, Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ın ricası üzerine kaleme aldığı ve alçakgönüllülüğü nedeniyle hayattayken yayınlanmaması şartıyla ailesi tarafından saklanmış gizli günlüklerine ulaşılır.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Hayatta olan aile bireyleri ile Gazi Mustafa Ertuğrul’un madalyaları, anıları daha önemlisi tümü resmi kayıtlarla ve devrin “harp muharrirlerince” yazılmış belgelerle karşılaştırılan hatıratları ekseninde söyleşiler yapılır. Sonuçta tam bir müze kitap olan Ben Bir Türk Zabitiyim’in ilk baskısı 2004’te Denizler Kitabevi’nden yayımlanır.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">MUSTAFA ERTUĞRUL (AKER) KİMDİR?<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Mustafa Ertuğrul, İngiliz uçak gemisi Ben My Chree’yi vurarak tarihte ilk uçak gemisi batıran subay unvanını almıştır. (Daha sonradan USS Yorktown, Akagi, Kaga ve Soryu gibi çok ünlü uçak gemileri Japon- Amerikan savaşlarında batmıştır.) Fakat ünü bu başarının öncesine dayanır.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Resmi kayıtlara göre 1. Dünya Savaşı’nda aralarında zırhlı, hücumbot, uçak gemisi ve başkaca irili ufaklı 200 civarı düşman tekne ve gemisi batırmış cilalı söylevlerde adına rastlanmayan bir subaydır. Çarpıştığı tüm cephelerde, sadece yurdunu savunmak üzere savaşmıştır.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Çanakkale'deki başarılarının yanı sıra, Kurtuluş Savaşı'nda yakın arkadaşı Demirci Mehmet Efe ile batı cephesinde işgalcilere ilk bozgunları yaşatan askerdir<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span>...<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><br /><br />Türk subayı<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span>, Osmanlı donanmasının Haliç’e kilitlendiği, Fransız deniz kuvvetlerinin, Yunan adalarında konuşlanarak tüm sahil kasabalarımızı, sivilleri özellikle de un fabrikalarını topa tutuğu dönemde, Almanlar tarafından kısa bir eğitim aldı.<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><br /><br />Topçu bataryasını önce Kaş’a kurarak oradan Meis adasını mesken tutan Fransız gemilerini batırmasıyla ünlendi ilkin. Eski adı Ağva olan bugünkü Kemer’de ilginç rastlantı, Fransız tatil köyü Clubmed’in ilerisindeki kayalık tepe üzerinden denizin derinliklerine yolladığı Paris 2'ye taarruz ettiği mevziler halen tatil köyünün içinde bozulmamış olarak duruyor. Ve ne hazindir ki bugün oraları görmeniz Fransızlar'ın iznine bağlıdır...<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Paris 2'yi dört sabit bataryadan %95 isabet oranıyla açtığı top ateşiyle batırmıştır. Vurduğu gemiden kurtulan personele kendi askerlerinin temiz esvaplarını giydiren, yaralarını saran onları Antalya’da tedavi ettiren ve onlara insanlık dersi veren<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span>’un attığı bir top Paris 2 gemisindeki Fransız bayrağına isabet ettiği için gemiden kurtulan Fransız kaptandan özür dileyecek denli nezaket sahibi bir kahramandı.. Aynı Fransız kaptanını Konya'daki esir kampına göndermeden önce, esir kaptanın batan gemiden kurtarmayı başardığı köpeği için endişelendiğini öğrenince köpeğe bakma sözü verecek kadar centilmen bir askerdi O.<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Mustafa Ertuğrul’un üstün yetenekli bir askeri taktik uzmanı olduğunu biliyoruz. Örneğin küçük bir teknedeki portakal sandıklarının altına tuzaklı dinamitler yerleştirerek ve bu portakal takasını düşmanca tam yağmalanacak şekilde "göstermelik bir uzaktan" geçirerek yem eden ve savaş gemisine çektiren böylelikle düşman gemisini savaş dışı bırakan son derece zeki bir stratejist olduğunu tarihin kuytularındaki kayıtlardan öğreniyoruz.</span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Zira ünü sadece Osmanlı ordusunda değil düşman askerleri arasında da yayılmıştı. Mütareke sonrasında Aydın cephesinde silahları teslim almaya gelen İngiliz komutan, M<span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">ustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></span>E<span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">rtuğrul</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></span>Bey'i tanıyor ve "S<span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">izin gibi bir komutanın silahını almayı askeri şerefe aykırı sayarım"</span> diyerek silahlarını ve elindeki dört topu biraz tahrip edip bırakıyor. Ve kaderin tecellisi Kurtuluş Savaşı başladığında başlangıçta milli kuvvetlerin elindeki en önemli silah bu dört top olacaktır. M<span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">ustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></span>E<span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">rtuğrul</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></span>Bey o dört top ile işgalcilere kök söktürüyor. (Zira İsmet Paşa Cumhuriyetin ve<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Lozan</span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span>Antlaşması'nın 50. Yıldönümü dolayısıyla verdiği konferansta <span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">"Elimizde savaşa başlamak için sadece düşmandan kurtarabildiğimiz tamire muhtaç üç -beş top vardı"</span> diyerek neredeyse direnişin bu toplarla başladığını anlatır.).<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Dediğimiz gibi<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span>'un ününün ve özgüveninin ardında dünya denizcilik ve savaş tarihinde ilk kez bir uçak gemisini topçu ateşiyle batırması rol oynamıştı. İngilizler'in 110 metrelik efsanevi uçak gemisi Ben My Chree'yi Meis açıklarında sulara gömüyor, ardından Fransız savaş gemileri Paris 2 ve Alexandra'yı de Kemer'de denizin derinliklerine yolluyordu. Kemer açıklarında denize döktüğü yaralı düşman askerlerini denizden toplayıp yaralarını saran, anılarında da<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">"Zaferden mütevellit neş'emizi yaralı düşman askerlerinin acısına hürmeten izhar etmedik"</span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span>diye yazacak kadar hümanistti. Acımasız savaş koşullarında dahi insanlığının ve merhametininin pusulasından hiçbir zaman sapmamıştı. Harbiye yıllarından beri resimle uğraşan sanatçı ruhlu bir subay olduğu biliniyor. (Görev yaptığı Aydın'da evladı vefat edince yaptığı inanılmaz suluboyaları seyredip,<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa Ertuğrul</span></span></span>'un bu resimlere düştüğü notları okuyunca, gözlerim dolu dolu oldu..)</span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;"><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc">Mustafa</span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span>'la ilgili<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">"Ben Bir Türk Zabitiyim"</span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span>adlı kitabı yazan değerli ağabeyim, hemşehrimiz<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span>AYDEMİR şöyle söylüyor: <span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">"Bu kadar başarısına rağmen çok mütevazı bir insan. Anlatmak, övünmek gibi bir şeyi yok. Çanakkale’de uçak düşürmüş. Aydın'da eşkıya güçlerinin milli güçlere kazandırılmasını örgütlemiş. Demirci Efe ile çok yakın arkadaş. Dostlukları sonra da devam ediyor. Yaşlılıklarında buluşuyorlar. Anılarını sadece batırdığı gemiler üzerine yazmış. Diğerlerini anlatmıyor."</span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span>'un anılarını yazmasının da bir öyküsü var.<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span>AYDEMİR bu öyküyü şöyle anlatıyor: "Bir gün<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Büyük Mareşal (Fevzi ÇAKMAK)</span></span></span>, Antalya'da O'nu ziyaret etmiş. 'Bunları yaz, bunlar unutulur gider' demiş. Bunu emir telaki edip oturup yazmış. Ama 'Bu benim odamdan asla dışarı çıkmayacak' demiş. İnanılmaz anılarını resimleyerek 1934 yılında yazmış.<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ve muhteşem anıları tek tek Fransız-İngiliz askeri kayıtlarından doğrulanmış..." (Zira, Ben Bir Türk Zabitiyim'i okurken bunun pek çok dipnot ve dökümanla örülü titiz bir belgesel, gerçek bir müze kitap olduğunu anlıyorsunuz)</span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ise Antalyasında çiftçilik ve bayındırlık işleriyle gene tevazu yüklü bir yaşam sürüp, sessiz sedasız ömür tüketmiş<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Ertuğrul</span></span></span>. (Bu özelliğiyle de Resnelli Niyazi'ye benzer).</span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Soyadı Kanunu’nun ardından “AKER” soyismini almış. Atatürk'ün kendisini evinde ziyaret etmesi ve son derece sevmesine karşın, Ata'ya olan manevi yakınlığını, Cumhuriyet'in ilk kuşağının kimi mensupları gibi istismar etmemiş. İstese vali, mebus hatta vekil olması işten değildi. Gazi'nin sofralarında yalınayak tepsi taşıyan nice ciğersiz sonradan mühim mevkiler elde ederken, M<span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">ustafa </span></span></span>E<span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">rtuğrul</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span></span>tarihi kişiliğiyle yetinmiş, yaptıklarına ihanet etmemiş... Akrabaları, tanıyanları O’nun politik hırslar yerine atına binmeyi, resim yapmayı, bahçesine ve toprağına emek dökmeyi tercih ettiğini anlatıyorlar. (Yıkılan eski evi Karaalioğlu Parkı içindeki şimdiki Rus Konsolosluğu'na çok yakın bir yerlerde olmalıydı.. Belki de tam o arsanın üstündeydi).</span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;">Amerikalı'nın Rambosuna bilmem nesine, palavradan kahramanlarına gösterdiğimiz ilginin yüzde birini<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="il"><span style="BACKGROUND: #ffffcc"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Mustafa Ertuğrul</span></span></span><span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span>gibi kendi gerçek kahramanlarımıza umarım gösteririz.<span class="apple-converted-space"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> <o:p></o:p></span></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-converted-space"><span style="font-size:130%;"><o:p></o:p></span></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span class="apple-converted-space"><span style="font-size:130%;">Mustafa AYDEMİR’in bu yapıtını başta Antalyalılar olmak üzere tüm yurttaşlarımızın okuması gereklidir. Zaferlere hümanizmiyle imza atmış Mustafa Ertuğrul’u tanımak, kıvanç duymak ve tarih bilincimizi arttırmak için..</span></span><o:p></o:p></p><br /><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-family:Arial;font-size:130%;"><o:p></o:p></span></p></div></span></div>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7250004344913794786.post-45520226736365543862010-05-11T21:25:00.000+03:002010-08-18T00:56:55.988+03:00MEİS'İN ARDINDAN..<div><br /></div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEju_B0elfRtxiFL_O8ADvBPHTtdbOreYXPn69tcxA5UmpUPEuGWqzY_lhlkZ8PazNHcNOlMpkTs7cRUEwZdvGJP_KRP_GZpy-gXHFSQeyJ7zM9BxoBnOMteUyDilgntEjOsYXk5rkgg8mxN/s1600/meis.bmp"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5471071062413669394" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 400px; CURSOR: hand; HEIGHT: 300px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEju_B0elfRtxiFL_O8ADvBPHTtdbOreYXPn69tcxA5UmpUPEuGWqzY_lhlkZ8PazNHcNOlMpkTs7cRUEwZdvGJP_KRP_GZpy-gXHFSQeyJ7zM9BxoBnOMteUyDilgntEjOsYXk5rkgg8mxN/s400/meis.bmp" border="0" /></a><div><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';font-size:130%;">Dün ikindiyin Kaş’a vardım. Limon ağaçlı bir bahçede durdum. Yalnızdım. Meis tam karşımdaydı iki gözüm. Akşamları mütevazı hanelerinin, cıvıldayan bahçelerinin ışıklandığı biricik Meis. Kaş, Meis olmasa ne kadar mahzun. Meis, Kaş’sız hangi fukara Anadolu’ya sığınacak, ne denli anlamsız...</span></div><p class="MsoBodyText"><o:p><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';font-size:130%;"></span></o:p></p><p class="MsoBodyText"><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Meis’te buziki sesleri vardı ikindiyin, lakin aramızda deniz ve bürokrasi olduğundan duyamazdık. Yörük çocuğunun biri arkadaki bilmem hangi evde bağlama çaldı, Isparta Zeybeği’ni okudu ağlar gibi. Yüreğim sana yandı. Gün batımının esmer, esintili hüznüyle çıldırtan bir alacakaranlık...</span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Usulca Çukurbağ Yarımadası’nı bir uçtan bir uca yürüdüm.</span></span><br /></span></p><p class="MsoBodyText"><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Dün akşam vakti yalnız Meis’i seyrettim. Meis ve Akdeniz sardı içimi gülüm. Bir cennet, bir parça yer kabuğu ve bir uçsuz deniz. Nedense aklıma Büyük Ada düştü. Troçki’nin tedirgin sürgün adımlarıyla yürüdüğü Büyük Ada’nın sahilleri... Troçki’nin bir başına balık avladığı kayalıkları anımsadım. Bir de Kronştad katliamını, bir de Kızılordu’yu. Ve Galiyev’in çektiği aç Sovyet Tatarları’nın insanın kanını donduran, lokmalarını boğazına düğümleyen fotoğraflarını... Dağıtılmış Müslüman Kızıl Alayları’nı... Ve Kırım ve Başkurdistan... </span><br /></span></p><p class="MsoBodyText"><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Deniz’le partiden kovulduğumuzda ben de Büyük Ada sahillerinde bulmuştum kendimi. Elimde bir not defteri, sırtımda bir hançer sızısı ve Salih’in çizgili beyaz gömleği vardı. Bir başınaydım, sen yoktun. Başka giyecek temiz gömleğim olsa, yine giyerdim o gömleği, biliyorsun. Ceketim O’nda kaldığından değil, hergeleyi özlediğim için; üşüyüp titreyerek voltaladığım Büyük Ada’yı anımsadım. Büyük Ada’nın at dışkısı kokan Arnavut kaldırımlı sokaklarını, cumbalı evlerini ve Dil Burnu’nun çam ormanlığından insanı vuran Marmara mavisini... </span><br /></span></p><p class="MsoBodyText"><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Teorilerin işlemeyip, ihanete saplandığı zamanlar geldi usuma. Birkaç karış yeryüzünü ve birkaç avuç deryayı cennet kılamayan kuramlara lanet okudum.</span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Şimdiki rezilce talanları, yirmi birinci</span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">yüzyılın cehaletten, çürüyüşten, zorbalıktan ve umursamazlıktan mürekkep, kumdan iktidar kalelerini düşündüm. Büyük Ada’daki evinden bir şiir mırıldandı Ataol Behramoğlu. “Yaşamak görevdir yangın yerinde” diyordu en inatçı, en yenilgi bilmez dizelerinde.</span></span><br /></span></p><p class="MsoBodyText"><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Meis’le Kaş’ın arasındaki büyülü denizde, motorlar balıktan yahut gezintiden dönüyordu. Akşamın laciverdi gecenin koyuluğuna geçiyordu. Motorlar, yakamozları çoğaltıyorlardı. Yaşlı, küfürbaz ve yoksul sahil çocukları, o külüstür teknelerle bir küçük cenneti dolanıyorlardı. Sonra Mustafa Suphi’nin, Ethem Nejat’ın bindikleri savunmasız tekne geldi usuma. Teşkilat-ı Mahsusa artığı kayıkçılar kahyası Yahya’nın bir avuç komunist vatansevere yaşatıverdiği cehennem... Paşalar, fedailer, vatanının üstüne titreyen kahraman burjuvalar rahat uyusun diye, fikir atalarımızın Karadeniz’e akan kanları... Sonrasındaki danışıklı dövüşler, memleketimizin şimdiki hali... </span><br /></span></p><p class="MsoBodyText"><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ataol Behramoğlu’nun Mustafa Suphi Destanı’ndan dizeler mırıldandım. Nazım Hikmet’in “bizimdir” dediği bu cennet, bu cehennem; gözlerimi bulutlandırdı, hıncımı kabarttı. Meis karşımdaydı sevgili, her yanımda dingin bir deniz çoğalmıştı. O denize Granma adlı küçücük bir tekneyle açılmıştım. Etrafı pek görmüyordum lakin yanımda Raul, Fidel ve Che vardı. Benle beraber 83 kişi, o 14 metrelik tekneye sığmıştı. Aynı denizde ve başka bir teknedeyse 16 kişiydik sevgili, bedenlerimiz delik deşik. Ruhi Su Karadeniz Ağıdı’nı söylüyordu. Meis’in bericiğinde, Kaş açıklarında yüreğimdeki fırtınalarla geziniyordum.</span><br /></span></p><p class="MsoBodyText"><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Dün Akşam Meis’i seyrettim, yorgundum. Aklımda ayrılıklar, hasretler ve yoksulluklar; Kaş’ı ve Akdeniz’i soludum. Hırsla kulaçlasa insan, karşıdan bize bakan Meis’in kıyılarına varması işten değil. Meis’i ve Kaş’ı seyrettim, efsunlu bir masalı dinleyen hattâ yaşayan bir meczup gibi. Sonbahardı, güz yansıyordu sahile. Artık günlerin doğuşu başka beter, batışı başka... Kuşlar güneylere çığrışırlar, uçmakla o deniz biter mi gülüm? Dün Meis’i seyrettim, seni de düşündüm.</span><br /></span></p><p class="MsoBodyText"><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Bekir Coşkun’un Cunda’yı anlattığı bir yazısındaki satırlar, içimden melankoli telleri kopardı, bir bir... Neredeyse ağlayacaktım. Yarım yamalak hatırlanmış bir yazı, bellekten hiç çıkmayan özlemler ve ukdeler... Cunda da Meis’e benzese gerek sevgili. Cunda’nın kuşlarını birkaç kez yazmıştı Bekir Coşkun.</span><br /></span></p><p class="MsoNormal" style="TEXT-ALIGN: justify"><span style="font-size:130%;"><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';">Ama Küba farklıdır, Küba başkadır bilirsin. Nasipse bir gün el ele görecek ve döneceğiz. Sierre Maestra dağları, çile çeken, sosyalist, onurlu insanlar... Neşeli şarkılar, Jose Marti.... Ve Che Guevera ve üç kalem ekonomisiyle ilaçsızlığa, açlığa, emperyalizme direnen bir halk... Ve Castro...</span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;"> </span></span><span class="Apple-style-span" style="font-family:'times new roman';"><span class="Apple-style-span" style="font-size:large;">Dünyanın bütün adaları güzeldir sevgili. Dünyanın bütün insanları, güzelliklere iman edebilse...</span></span><o:p></o:p></span></p>Onurhttp://www.blogger.com/profile/16588836836199844641noreply@blogger.com0